Başka bir anlatımla, sözleşmenin feshinde davacı haklı olsa dahi sözleşmede aksine düzenleme bulunmadıkça müspet zarar talep edemez. Müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifaedilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zararı ifade eder. Buna göre, sözleşme feshedilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar bu sözleşmeye dayanılarak borcun ifa edilmemesinden doğan zararın tazmin edilmesinin istenmesi mümkün değildir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu edilen ve davalı namına üçüncü kişiye yaptırıldığı belirtilen ozon püskürten nozullar için yapılan 8.500,00 TL ödeme, müspet zarar kapsamında değerlendirilmesi gereken bir zarar kalemidir. Davacının sözleşmeyi feshetmiş olmasına göre, müspet zarar kapsamında değerlendirilen bir alacak kalemini talep edemez....
Buna göre; yüklenicinin temerrüdü halinde iş sahibi, sözleşmenin aynen ifası ile gecikmeden dolayı tazminat ya da aynen ifa ve gecikmeden dolayı tazminat isteme hakkından vazgeçerek müspet zararın tahsili veyahut da sözleşmeyi feshederek menfi zararın tahsilini isteyebilir. Ceza-i şart ise, niteliği itibariyle bir müspet zarardır. Müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararlardır. Müspet zararın istenebilmesi için, yüklenicinin ifada temerrüde düşmesinde iş sahibine yüklenecek bir kusur olmaması gerekir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince: Taraflar arasında düzenlenen 14.06.2004 tarihli sözleşmede, yüklenici tarafından imâl edilip montajı yapılacak olan prefabrik evlerin su basmanları iş sahibi tarafından hazırlanacağı, evlerin ise 30.06.2004 tarihine kadar iş sahibine teslim edileceği, belirtilen bu süre içerisinde teslim edilmezse yüklenici tarafından 30.000,00 TL ceza-i şart ödeneceği kararlaştırılmıştır....
Burada alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Bu tür bir zarar ayrımı, sözleşme sorumluluğunda söz konusu olmaktadır. Genel olarak menfi zarar; sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından, müspet zarar ise; ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, s.482). Menfi zarar, sözleşmenin feshi halinde istenebilir. Sözleşmenin feshi halinde müspet zarar istenemez. Bunun sonucu olarak, aynı davada hem menfi zarar hem de müspet zarar talep edilemez. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı Kayseri 1....
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Tandoğan, s. 427). Bu husus BK’nın 108. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Başka bir anlatımla, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 12. Baskı, İstanbul 2010, s. 482). Konuya kira sözleşmeleri açısından bakıldığında; kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanılmasıyla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir....
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; bahsi geçen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların 3. kişiye devredildiği, bu haliyle sözleşmenin tapu iptal ve tescili yönünden ifa olanağının bulunmadığı ve borcun ifa edilmemesi nedeniyle borçlu kusurlu kabul edildiği, Borçlar Kanununun 96. maddesi gereğince, alacaklının hakkını kısmen veya tamamen elde edemediği durumlarda borçlu, alacaklının zararını tazmin ile sorumlu olduğu, buradaki zarar müspet zarar olup, akdin yerine getirilmemesinden doğan zararın karşılanması gerektiği, başka bir deyişle alacaklı mülkiyetini elde edemediği taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerini dahi isteyebileceği, müspet zarar aktin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar olduğu, somut olayda da davaya konu taşınmazın üçüncü kişilere satılması nedeniyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı bulunmadığından davacının sözleşme bedelini isteyebileceği, davacının sözleşmeye konu edilen 35.000,00 TL'yi Yumurtalık İcra...
Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar (Hâluk Tandoğan, age., s. 427). Bu husus BK’nun 108. Maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada alacaklı sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu somut olayda olduğu gibi başlangıçta geçerli olarak kurulan ancak, sonradan hükümsüz hale gelen sözleşmede zararı “Bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebilmelidir.” şeklinde belirlemiştir....
Mahkemenin sözleşmenin feshinden sonra davacının sözleşmeye dönerek borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan zararını isteyemeyeceğine ilişkin gerekçesi isabetli değildir. Ancak 27.12.2002 tarihinde yapılan ihalede davacı ihale şartlarını ve taahhüt miktarını bilerek sözleşmeyi imzaladığından dolayı tazminat talebi yerinde değildir. 4.6.2003 tarihli yönetmeliğin 12.maddesi uyarınca talep edilen ek satış ücreti ile ilgili talebin kabul edilmemesi isabetli olup davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları da yerinde görülmemiş ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle onanması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçeyle hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 500.00.YTL duruşma vekalet ücretinin, davacıdan. alınarak, davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı yan kararı istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle "....Sözleşmenin ifa tarihi tespit edilmeden sözleşmenin ifasında ihtirazi kayıt olmadığının tespiti hukuka aykırıdır. Cezai şartın esas itibariyle iki temel amacı bulunmaktadır. Bunlardan biri, borçluyu ifaya zorlamak ve böylece asıl borcun ifasını teminat altına almak; diğeri de, borcun ifa edilmemesinden doğacak zararı önceden ve götürü şekilde tespit etmektir. Bu iki temel amacı dışında, cezai şartın diğer bir amacı da, ifayı engelleyen cezai şartta (dönme cezasında) borçlunun cezai şartı ödemek suretiyle sözleşmeden kolayca dönmesini sağlamaktır (.. ... Türk Özel Hukukunda Cezai Şart (BK. m. 158-161), Ankara 2003, s. 40-42)....
Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir. Somut olayda, yukarıda hukuki açıklamalar ve yasal düzenlemeler doğrultusunda, davalı yüklenici nakit bedel üzerinden yaptığı sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkını kullanmakla davacı iş sahibinin ancak menfi zarar isteyebileceği, cezai şart isteminin akdin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan müspet zarar olduğu dikkate alındığında; eldeki davada davacının cezai şart isteminin bu hukuki nedenler ve açıklanan gerekçe ile haklı olmadığı gözetilerek mahkemece itirazın iptali ve icra inkar isteminin reddine yönelik verilen kararın netice olarak yerinde olduğuna Dairemizce karar verilmesi gerekmiştir....
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, Davanın kısmen kabulü ile, Davalının bu sözleşmenin ifa edilmemesinden kaynaklanan net kar kaybı 7.000,00.- USD nin mahsubu ile bakiye 13.000,00.-USD den elde ettiğinin kabulü gereken 5.133,04.- USD faiz getirisi ile birlikte toplam 18.133,04.-USD nin veya fiili ödeme günündeki TL karşılığının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Dava tarihi itibari ile kabul edilen 13.000,00.-USD' nin TL karşılığı 36.188,10.-TL ile 5.133,04.-USD faiz getirisinin dava tarihi itibariyle TL karşılığı 14.288,84.-TL olmak üzere toplam 50.476,94.-TL üzerinden alınması gereken 3.448,07.-TL karar ilam harcından peşin olarak alınan 942,68.-TL'nin mahsubu ile 2.505,38.-TL'nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, Davacı tarafından davanın açılışı sırasında yapılan 27,70.-TL dava açılış masrafı ve her iki tarafça yapılan 1.000,00.-TL bilirkişi masrafı, 45,00.-TL müzekkere masrafı, 272,00....