Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s.427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir. Menfi zarar ise; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır....

Bununla birlikte; teminat mektubu metninde: " İşbu teminat mektubundan kaynaklanan hak ve alacaklar devir ve/veya temlik edilemez." ifadesi yer almaktadır.06 Temmuz 2021 tarihli sözleşmenin müvekkil ZRH İnşaat A. Ş. tarafından ifası aşamasında, işveren T4 Yapı Kooperatifi'nden kaynaklanan sayısız nedenlerle sözleşme konusu edimlerin ifasında zorluklar yaşanmış ise de müvekkil şirket üzerine düşen edimleri iş programının dahi ilerisinde olacak şekilde eksiksiz olarak ifa etmiştir. Zira, Kooperatif, resmi yer teslimi işlemlerini yaparak sözleşmede belirlenen ifa süresini henüz başlatmamış, sözleşme konusu bazı parsellere ilişkin mülkiyet ihtilaflarını çözememiş, proje onaylarını ve gerekli ruhsatları alamamış, sözleşme gereği onaylanması gereken iş programlarını onaylamamıştır....

Somut olayda 23.05.2011 tarihli sözleşmenin 9. maddesi uyarınca maddesi uyarınca davacı iş sahibinin yerleşim yeri veya HMK'nın 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi de yetkilidir. Bu durumda sözleşmenin ifa yeri ve davacının yerleşim yeri olan .... mahkemeleri davaya bakmaya yetkili olup, mahkemece davanın sözleşmeyle yetkili kılınan ... mahkemesinde açılması gerektiğinden bahisle yetkisizlik kararı verilmesi yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı iş sahibi vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir." (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13- 499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı)....

    Maddesi uyarınca sözleşmenin kesin hükümsüzlüğü sonucunu doğurur.Taraflardan biri sözleşmenin kurulduğu anda borçlandığı edimin ifasının imkansız olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ise sözleşme batıl olsa bile bu davranışı sözleşme öncesi yani culpa in contrahendo sorumluluğu oluşturduğundan karşı tarafın batıl sözleşme nedeni ile uğradığı menfi zararı gidermek zorundadır. Sözleşmenin yapılmasından sonra davalının taahüdünü yerine getirmesine engel nitelikte mevzuat değişikliği olmamıştır. Bu hali ile sözleşmede başlangıçtaki imkansızlık hali bulunmamaktadır. Sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali ; kusurlu ifa imkansızlığı , borcun hiç ifa edilememesi , ve temerrüttür. Kusurlu sonraki ifa imkansızlığı sözleşmenin geçerli olarak kurulmasından sonra borçlunun kusurlu bir davranışı yüzünden edimin sürekli ve kesin olarak yerine getirilmesinin mümkün olmamasıdır....

      Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakta birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir. Somut olaya gelince; dosyadaki mevcut tapu kaydına göre dava konusu 135 parsel sayılı taşınmazın 3/32 payının davalı ..., 29/32 payının ise davadışı .. ... adına kayıtlı olduğu, yani dava konusu taşınmazın paylı mülkiyete tabi olduğu ve sözleşmenin ifa olanağı bulunduğu anlaşılmaktadır....

        Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve davacıyı temerrüde düşürüp düşürmediğidir. 6098 sayılı TBK'nın 97. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 123. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir. 6098 sayılı TBK'nın 124. maddesine göre; Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa. 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.3....

          Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve davacıyı temerrüde düşürüp düşürmediğidir. 6098 sayılı TBK'nın 97. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 123. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir. 6098 sayılı TBK'nın 124. maddesine göre; Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa. 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.3....

            Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve davacıyı temerrüde düşürüp düşürmediğidir. 6098 sayılı TBK'nın 97. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 123. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir. 6098 sayılı TBK'nın 124. maddesine göre; Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa. 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.3....

            UYAP Entegrasyonu