Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a 30/01/2008 tarihinde vekalet verip, 26.02.2008 tarihinde de söz konusu aracın satıldığının anlaşılması karşısında, aracın devrine ilişkin satış sözleşmesinin onaylı örneği getirtilip, aracın satış bedelinin ne olduğu, devir sırasında aracın bankaya rehinli olup olmadığı, rehin borcunun miktarı ile ödenip ödenmediği hususları araştırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, 2- Sanığa isnat edilen suçun oluşumu için aciz belgesinin alınması zorunlu olmayıp alacaklıların alacağını alamadığını ispat etmesi halinde de suçun oluşabileceği gözetilmeden, borçlu aleyhine aciz vesikası düzenlenmediği gerekçesiyle beraatine karar verilmesi, İsabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 09.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İİK'nun 150/h maddesine göre; alacağın veya rehin hakkının yahut her ikisinin bir ilamda veya ilam mahiyetini haiz belgelerde tespit edilmiş olması halinde, ilamların icrasına dair hükümler kıyasen uygulanır. İİK'nun 38. maddesinde ise; ilam mahiyetindeki belgelerin, mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, ... 2. Noterliği’nin 02/04/2014 tarih ve ... yevmiye nolu rehin sözleşmesi ile 50.000 TL borca karşılık ... nolu ticari plakaya rehin konulmuş olduğu, ilam niteliğindeki işbu rehin sözleşmesine istinaden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takibe girişildiği, takibe konu rehin sözleşmesinde, rehnin konusu araç olmayıp, aracın ticari plakası olduğu halde, takip talebinde ve icra emrinde rehin sözleşmesine aykırı olarak, rehin konusunun ... plakalı aracın gösterildiği görülmüştür....

      Noterliğinin 05.05.2000 tarihli marka rehni sözleşmesine dayandığı rehin veren firmanın İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı olduğu, Ticari İşletme Rehni Kanunu’nun 4. maddesi gereğince ticari işletmenin bulunduğu ticaret sicil çevresindeki bir noter tarafından yapılması gerektiği, bu durumda Ankara’da düzenlenen sözleşmenin geçersiz olduğu, ayrıca Ticari İşletme Rehni Kanunu’nun 5. maddesi gereğince rehin hakkının ticariişletme sahibinin veya müessesesinin veya alacaklının yazılı talebi üzerine Ticaret veya Esnaf ve Sanatlarlar Siciline tescili ile doğabileceği, buna ilişkin de belge sunulmadığı rehin sözleşmesinin geçersiz olduğui kötüniyet iddiasının ise ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir....

        Dava; davacı aleyhine taşıt kredisi ve kefalet sözleşmesi ile rehin açığı belgesine dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinden ötürü davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanmış, rehin açığı belgesinin alındığı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip dosyası, dava konusu rehin açığı belgesine dayalı ilamsız takip dosyası, taşıt kredisi ve kefalet sözleşmesi dosya arasına alınmıştır....

        Davalı alacaklı vekili, Rehin sözleşmesinin muvazaalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre; Söke İcra Hukuk Mahkemesinin 2007/23 D.İş sayılı kararından haczedilen menkullerin rehinli olduğunun tespit edildiği ve rehinle hükümlü olarak haczine ve satışına karar verildiği ve dolayısıyla rehin alacaklısının rehin hakkından doğan alacağının zarara uğramadığı rehin iptali davası açılmadığı dolayısıyla davacının rehin hakkı sahibi olduğuna karar verilmesi talebinde hukuki menfaati bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK 96 ve devamı maddeleri gereğince açılmış 3.kişinin istihkak iddiasına ilişkindir. Davacı 3. kişi vekili, Söke İcra Müdürlüğü’nün 2007/5302 Esas sayılı dosyasından 26.12.2007 tarihinde haczedilen menkullerle ilgili olarak rehin hakkı sahibi olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunmuştur....

          Somut olayda alacaklının takibine dayanak yaptığı rehin sözleşmesinin adi nitelikte olduğu görülmektedir. Bu durumda alacaklının rehin hakkı ya da alacağı ilam veya ilam niteliğinde bir belgede tespit edilmemiş olduğundan adi nitelikte rehin sözleşmesine dayalı olarak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmasına yasal olanak yoktur. O halde, mahkemece icra emrinin iptali ile yetinilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davalı aleyhine başlatılan işbu dava konusu icra takibi de rehin sözleşmesine dayalı olarak başlatılmıştır. Davalının icra takip dayanağı rehin sözleşmesindeki imzasına yönelik bir inkarı bulunmamaktadır. Rehin sözleşmesi niteliği itibarıyla kefalet hükmünde değildir. Bu nedenle rehin sözleşmesinin geçerliliği için kefalet sözleşmesinin geçerliliğine ilişkin şekil koşulları aranmaz. Bu durumda rehin sözleşmesinde davalının eşinin muvafakatinin bulunmaması rehin sözleşmesini geçersiz hale getirmeyecektir. İcra takip dayanağı rehin sözleşmesi yazılı olup, rehin limitini de kapsamaktadır. Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğundan itirazlar üzerine mahkemece ek bilirkişi raporu alınmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Öte yandan, işbu itirazın iptali davasına konu icra takibinde davalıdan 183.000,00 TL asıl alacağın tahsili talep edilmiştir....

              Ş. vekili cevap dilekçesi ile; icra takibine konu rehin belgesinin hukuka aykırı olduğunu, gerekli şekil şartlarını taşımadığını, gerekli şekil şartlarına uyulmayan rehin belgesine dayalı alacak hakkından bahsedilemeyeceğini, müvekkili ve davacı şirket defter ve kayıtları incelendiğinde davaya konu icra takibine dayalı borcun olmadığının tespit edileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. bu nedenle açılan davanın reddi ile ^20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalılar ... ve ... adına usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya cevap vermemişlerdir. Dava, davacı tarafça .... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin bulunmaktadır. Mahkememizce taraflar arasında düzenlenen Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi, Hisse Senedi Rehni Sözleşmesi, Hisse Rehni Sözleşmesi ve ek sözlemeler, ... 28....

                İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 29/11/2019 NUMARASI : 2018/1030 ESAS - 2019/862 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davacı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; İstanbul 34 İcra Müdürlüğü'nün 2017/22744 E. sayılı dosyası ile davacı şirket aleyhine 04/07/2017 tarihli rehin açığı belgesine dayalı olarak takip başlatıldığını, rehin açığı belgesinin alındığı İstanbul 10....

                kurulabileceği, toplu rehindeki gibi rehin hakkının aynı türde kurulması zorunluluğu olmadığı, rehin haklarının her bir taşınmaz üzerinde farklı derecelerde kurulabilmesinin mümkün olduğu, taraflar arasında TMK'nın 855/I. maddesine göre toplu rehin kurulmadığı, taraflar arasında açıkça toplu rehin kurulduğuna ilişkin herhangi bir sözleşme bulunmadığı, bu nedenle kural olarak tarafların arasında TMK'nın 855/II-III. maddeleri gereğince paylı rehin kurulduğunun kabulünün gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu