Hükme esas alınan bilirkişi raporunda gayrinakdi kredi alacağının davalının kefili olduğu sözleşmeden kaynaklandığı belirtilmiş olmasına karşın takip konusu diğer kredi alacağının davalının imzası olduğu sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda açık bir ifadeye yer verilmemiştir. Davalı kefil imzasının bulunmadığı sözleşmeden kaynaklı borçtan sorumlu tutulamaz. O halde mahkemece bu yönler gözetilip banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk karar “...sözleşmeden cayan davacının ödediği peşinatı isteyemeyeceği kabul edilmiş ise de, sözleşmeye aykırılık halinde verilen avansın istenemeyeceğinin kararlaştırıldığının yazılı ispatı gerekir. Avans, başka bir deyişle satış bedeline mahsuben verilen peşinat, cayma tazminatı değildir....
Uyuşmazlık davacı alıcının ayıplı araç satışı nedeniyle, günlük işlerini yapmak için kiralamak zorunda kaldığı araç bedellerinin talep edilip edilemeyeceği hakkındadır. 2008/9676-2009/6001 Mahkemece, davacı alıcının malın ayıplı olduğunu bilmesine rağmen kendisine araç tahsisi için talepte bulunması gerektiği, davacının bu konuda talepte bulunduğunu kanıtlayamadığı, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığını, sözleşmeden dönen tarafın müsbet zarar kapsamında olan araç yoksunluk tazminatı istemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4077 sayılı yasanın 4/2 maddesi ayıplı malın neden olduğu zararlardan satıcıyı sorumlu tutmuştur. Aynı yasanın 30.maddesi bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlerin uygulanacağını öngörmüştür. BK. 202 maddesi yollamasıyla BK.nun 205.maddesinin 2.fıkrası; ".......
Buna göre; davacı sözleşmeden haklı nedenle dönmüş olduğundan menfi zararını istemekte haklıdır. Dairemizin yerleşmiş içtihat ve uygulamalarında menfi zarar hesabının da işin sözleşme tarihinde yükleniciye verilmeyip başka birisine verilmesi halindeki bedeliyle sözleşmeden dönmeden sonra makul süre içerisinde aynı işin davalı yüklenici ile yapılan sözleşmedeki koşullarla makul süre içerisinde başka bir yükleniciye yaptırılması halinde ödenecek iş bedeli arasındaki fark olarak yapılması gerekir. Bu durumda mahkemece kaçırılan fırsat diye de adlandırılan menfi zararın hükme esas raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla hesaplattırılarak, bu miktar alacağın da hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile alacağın 6. bölümüyle ilgili kısmının reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür....
Davalı vekili, müvekkilinin kefili olduğu sözleşmeden kaynaklı borç ödendikten sonra müvekkilinin asıl borçlu şirketindeki hissesini devrederek şirketten ayrıldığını, bu tarihten sonra davacı banka ile asıl borçlu şirket arasında yeni bir genel kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili kefilin sorumluluğunun kefil olduğu sözleşme ile sınırlı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece verilen davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 83.121,07 TL alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamı, toplam 54.230,00 TL teminat mektubu ve çek zorunlu karşılık bedelinin depo edilmesi kararı, Dairemiz 14.11.2012 tarih; 2012/10545 E. - 2012/16777 K. sayılı ilamı ile “ ... Hükme esas alınan bilirkişi raporunda gayrinakdi kredi alacağının davalının kefili olduğu sözleşmeden kaynaklandığı belirtilmiş olmasına karşın takip konusu diğer kredi alacağının davalının imzası olduğu sözleşmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda açık bir ifadeye yer verilmemiştir....
Belediyesi hakkında da işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2-Öte yandan; sözleşmeden kaynaklı ücret alacağının reddine dair kurulan kararın da yerinde olduğu söylenemez. Sporcu sözleşmesinin ve ödemelerle ilgili belgelerin dosyaya sunulmadığı ve bu suretle de sözleşmeden kaynaklı alacağın ispatlanamadığı gerekçesi ile anılan bu talep reddedilmiştir. Gerçekten de, dosyaya yazılı bir sözleşme sunulamamıştır. Ancak, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacı 2009 – 2010 sezonunda davalı kulübün tekerlekli sandalye basketbol spor takımının müsabakalarında oynamıştır. Bu durumda davacının yer aldığı müsabakalarda ücret alacağının doğacağı açıktır. Hal böyle olunca, federasyondan 2009/2010 sezonuna ilişkin müsabaka listelerinin eksiksiz temini ile davacı sporcunun yer aldığı müsabakalar değerlendirilip, ücret alacağının tayini gerekmektedir....
- K A R A R - Davacı vekili, davacı yüklenici ile davalı arsa sahipleri arasında düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davacı müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen sözleşmeye göre müvekkiline düşen iki adet bağımsız bölümün tapusunun verilmediğinden bahisle ... adet bağımsız bölüm yönünden tapu iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir. Davalılar vekili, davacı yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini ifa etmediğini, taşınmazlarda tevhit işlemini yapmadığını, ayrıca eksik ve ayıplı ifada bulunduğunu öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yüklenicinin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini tam olarak ifa etmemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali tescil talebine ilişkindir....
Dava, Hastane temizlik ihalesi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan tazminat-alacak istemine ilişkindir. Özel bir mahkeme olan, ... mahkemesinin görevleri yasada belirtilmiştir. Somut olayda; sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın 506 Sayılı Yasa ile ilgisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davanın genel hükümlere göre 10. Asliye Ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18/09/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İnş.Tur.A.Ş. aralarındaki sözleşmeden kaynaklanan alacak davasına dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 16.09.2011 günlü ve 2011/26 E.- 2011/209 K.sayılı hükmün Onanması hakkında dairece verilen 02.02.2012 günlü ve 2011/21646 E.-2012/2312 K.sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, hüküm Sulh Hukuk Mahkemesinden verilmiştir. HUMK’ nun 440/III-2.maddesi uyarınca; Sulh Hukuk Mahkemelerinden verilen kararların aynı kanunun 8. maddesinde belirtilen istisnaları dışında kalanlarının onanmasına veya bozulmasına ilişkin Yargıtay kararları hakkında karar düzeltilmesi yoluna gidilemez....
Eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından ve adı geçen sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin dosyaların temyiz incelemesi ..... .... Hukuk Dairesi Başkanlığınca yapılmış bulunduğundan, yine bu davanın tarafları arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin kararın temyiz incelemesi ...... .... Hukuk Dairesince yapıldığından eldeki bu dosyanın temyiz incelemesini yapmak da ..... .... Hukuk Dairesi’nin görevindedir. Ne var ki anılan Dairece görevsizlik kararı verilmiş olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesini yapacak dairenin belirlenmesi için dosyanın....... Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın ......Daireleri Başkanlar Kuruluna sunulmak üzere ... Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, ....01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....