Sigorta arasında yapılan 22/02/2005 tarihli sözleşme ile sanıkların katılan şirketin yetkili acentesi oldukları, sanıkların kesmiş olduğu poliçelerin bedellerini katılan şirkete yatırmadığı, bununla ilgili sanık ... ile katılan şirket arasında ödeme hususunda sözleşme yapıldığı, ancak bu sözleşme gereğinin de yerine getirilmediği, katılan vekilinin beyanına göre 128.378,82 TL'lik poliçe bedellerinin zamanında ödenmediğinin iddia edildiği somut olayda, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu sanıkların katılan şirkete borçlu bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca sanıkların tevil yollu ikrarı ile poliçelerden kaynaklanan borcu ekonomik kriz nedeniyle ödemeyemediklerini bildirdikleri anlaşılmakla, mahkemenin sanıkların atılı suçtan mahkumiyetlerine karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. ...; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır; kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir. Önceki malik ile davacı arasında düzenlenen 13/06/2001 başlangıç tarihli ve 2 yıl süreli kira sözleşmesinin süresi bitmeden İİK 135....
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur. (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.). Borçlar Kanununun 106. maddesi, sözleşmelerde borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır....
GEREKÇE :Dava, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifa edilmemesi nedeniyle mahrum kalınan kira gelirinin tazmini talebine ilişkindir. Davacı taraf, davalılar tarafından ... İlçesi, ... Mahallesi, ... ada 8 parselde bulunan taşınmaz kendilerine satılırken 31/12/2016 tarihine kadar iskan ruhsatının alınacağının taahhüt edildiğini, bu hususta 04/12/2015 tarihli Taahhütname başlıklı sözleşmenin yapıldığını, belirlenen tarihte iskan ruhsatı alınamaması nedeniyle taşınmazı kiraya veremediklerini ve kira gelirinden mahrum kaldıklarını belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2017 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin olarak mahrum kaldıkları 9.000,00 TL kira gelirinin davalılardan tahsilini talep etmekte, davalı taraf ise 04/12/2015 tarihli sözleşmede kira kaybının taahhüt edilmediğini, ayrıca taşınmazın kiraya verilememesinin davacıların kusurundan kaynaklandığı ileri sürerek davanın reddini savunmaktadır....
Sözleşmede de fesh halinde olumlu zarar (gecikme tazminatının) ayrıca istenebileceğine dair hüküm de bulunmadığı gibi esasen ihtarnamede de bu haklarından vazgeçtiklerini açıkça bildirdiklerinden mahrum kalınan kira kaybı zararını isteyemez. Davanın tüm bu nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur. Kabul şekli bakımından ise ıslah edilen miktar için ıslah tarihi yerine tüm alacağa dava tarihinden faiz başlatılması da usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu da dikkate alınarak taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirilmek suretiyle yeni bir bilirkişi incelemesi sonrası oluşacak tazminat miktarına göre karar verilmesi gerekirken, tazminat ve kusur durumuna ilişkin inceleme yaptırılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
etmiş; 28.07.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, mahrum kalınan kâr alacağının 96.201,49 TL olarak hesaplandığından bu miktara hükmedilmesini istemiştir....
-K A R A R- Davacı vekili, davalının uzak mesafe telefon hizmetleri sektöründe faaliyet gösterdiğini, bölge temsilcileri ve bayiilerinin bulunduğunu, müvekkilinin de davalının Trabzon ve Samsun Bölge Temsilcisi olduğunu, davalının sözleşme ile taahhüt etmiş olduğu yükümlülüklerini gerektiği gibi yerine getirmediğini, erişim hizmetini kesintili ve aksaklıklar içerir şekilde ifa ettiğini, müvekkilinin fiili zararı ve yoksun kaldığı kârın ödenmesini talep hakkı doğduğunu, davalının ortak yerleşim bedeli, data hattı bedeli, işaretleme link bedeli adı altında sözleşmede hiçbir biçimde yer almayan aslında davalının kendi üstlendiği yükümlülükleri müvekkiline fatura ettiğini, müvekkilinin de karşılıklı güven esasına dayalı bu bedelleri ödediğini ileri sürerek, edimin gerektiği gibi yerine getirilmemesinden ötürü sözleşmenin haklı nedenle feshine, müvekkilinin uğradığı zararların ve mahrum kaldığı kârın tespiti ile şimdilik 23.703,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir...
Uyuşmazlığın çözümünde taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Öncelikle, müspet ve menfi zarar kavramları ile kâr kaybı tazminatına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Alacaklının, borçludan istemeye yetkili olduğu, borçlunun da yerine getirmekle yükümlü bulunduğu bir tek edimi yani bir tek alacak veya borcu ihtiva eden hukuki ilişkiye borç veya dar anlamda borç ilişkisi denir. Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir, bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir. TBK. 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK'nun 112. (818 sayılı BK md. 96) maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır, kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kardan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır....