WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar dava konusu taşınmazların kök miras bırakan Şükrü'ye ait olduğunu ve yapılan taksim sonucunda miras bırakanları Lütfi'ye düştüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olup 17.05.1974 tarihli taksim senedini dosyaya sunmuşlardır. 17.05.1974 tarihli taksim senedinin incelenmesinde; muris T8 kendilerine isabet eden menkul ve gayrimenkulleri aralarında haricen taksim ettiklerini, belirtilen taşınmazların Rahmi'ye düştüğü belirtilmiş olup davacı miras bırakanı Rahmi Konuk tarafından da imzalanmıştır....

TMK'nin 676. maddesi uyarınca miras paylaşımı (taksim) ancak taksim sözleşmesinin yapıldığı sırada miras ortaklığına dahil, paylaşılmamış olan miras mallar için söz konusudur. Paylı mülkiyete dönüştürülmüş ya da diğer mirasçıların oluruyla bir veya birkaç mirasçı adına tescil edilen durumlarda miras taksim sözleşmesi yapılması sonuç doğurmaz. Miras ortaklığına (terekeye) dahil taşınmazlara ilişkin miras taksim sözleşmesinin geçerliliği için tüm mirasçıların katılımı ile adi yazılı şekil yeterlidir....

O halde, dava konusu taşınmazların rızai taksime uygun olarak taraflara devrinin gerçekleştiği, mirasçılar adına oluşan kayıtların iradelerine uygun olduğu anlaşılmıştır. Ne var ki, davacı ...’nın davalı ...’ya verdiği vekaletnamenin haricen taraflar arasında imzalanan taksim sözleşmesinin yerine getirilmesi amacıyla yapıldığı, ancak miras taksim sözleşmesinde davacıya isabet eden 489 ada 608 sayılı parseldeki 1 nolu meskenin 1/7 payın vekil tarafından vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle eşi davalı ...’ye temlik edildiği gözetildiğinde sadece bu taşınmaz için davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ortadadır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan ...’ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 7 parsel sayılı taşınmazı rızai taksim sonucu kardeşi ...’e bıraktığını, ondan da oğlu davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, daha önce yapılan sözlü rızai taksimde ise muris ...’a verilen yeri yıllardır murisin kullandığını ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava konusu taşınmazın mirasçılar arasında yapılan rızai taksimde halası ...adına tescil edildikten sonra bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

      Dava dilekçesinde, kısıtlı ... adına yapılan taksim sözleşmesinin infazı için izin verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; Kısıtlı ... ile vasisinin ortak miras bırakanlarından intikal eden taşınmazlar için yapılan rızai taksim sözleşmesinin infazına izin verilmesini istemesi üzerine, vesayet makamının verdiği izin kararı onay için denetim makamına gönderilmiş, asliye hukuk mahkemesince kısıtlının menfaatine olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından denetim makamının ret kararının temyiz edilmesi karşısında mahkemece temyiz kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle istemin 29.05.2012 tarihli ek karar ile reddedilmesi üzerine davacı vekili süresinde bu ek kararı da temyiz ederek bozulmasını istemiştir....

        Taraflar arasındaki rızai miras taksim sözleşmesinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili; davacının, dava dışı diğer kardeşleri ile müteveffa babaları ......

          söz konusu olmadığını, bunun bir taksim olmadığını, rızai taksim sonucu söz konusu olay olduğunu, kadastro çalışmaları sonucunda her mirasçının hissesinin kendi adına tapuya kaydı gerektiğini, ancak somut olayda müvekkillinin adına kayıt edilen taşınmaz dışında bütün miras malları olduğu gibi bırakıldığını çünkü gerçekte bir rızai taksim söz konusu olmadığını, taraflar arsında kesin hüküm bulunduğunu, zamanaşımı süresinin geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

          İLK DERECE MAHKEMESİNDE İLERİ SÜRÜLEN DELİLLER: Rızai taksim sözleşmesi, tapu kayıtları, veraset belgeleri, satış belgesi, tanık beyanları, keşif, bilirkişi raporu. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Terme 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/47 esas, 2022/229 karar sayılı kararında: "Davacıların dosyaya sundukları 04.12.1995 tarihli taksim sözleşmesine dayanarak ilçemiz Ahmetbey Mahallesi 101 ada 47 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın sözleşmede yazılı şekilde adlarına tescilini talep ettikleri, taşınmazın fiilen sözleşmede yazılı şekilde kullanıldığını beyan ettikleri görülmüş, müteveffa davalının ise zamanaşımı definde bulunduğu ve davanın reddini savunduğu, rızai taksimi kabul etmediği, söz konusu taksim sözleşmesinin kendisine zorla imzalattırıldığını beyan ettiği görülmüştür....

          Dava konusu taşınmazda miras bırakan T4 868/11330 oranıyla paydaş iken, 02.01.2014 tarihli “intikal” işlemi ile miras bırakan Bilah Kahraman’a ait hissenin mirasçılar adına (Muazzez Kahraman, T7, T4 Ali Yılmaz) müştereken kayıtlandığı, 06.01.2014 tarih ve 104 yevmiye numaralı işlem ile davacı Muazzez Kahraman’a ait hissesinin tamamının davalı vekili T3 tarafından diğer davalı T4’a 4.500,00 TL bedelle satılmış olduğu, aynı yevmiye sayılı işlem ile davalı T7’in hissesinin de yine vekaleten davalı T3 tarafından davalı T4’a satışının yapıldığı görülmektedir. Davalı taraf dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu miras konusu taşınmazların rızai taksime konu yapıldığını bildirmiş iseler de esasında mirasbırakanın ölümü tarihinden sonra mirasçılar arasında yapılacak taksim sözleşmesinin “Paylaşma Sözleşmesi” olup, bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 676’da ele alınmıştır....

          Dava miras taksim sözleşmesinin iptali ile tapu iptal ve tescil isteğinden ibaretir. HMK'nun 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi; belirtilen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile ilgili konularla sınırlı olarak yapılmıştır....

          UYAP Entegrasyonu