Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlıkta tecavüzün önlenmesi, telif hakkı, eser sahipliğinin tespiti ve tecavüz nedeniyle tazminat istenmediği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu, genel hükümler doğrultusunda TTK'nın hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. İstanbul Anadolu 8....
Davacı, dava dilekçesinde faydalı- zorunlu masraf ile yoksun kaldığı kâra ilişkin tazminat isteminde bulunmuş, Mahkemece, mecurun yapı kullanma izin belgesi bulunmadığını bilerek kiralanmasında davacının kusurlu olduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında görülen ve Mahkemece kesinleştiği tespit edilen Milas Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/432 Esas- 2013/198 Karar sayılı kira sözleşmesinin feshine ilişkin ilamın incelenmesinde; Kiraya verenin, kiralananın iskan izni veya yapı ruhsatı alma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek kiralananın kullanmaya yararlı bir halde kiracıya teslim ve kira süresi boyunca da bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden kiracı tarafından ikame edilen kira sözleşmesinin feshi davasının kabulüne karar verildiği, anlaşılmaktadır. Anılan hüküm (ve gerekçesi) iş bu davada (konusu farklı olsa da) güçlü delil teşkil eder. Böyle bir delilin aksinin de aynı kuvvette başka bir delille kanıtlanması gerekir....
, iş akdinin askıya alınması dolayısıyla mahrum kalınan ücretler, iş akdinin askıya alınması nedeniyle mahrum kalınan ikramiye alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, davacı yüklenici ile davalı arsa sahıpları arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davalıların sözleşmeden sonra sözleşmeye konu taşınmazı tapuda üçüncü kişiye satarak devrettiklerini, bu edimlerinin sözleşmeye aykırı olduğunu ve davacıyı zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 TL menfi zararın, 5.000,00 TL mahrum kalınan kar bedelinin ve 1.000,00 TL kaçırılan fırsatlara ilişkin zararının davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, davacının ruhsat alarak inşaata başlamadığını ve sözleşmeye göre üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, satışın sözleşmenin feshi ihbarından 2 ay sonra yapıldığını, fesihten sonra kesilen faturaları kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davalı arsa sahiplerinden biri tarafından sözleşme feshedilmişse de fesih için öncelikle davacı yükleniciye ruhsat...
Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır. Örneğin, kira geliri kaybı, geciken ifa sebebiyle ifaya bağlı ceza (B.K.158/ll.md.), seçimlik ceza (B.K.158/I.md.), eksik işler bedeli, kâr kaybı müspet zarar kapsamındaki alacakları oluşturmaktadır. HMk 125/son uyarınca sözleşmenin haksız feshinde davacı taraf müspet zararı da isteyebilir....
Bununla birlikte konu salt hukuki değerlendirme gerektiğinden, Sayın Mahkeme’nizce aksi görüşün benimsenmesi halinde davacı bayiin talep edebileceği denkleştirme tazminatının tutarı Raporumuzun A/4 bölümünde (sayfa:10-11) 104.540,88 TL olarak hesaplanmıştır. 2.Davacının bir başka talebi mahrum kaldığı kâr kayıplarına ilişkindir. Mahrum kalınan kâr tazminatının talep edilebilmesi için, sözleşmenin taraflardan birinin kusuru ile feshedilmesi ve bu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek artıştan mahrum kalınması gerekmektedir. Sözleşmenin haksız feshedilmesiyle kastedilen sözleşmeyi fesheden tarafın geçerli bir nedene dayanmaması veyahut kusuruyla sözleşmenin feshine sebep olmasıdır. Somut olayda 20.12.2010 tarihli bayilik sözleşmesi, 25.07.2017 tarihli ikale sözleşmesi ile feshedildiğinden, sona erdiği kabul edilen bir sözleşmeden dolayı artık mahrum kalınan kârın tazmini talep edilemez....
veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olduğu, sözleşme ilişkisi kurulmuş olması gerektiği, davaya konu olayda sözleşme kurulduğu, tazminat kusursuz olan tarafın temerrüde düşen taraftan sözleşme yürürlükte kaldığı sürece isteyebileceği bir tazminat türü olup sözleşmeden kusurlu olarak dönen taraftan isteneceği, Davalı yan sözleşmeyi Belediye Meclisi'nin kararı üzerine feshettiği, Davalının sözleşmenin feshinde bir kusuru bulunmadığı, Davacı yan kar kaybı istediği, kar kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zara olduğu, Bu zarar da sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan isteneceği, Davalı kusursuz olduğundan davacının bu zararını da istemesi mümkün olmadığı, Davacı menfi zararlarının tazminini de istediği, Bu zarar türü ise uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarar olduğu, Sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarar olduğu, Sözleşmeden...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalıdan 02.04.2008 tarihinde ... Köyü 3047 parselde kayıtlı Blok giriş A/2 1/1 bağımsız bölümdeki daireyi satın aldığını, dairenin eksikliklerinin tamamlanmaması nedeniyle teslim alıp kullanamadığını, Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından eksikliklerin tespitinin yapıldığını, eksiklikler nedeniyle kira gelirinden mahrum kaldığını, aile ve sosyal düzeninin zarar gördüğünü ileri sürerek , fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak kaydıyla, eksik imalat bedeli olarak 5.000,00 TL, tapuya tescil tarihinden itibaren mahrum kalınan kira bedeli olarak 5.000,00 TL ve manevi tazminat olarak 5.000,00TL.'...
Bu aşamada, müspet ve menfi zarar kavramlarına ilişkin şu genel açıklamaların yapılmasında yarar bulunmaktadır. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Davacının mamelekinde, sözleşme yerine getirilseydi bulunacağı duruma göre bir azalma olmuştur. İşte müspet zarar bu iki bedel arasındaki farktan ibarettir. Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı olmaktadır. Burada borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir....
Ş..nin yetkili acentesi olduğu, sanığın kesmiş olduğu poliçelerin bedellerini katılan şirkete yatırmadığı, bununla ilgili sanık ile katılan arasında ödeme hususunda sözleşme yapıldığı, ancak bu sözleşme gereğinin de yerine getirilmediği, katılan vekilinin beyanına göre 186.484 TL'lik poliçe bedellerinin zamanında ödenmediğini, iddia edildiği somut olayda, yapılan bilirkişi incelememesi sonucu sanığın katılan şirkete borçlu bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca sanığın tevil yollu ikrarı ile poliçelerden kaynaklanan borcunu ödemediği anlaşılmakla sanığın suçu sübut bulmasına göre hakkında güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilnin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....