Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, TMK'nin 676.maddesi kapsamında miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulüne karar verilmesi üzerine iş bu karar davalılar tarafından istinafa konu edilmiş ise de, Türk Medeni Kanunu'nun 676. maddesi uyarınca miras ortaklığına (terekeye) dahil taşınmazlara ilişkin miras taksim sözleşmesinin geçerliliği için tüm mirasçıların katılımı ile adi yazılı şekil yeterlidir. Miras paylaşımı (taksim) ancak taksim sözleşmesinin yapıldığı sırada miras ortaklığına dahil, paylaşılmamış olan miras mallar için söz konusudur. Paylı mülkiyete dönüştürülmüş ya da diğer mirasçıların oluruyla bir veya birkaç mirasçı adına tescil edilen durumlarda miras taksim sözleşmesi yapılması sonuç doğurmaz....

İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanununun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir. Somut olayda; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676. maddesine göre, paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve tüm mirasçıların katılmasına bağlı olup eldeki davanın mirasçıları arasında tarihsiz adi yazılı miras taksim sözleşmesi yapılmış ise de sözleşmede tüm mirasçıların katılımının olmadığı anlaşılmakla geçerli bir miras taksim sözleşmesinden bahsedilemez....

Bir kısım davalılar rızai taksim sözleşmesinin altındaki imzanın kendilerine ait olduğunu beyan etmiş, bir kısım davalılar sözleşmedeki imzanın murislerine ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen dosya davacısı ... vekili de, miras taksim sözleşmesine göre taşınmazların müvekkili adına tescilini talep etmiş, davacı- birleşen dosya davalısı ..., birleşen davayı süresi içinde cevap dilekçesiyle kabul etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, esas ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar, davacı vekili, bir kısım davalılar vekili, birleşen dosya davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    Dava, 24.10.2003 tarihinde tapuda yapılan resmi taksimin infazına ya da resmi taksim sözleşmesinin yerine getirilmesi isteğine yönelik olmayıp, taksimde kendisine verilen 464 sayılı parsel içerisinde evinin yer almaması nedeniyle ve davalılar adına tapuda kayıtlı bulunan 463 sayılı parsel içinde kalması olgusuna dayanılarak iptal ve tescil istenildiğine, olayda hata ve yanılgıya dayanıldığına, mahkemece de yukarıda açıklandığı biçimde hataya ve yanılgıya dayalı olarak nitelendirme yapıldığına göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 1. Hukuk Dairesine aittir. (26.01.2012 tarih 1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulu Kararı ile, 4721 sayılı TMK.nun 676, 677 ve 678. maddelerinden kaynaklanan miras taksim sözleşmesi ve miras payının devri sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen hükümler ve kararların 8. Hukuk Dairesince bakılması öngörülmüştür.) Somut olayda söz konusu olan, taksim sözleşmesine dayalı olarak iptal ve tescil istenilmemiştir....

      Tarafların kardeş oldukları anneleri Fatma'nın 1992 yılında babaları Muhsin'in 1994 yılında vefat ettiği, onlardan kalan dava konusu taşınmazlar ile birlikte dava dışı çok sayıda taşınmazın geriye kalan dava dosyasının tarafları olan mirasçılar arasında tapuda rızai taksim ile paylaşıldığı, rızai taksim sonrasında hem Turhan'a hem de Halil'e çok sayıda taşınmaz tescilinin yapıldığı, dava konusu taşınmazların rızai taksim sonucunda tapuda 27/07/1999 tarihinde T1'a isabet ettiği, dava konusu taşınmazların toplanan deliller itibari ile öteden bu yana T3 tarafından ikamet ve bahçe olarak kullanılmak sureti ile tasarruf edildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesinin iptaline ilişkin öncesinde bir karar bulunmadığı, dolayısıyla miras taksim sözleşmesinin tüm taksime konu taşınmazlar yönünden ayakta olduğu anlaşılmaktadır....

      Davalılar; zamanaşımı definde bulunmuşlar ve mirasbırakan ...’tan intikal eden taşınmazları 5 mirasçısının aralarında eşit olarak ve her bir mirasçının rızasıyla taksim ettiklerini, her bir mirasçının eşit değerde mirasa sahip olduğunu, dava dışı mirasçı ...’ye düşen miras payının halen Hatice üzerinde olduğunu, davacıların mirasbırakan anneleri ...’nin ise payını ihtiyacı nedeniyle satmak istediğini söylemesi üzerine bu taşınmazları bedelleri karşılığında satın aldıklarını, yapılan işlemin bağış değil gerçek bir satış olduğunu, zira o dönemde davacıların annesi ...’nin paraya ihtiyacı olduğunu, geçerli bir rızai taksim sözleşmesi yapılmış olup davacıların annesinin de rızai taksimden sonra kendine düşen miras paylarını sattığını, taksim ve satıştan 24 yıl sonra ölen ...'nin sağlığında bir dava açmadığını, davacıların kötüniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

        ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/05/2022 NUMARASI : 2017/343 E, 2022/236 K DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (Miras Taksim Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : EMİRDAĞ 2....

        Davalılar, davacının da bizzat talebi üzerine, imar uygulaması ve rızai taksim sonucu taşınmazların adlarına tescil edildiğini, davacının miras payına göre alması gerekenden fazla yer aldığını, 12 yıldan bu yana herkesin kendi taşınmazını kullandığını, imar işlemi iptalinin idari yargıda iptali gerektiğini, tüm mirasçıların davada yer almasını, zamanaşımı süresinin de dolduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, taraflar arasındaki rızai taksime göre davacıya miras payından daha fazla yer verildiği, hata ve hile iddiasının da ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

          Somut olayda; davalı T1 miras taksim sözleşmesine dayanmış, davadan sonra düzenlenen 19.07.2019 tarihli miras taksim sözleşmesinin dosya arasında bulunduğu anlaşılmıştır. Miras taksim sözleşmesinin yapılması halinde ortaklığın giderilmesi istenemez. Bahsi geçen sözleşmeye dayalı olarak tarafların birbirlerine tapuda yada noterde rızai ferağ vermediği ve miras taksim sözleşmesine dayalı tescil davası da açılmadığı ancak miras taksim sözleşmesine dayanarak davaya itiraz edilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece davalıya bu sözleşme nedeniyle tescil davası açmak üzere usulüne uygun olarak süre verilmesi, dava açıldığı takdirde bu dava bekletici mesele yapılarak sonucunun beklenmesi, dava açılmaz ise şimdiki gibi ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yargılamadaki hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin dairemizce duruşma açılarak veya dosya üzerinden tamamlanması mümkün bulunmamaktadır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi K A R A R Davacı, hissedarlar arasında aynen taksim konusunda oluşan sözleşmeye göre ortaklığın giderilmesine, olmadığı takdirde satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesini istemiş, davalı taraf ise herhangi bir taksim sözleşmesi olmadığını ileri sürerek satış suretiyle ortaklığın giderilmesini savunmuştur. Taraflar Orhan Munzur isimli kişinin mirasçıları olup, mirasçıların tamamının katılımıyla yapılmış bir miras taksim sözleşmesi de bulunmamaktadır. Mahkemece, tarafların herhangi bir rızai taksim projesi sunmadıklarını belirlendikten sonra taşınmazların niteliği itibariyle aynen taksimi mümkün olmadığından satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu