Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri ile ilgili düzenlemeyi içeren ve kamu düzenine ilişkin olmayan özel yetki kuralı niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK’nın 10. maddesinde; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Sözleşmenin ifa edileceği yerin taraflarca açık veya zımni olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise, sözleşmenin ifa edileceği yer 6098 Sayılı TBK.89 maddesine göre belirlenecektir. 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun (TBK) 89.maddesinde; “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir....
Dava, taraflar arasında sözlü olarak akdedilen işletme kiralanmasına ilişkin sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklı kısmen ödenen bedelin iadesine yönelik alacak davasıdır. Mahkememizce tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca sunulan deliller ile resen celbi gereken kayıt ve belgeler celp olunmuştur. TBK'nun 178.maddesinde cayma parası kararlaştırılmış ise ,taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır. Bu durumda parayı veren cayarsa verdiğini bırakır.Almış olan cayarsa aldığının iki katını verir. TBK'nun 177. maddesinde ''Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.'' denilmiştir....
Davalı ..., sözleşmenin davacıdan aldıkları borca karşılık teminat olarak yapıldığını savunarak davanın reddini istemiş, diğer davalı ... duruşmalara katılmamıştır Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Diğer taraftan iştirakin müştereğe çevrilmesini de sadece iştirak içinde olan mirasçılar talep edebilir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde davacı ... ile davalılar ... ve ...'...
HMK'nun 10.maddesinde de sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağa ilişkindir. Esasen kira alacağından kaynaklanan para borçları götürülecek borçlardan olup (6098 sayılı TBK 89/1) maddesi hükmü uyarınca alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Alacaklının yerleşim yeri adresi olup,borcun ifa edileceği yer de İstanbul 'dur. . Bu durumda icra müdürlüğü ve mahkemeleri yetkilidir. Mahkemece,davalının yetki itirazının reddine karar verilip işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir....
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verilebilmesi için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Somut olayda da satın alan ...'ın muris malik ... ...'nun mirasçılarından olmadığı anlaşıldığından iştirak çözülmeden sözleşmenin bu aşamada ifa olanağı bulunmadığından davanın bu gerekçe ile reddi gerekir ise de ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan gerekçesi yukarıda yazılı şekilde düzeltilerek, hükmün düzeltilmiş bu hali ile onanması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda yazılı gerekçeler ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 07.10.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Sözleşmenin eki olan genel şartların .... maddesinde uyuşmazlık halinde ... mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış, mahkemece de bu maddeye dayanılarak yetkisizlik kararı verilmiştir. Sözleşme HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde 26.07.2011 tarihinde yapılmıştır. Sözleşmenin yapıldığı tarih dikkate alındığında bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar için dava açılacak yer konusunda dava açan tarafın seçimlik hakkı mevcuttur. Davayı sözleşmede kararlaştırılan yerde, davalının ikametgâhı mahkemesinde veya HUMK'nın .... maddesi uyarınca işin ifa yerinde açabilir. Somut olayda davacı davasını işin ifa yeri olan ....... Asliye Hukuk (......) mahkemesinde açtığına göre, seçimlik hakkını sözleşmenin ifa yerinden yana kullanmıştır....
TBK'nın 125. maddesine göre; "Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir." Uyuşmazlık konusu sözleşme, davalı tarafından işyerindeki yangın gerekçe gösterilerek 29.10.2012 tarihinde feshedilmiş olup, davalı fesihte haksızdır....
Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde, 3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” C. Değerlendirme 1. 6100 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanun'un 10 uncu maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca 6098 sayılı Kanun'un 89 uncu maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir....
Fakat, temlik işleminin yapıldığı esnada ona vakıf olamayan arsa sahibi, kendisinden ifa istenmesi halinde Borçlar Kanununun 167.maddesinden yararlanarak temlik işlemi yapılmamış olsaydı temlik edene karşı ne tür def’ileri varsa temellük edene karşı da dermeyan edebilir hale gelir. Somut uyuşmazlıktaki arsa sahiplerinin savunmaları Borçlar Kanununun 167.maddesine dayalıdır. Bir sözleşmenin ifa ile bitmesi demek, sözleşme konusu eserin sözleşmeye fen ve amaca uygun yerine getirilmesi ve ifa olarak sözleşmenin diğer tarafına teslim edilmesi demektir. Bu şekilde yapılmayan her ifa kötü ifadır. Kötü ifanın sonuçlarına ise sözleşmenin yüklenici olan tarafı veya onun temlik ettiği üçüncü kişi (davacı) katlanmalıdır. Bu genel anlatımlardan sonra eldeki davaya gelince; Davalılar arasındaki 11.08.1996 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 10.maddesi hükmü, yapının “genel iskanının alınması” borcunu yükleniciye yüklemiştir....
Buna göre, temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun aynen ifasını ve gecikme yüzünden uğradığı zararın giderilmesini ( B.K.md. 125/1 ), borcun aynen ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini isteyebilir (B.K. md. 125/2 ) veya borcun aynen ifasından vazgeçerek sözleşmeden dönebilir. (B.K.md.125/2 son)Sözleşmeden dönme halinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmeye bağlılık (ahde vefa, pacta sund servanda) ilkesi gereğince borçlunun sözleşme koşullarına aynen uyması, borcunu sözleşmeye göre ifa etmesi gerekir. Bu ilkenin temeli dürüstlük kuralları olup, bir hakkın ileri sürülmesi de ancak MK.2. maddesindeki iyiniyet kuralları çerçevesinde mümkündür....