Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı .... vekili 24/08/2017 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmenin taraflarının 'Temlik Alan' sıfatıyla ... Tic. Ltd. Şti. ile 'Muhatap' sıfatıyla davacının olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmadığını, dolayısıyla iş bu sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, sözleşmenin tarafı olmayan müvekkili şirkete husumet yöneltilmesi hukuken mümkün olmadığını, bu itibarla, müvekkili şirket hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının müvekkili şirket nezdinde bulunan kar ve zarara katılım hesabında bulunan alacaklarını Temlik ve İbra Sözleşmesi ile ...Tic. Ltd. Şti. 'ye devir ve temlik ettiğini, müvekkili şirketten hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını beyan ettiğini, davacının müvekkili şirketteki hesaplarını diğer davalıya temlik ettikten sonra, temlik alan ... Ltd....

    Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir." (Örnek: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 05.07.2006 tarihli, 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı ilâmı)....

      Belirlenmesi gereken bir diğer husus ise davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği ve davacıyı temerrüde düşürüp düşürmediğidir. 6098 sayılı TBK'nın 97. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. 6098 sayılı TBK'nın 123. maddesine göre; Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temerrüde düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebilir. 6098 sayılı TBK'nın 124. maddesine göre; Aşağıdaki durumlarda süre verilmesine gerek yoktur:1. Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa. 2. Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa.3....

        Mahkemece, davacının sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı zarara uğradığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davacının zarara yönelik isteminin reddine, teminatın iadesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle 27.8.2004 tarihli sözleşmede satım konusu malın bedelinin peşin ödeneceğinin kararlaştırılmış bulunmasına ve davacının peşin ödemeyi yapıp davalıyı teslimde temerrüde düşürdüğünün kanıtlanamamış olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 450.00.-YTL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          K A R A R Davacı, davalı tarafından 23.12.1996 tarihli harici sözleşme ile 112 ada 13 nolu parsel sayılı taşınmazın satıldığını, satış bedelini ödediği halde tapuyu alamadığını bildirerek, sözleşmenin feshi ile sözleşmenin ifa edilmemesinden dolayı uğranılan müsbet zararın tespiti ile şimdilik 500.000.000 TL’ nin faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, yargılama sırasında 01.07.2004 tarihli islah dilekçesi ile talebini 9.698.732.715 TL olarak islah etmiştir. Davalı taşınmazın satışına dair harici sözleşmenin geçersiz olduğunu ancak satış bedeli olarak ödenen ve belediye kasasına giren paranın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte istenebileceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....

            Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olan ...........'nin yetkilisi olarak şirket kaşesi üzerine şirket adına imza attığını, dolayısıyla müvekkilinin kefil sıfatıyla sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının 08.03.2011 tarihli sözleşmeyi dava dışı ...........'yi temsilen imzaladığı, şirket kaşesi üzerinde tek imzasının bulunduğu, dolayısıyla kefil sıfatıyla sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, 08.03.2011 tarihli sözleşmeye dayanılarak alacak istemine ilişkindir. Davalı ... 08.03.2011 tarihli sözleşmeyi her ne kadar .......'yi temsilen imzaladığını ileri sürmüş ise de, anılan şirketin çift imza ile temsili mümkün olduğundan, davalı TBK'nun 47. maddesi gereğince yetkisiz temsilci sıfatıyla sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zarardan şahsen sorumludur....

              HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:Derdest dava, taraflar arasında imzalanmış satış sözleşmesinin davalı tarafından ifa edilmemesinden kaynaklı olarak sözleşmenin feshi ve ödenmiş olan paranın iadesi ve sözleşmeden doğan müspet zararın tazmini taleplerine ilişkindir.Davacı, dava dilekçesi ile dava konusu 11.200,00 USD para alacağı yönünden davalının borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3....

                Anılan hükme göre; borç ifa edilmemişse alacaklı her zaman onun ifasını talep ve gecikme nedeniyle zarar ziyan isteme hakkına, aktin icrasından ve gecikmeden ötürü zarar-ziyan talebinden vazgeçtiğini derhal borçluya bildirerek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanını talebe yada sözleşmeyi feshi yetkilidir. Somut olayda; satış bedelini ödemeyerek temerrüde düşen vaad alacaklısı aleyhine seçimlik hakkını sözleşmenin feshi doğrultusunda kullanan asıl davanın davacısı ...’in açtığı davanın hüküm altına alınması yerine yasaya, somut olaya uygun düşmeyen ve vaad borçlusunun yazılı biçimde kanıtlayamadığı iddialara üstünlük tanınarak bu davanın reddi açıklanan bütün bu nedenlerle ve Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmüne uygun düşmemiştir. Karar açıklanan bu nedenlerle asıl davanın davacısı vaad borçlusu ... yararına bozulmalıdır. 2- Yukarıdaki bozma nedenine göre, vaad alacaklısı birleştirilen davanın davacısı ...’in temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmemiştir....

                  Noterliğinin 13.07.2007 tarih ve ... yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı İnşaat Sözleşmesi" nin VE ana sözleşmenin kısmi feshine dair Silivri ... Noterliğinin 13.07.2009 tarih ve ... yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde Fesih Sözleşmesi"nin ileriye dönük feshi ile tasfiyesini, talepleri doğrultusunda zararlarımızın karşılanması için bakiye daireleri verme yükümlülüğünün kaldırılmasını veya daireleri satarak zararımızı karşılama yetkisi verilmesini, ilk açtığı dava Silivri ... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... Esas sayılı dosyası ile görülmekte olup birleştirme talebi olduğunu belirterek sözleşmeden kaynaklı tüm cezai ve tazminat haklarımız saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararı giderilerek ileriye etkili olarak feshi ile tasfiyesini Silivri ... Asliye Hukuk Mahkemesinin .....

                    Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden ./.. .... dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir...” hükmü bulunmaktadır. Bu hükümde borçlunun temerrüdü halinde alacaklının hakları düzenlenmiş olup, buna göre borçlunun temerrüdü halinde alacaklı sözleşmeden dönme yolunu tercih etmiş ise, sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle doğan zararını (menfi zarar) isteyemez....

                      UYAP Entegrasyonu