Davalı vekili, 28.03.2005 tarihli protokol gereğince davacı tarafın teslim etmesi gereken malları teslim etmediğini, bu nedenle protokolün işlevsiz kaldığını ve bonoların bedelinin ödenmesinin söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, cevap, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının elinde bulunan takibe konu bononun taraflarca imzalanan 28.01.2004 tarihli protokolün eki olarak verildiği ve ön protokolün de 09.12.2004 tarihli protokolle fesih edilmesi nedeniyle karşılıksız kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı vekili tarafından verilen 21.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile ıslah talebinde bulunulmuş ve talep sonucu değiştirilmiştir. Mahkemece ıslah dilekçesi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece, davacı ile 11/11/2013 tarihinde dava dışı ... arasında ... ismi ile on adet işyerinin toplam 3.000.000,00 TL'ye ... satıldığına ilişkin protokol yapıldığını ve karşılıklı olarak imzalandığını, davalı tarafından protokolün şirket adına yapılmadığı, aksine dava dışı ... imzasının bulunduğu, şirketin kaşe ve imzasının bulunmadığı, bu nedenle söz konusu protokolün şirketi bağlamadığı, davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu icra takibinin dayanağı 11.11.2013 tarihli protokol olup, anılan protokolün taraflarının da kabulünde olduğu üzere 19.11.2013 tarihli 2. protokol ile geçersiz hale geldiği, borcun 2. protokolle yenilendiği anlaşılmaktadır. 1. protokole dayalı olarak icra takibi yapılması usulsüz olup, davanın esastan reddi gerekirken husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....
Ancak davalının tasfiye protokolüne göre ilk taksit sonrası hiçbir ödemede bulunmadığı yapılan inceleme sonucu anlaşılmıştır. 27.10.2014 tarihli protokolün 5. maddesi, protokolün borcun yenilenmesi olarak kabul edilemeyeceği hükmünü içermektedir. Davalının protokole uygun ödemede bulunmaması üzerine banka 22.01.2015 tarihli ihtarı ile protokolün 4. madde hükmüne göre geçersiz hale geldiğini borçluya bildirmiş olup, bu durumda mahkemece davacı banka alacağının 5464 sayılı Yasaya göre hesaplanması gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan 6502 sayılı Yasa hükümlerine göre eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 20/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
GEREKÇE: Dava; taraflar arasında 12.10.2016 tarihinde imzalanan protokolün ibra ve feragate ilişkin hükümlerinin aşırı yararlanma nedeni ile iptali istemine ilişkindir. Davacı, protokolün 2/3 uçak nakliye bedelinin davacı payına tekabül eden 168.000-USD'lik kısmına ilişkin hükümlerin iptalini talep etmiştir.Her ne kadar dava dilekçesinde dava değeri olmadığı belirtilmiş ise de protokol ile davacının ödemeyi üstlendiği miktarın bir değeri olduğu açıktır.Sözleşme hükmünün iptali istemi bu miktar üzerinden hesaplanacak nispi harca tabidir.Harç eksikliği kamu düzenine ilişkin olup,istinaf nedeni olarak ileri sürülmemiş ise de bu hususun re'sen incelenmesi gerekir.İlk derece mahkemesince peşin nispi harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilmeli, süresi içinde harç yatırılmaz ise dosya işlemden kaldırılmalı, harç eksikliği tamamlanır ise yargılamaya devam edilerek davada esastan inceleme yapılmalıdır....
Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, takibe itirazdan sonra düzenlenen 23.06.2011 tarihli protokolle 1.508.714 TL olarak belirlenen borcun 24 ay taksitte ödeneceğinin ve protokolün 6. maddesiyle taahhütlere uyulduğu sürece takibin durdurulacağının kabul edildiğini, protokolle eski borcun yenilenerek eski borcun sona erdiğini, ancak 23.06.2011 tarihinde imza edilerek 14.07.2011 tarihinde yürürlüğe giren protokolün ertesi günü, 15.07.2011 tarihinde sahte olarak düzenlenen belge ile araçların satışı için takip başlatılarak protokolün bankaca ihlal edildiğini, sahte talimatla şirkete ait araçların satışına başlanarak şirketlerin mali olarak zayıflatıldığını, ayrıca protokolün ihlal edildiği gerekçesiyle Kadıköy ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında protokolün kefili olan ...'...
Nitekim, satış avansı yatırılan ipotek konusu emtia dördüncü taksitten çok sonra satılarak paraya çevrilmiş olup, protokol hükümlerine göre satışın talep edilmesi protokolün ihlali olarak değerlendirilemeyecektir. Protokolün 8. maddesinde borçluların protokole göre ödeme yapmamaları veya protokol hükümlerini ihlal etmesi halinde bankaca herhangi bir ihtara gerek olmaksızın protokoldeki önceki aşamaya dönülerek takibin devam edebileceği düzenlenmiş olup, bu durumda protokolün borçlularca ödeme yapılmayarak ihlal edilmesi nedeniyle bankanın protokol öncesi takibi esas alarak itirazın iptali davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Bankanın TBK'nın 592.maddesi anlamında yükümlülüklerini yerine getirmediği veya ağır kusuruyla rehin veya diğer güvenceleri elinden çıkardığından söz edilemeyeceğinden kefilin borçtan kurtulduğuna ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir....
Dava, cari hesaptan doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, taraflar arasında düzenlenen protokol ile davacıya verilen 30/12/2013 düzenleme 25/05/2014 vade tarihli 41.750,00 TL bedelli senedin tahsili sonucu borcun sona ereceğinin düzenlendiğini ve senedin tahsili nedeniyle davanın konusuz kaldığını savunmuştur. Davacı taraf ise, davalının söz konusu bonoyu borcunun bir kısmına karşılık verdiğini, senedin vadesinde tahsil edildiğini, ancak protokolün kendilerini bağlamadığını, zira protokolde davacı şirket yetkilisinin isim ve imzasının bulunmadığını belirtmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalılar ile yaptığı 19.03.1999 tarihli tasfiye protokolü ile davalıların protokolün 7. maddesi gereği 4 daireden 2'sinin ... 2'sinin ... tarafından Muzaffer Yılmaz'a (kardeşine) devredilmesinin, buna karşılık Beylik düzündeki 153 ada 1 parseldeki ½ hissesinin ...'ya devrinin öngörüldüğünü, kendi yükümlülüğünü yerine getirip 153 ada 1 parsel'in tapu kaydının devrini ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/03/2016 tarih ve 2013/679-2016/269 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı ile aralarında 05/09/2009 tarihli hisse devrine ilişkin protokol olduğunu, bu kapsamda davalıya 10.000 TL kaparo ödediğini, ancak davalının protokolün gereklerini yerine getirmediğini, protokolü ihlal edene de 10.000 TL cezai şart ödemesi yüklendiğini, bu kapsamda davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile davalı aleyhine alacağın % 20'si oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....