Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanlarından intikal eden dava konusu taşınmazların aralarındaki rızai taksim sonucunda taraflar adına tapuya tescil edildiğini, rızai taksim sırasında iradesinin yanıltıldığını, 1215 sayılı parsele anlaşmaya aykırı başka kişilerin de paydaş kılındığını, 1215 sayılı parselin kaydı üzerinde okul tahsisi şerhinin bulunduğunun kendisinden gizlendiğini, 1215 no'lu parselde miras payından daha az pay verildiğini, ayrıca bir kısım mirasçılara yaptıkları pay temliki sözleşmesinin dikkate alınmadığını ileri sürüp, taraflar adına olan hisselerin iptali ile taşınmazın muris adına ya da veraset ilamındaki paylarına göre adlarına tescilini istemiştir. Davalı ..., davayı kabul ettiğini bildirmiş, diğer davalılar ve dahili davalılar davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

    a pay verildiğini, ayrıca mirasın paylaşılmasında rızai taksim yapılırken başta kararlaştırıldığı gibi ...'a devredilen taşınmazları dava yolu ile geri aldığını, terekeye dahil olan tüm taşınmazlarda müvekkilinin saklı payı ve miras hakkı gözardı edilerek tasarruflarda bulunulduğunu belirterek, tereke dahilinde olan taşınmazların miras payı oranında iadesini, 3. kişilere devredilen taşınmazların bedellerinin, miras payı oranında, intikal tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir. Davalılar ... davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, davacı tarafın açmış olduğu davanın hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, inanç sözleşmesinin yazılı olarak veya başka bir kesin delil ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı....

      Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. TMK'nun 676. maddesi hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere elbirliği mülkiyetine konu mallarda ortaklar paylaşma sözleşmesi (miras taksim sözleşmesi) yapmış iseler bu sözleşmeyle elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Mirasçıların aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi kendilerini bağlar. Paylaşma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için paylaşma konusu şeyin miras bırakana ait olması gerekir. Paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve bütün mirasçıların katılması zorunludur. Bütün mirasçıların katılmadığı paylaşma sözleşmeleri geçersizdir. Somut olayda; davalılar arasında dava konusu taşınmazla ilgili rızai taksim sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır....

      arasında yapılan 25.06.1996 tarihli taksim sözleşmesi ile ...'nin 150 nolu parselden hakkını almak suretiyle ve bir miktar para mukabilinde 69 ve 204 nolu parsellerdeki miras hissesinden feragat ettiğini, ...'nin okuma yazma bilmemesi nedeniyle taksim sözleşmesinde imzasının bulunmadığını açıklayarak 69 ve 204 parsellerdeki davalı ...'nın miras payına isabet eden oranda tapu kaydının iptaliyle vekil edenleri adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, muris ... ile davacılar arasında yapılmış taksim sözleşmesinin bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dayanak taksim sözleşmesinde davacı ...'ın imzasının bulunmaması nedeniyle geçerli bir taksim sözleşmesinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; TMK.nun 676. maddesi uyarınca miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....

        Dosya kapsamından, davacının yargılama sırasında rızai taksim sözleşmesinin sadece fotokopisini dosyaya ibraz ettiği, rızai taksim sözleşmesinin aslının dosyaya sunulmadığı anlaşılmış ise de, davacı vekilinin temyiz aşamasında ... havale tarihli dilekçesi ekinde; davasına dayanak olarak belirttiği ve daha önce fotokopisini sunduğu "mirasın rızai taksim sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin aslını dosyaya ibraz ettiği görülmüştür. O halde Mahkemece; iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanılması ve bahsi geçen rızai taksim sözleşmesine TMK'nun 676. vd. maddeleri uyarınca değer verilip verilmeyeceğinin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, rızai taksim sözleşmesinin aslının dosyaya ibraz edilmemesi gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....

          Sözleşmenin içeriğinden miras taksiminin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Miras taksim sözleşmesi de tüm mirasçılar bir araya gelerek yapılması gerektiğinden ve bu sözleşmede birtakım mirasçıların imzası bulunduğundan yazılı sözleşmenin miras taksim sözleşmesi sayılması da mümkün değildir. Ezcümle sözleşmede davalılar yer almadığından taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme yoktur. Buna karşılık inanç sözleşmesi için yazılı şekilde yapılması ispat şartıdır. Miras taksim sözleşmesinin ise tüm mirasçıların katılımıyla ve adi yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartıdır. Ancak edimler ifa edilmeye başlandıysa şekle aykırılığın öne sürülmesi hakkın kötüye kullanılması yasağına gireceğinden artık şekle aykırılık iddiası dinlenemez....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Rızai Taksim Sözleşmesinin Tespiti .... ile ... aralarındaki rızai taksim sözleşmesinin tespiti davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.04.2011 gün ve 583/211 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4....

            Dava konusu taşınmaz, 27.10.1967 tarihinde kat mülkiyeti kurulması nedeniyle 02.05.2001 tarihinde ölen ortak miras bırakan ... adına tescil edilmiştir. Bozma kararından sonra getirtilen tapu kayıtlarının incelenmesinde; ortak miras bırakan ... mirasçılarının 04.03.2004 tarihinde tapuda yapılan rızai taksimle miras bırakandan kalan bir kısım taşınmazları paylaştığı görülmektedir. Tapuda yapılan işlemle, davacının dayandığı harici taksim sözleşmesinde bulunan birçok taşınmazın da paylaşıldığı ve tapudaki taksim ile harici taksim sözleşmesinin birbirine uymadığı görülmektedir. Ortak miras bırakandan kalan birçok taşınmaz, taksim sözleşmesinin yapıldığı tarihten sonra 04.03.2004 tarihinde tüm mirasçıların katılımı ve tapuda resmi işlem yapılmak suretiyle harici taksim sözleşmesine aykırı olarak tescil edildiğine göre, tarihsiz olan ve tapudaki işlemle de bu işlemden daha önce yapıldığı anlaşılan harici taksim sözleşmesinden dönüldüğünün kabulü gerekmektedir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil KARAR Davacılar vekili, tarafların kök muris ...’ın mirasçıları olduklarını, mirasçılar arasında yapılan harici taksimde 642 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanın kız çocuklarına, 644 parsel sayılı taşınmazın ise miras bırakanın erkek çocuklarına bırakılması konusunda anlaşmalarına rağmen tapudaki işlem sırasında davalılar Nevzat, Vahap ve Murtaza’nın davacılardan Hatice’nin okuma yazma bilmemesinden faydalanıp, rızai taksim sözleşmesine aykırı bir şekilde 642 parsel sayılı taşınmazın erkek çocukları, 644 parsel sayılı taşınmazların kız çocukları adına tescil edilerek, vekil edenlerinin iradelerine ve kabullerine aykırı olarak paylaşımın yapıldığını, davacı asil Hatice de aşamalarda verdiği dilekçelerde, kandırıldığını açıklayarak, paylaşım sözleşmesinin geçersizliğine karar verilmesini istemiş, mahkemece kararın gerekçesinde açıkça “somut olayda da bahsi geçen...

                Davalılar dava konusu taşınmazların kök miras bırakan Şükrü'ye ait olduğunu ve yapılan taksim sonucunda miras bırakanları Lütfi'ye düştüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olup 17.05.1974 tarihli taksim senedini dosyaya sunmuşlardır. 17.05.1974 tarihli taksim senedinin incelenmesinde; muris T8 kendilerine isabet eden menkul ve gayrimenkulleri aralarında haricen taksim ettiklerini, belirtilen taşınmazların Rahmi'ye düştüğü belirtilmiş olup davacı miras bırakanı Rahmi Konuk tarafından da imzalanmıştır....

                UYAP Entegrasyonu