Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ilaç teminine ilişkin protokolün feshi isteminin iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 22.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Eczane, aynı zamanda protokolün 6.3.2 maddesi çerçevesinde bulundurulması yaptırıma bağlanmış sayıda ilaç kullanım ve ... kurulu raporunun eczanede tutulduğunun tespit edilmesi nedeniyle 3 ay fesih cezası da almıştır. Bu cezanın, 2007 tarihli protokolün, 6.9 maddesinin "Eczacı tarafından, bu protokolün 6.3 numaralı maddesinde belirtilen fiillerden fesih gerektiren birden fazla farklı fiilin aynı fatura döneminde tespiti halinde yeniden sözleşme yapılması için bekleme sürelerinden uzun olan süre uygulanır" düzenlemesi çerçevesinde 6.3.24 maddesinde düzenlenen 1 yıllık fesih yaptırımı içine içtima edildiği ihtilafsızdır....

      Yapılan yargılama sonucunda davacının sözleşmeye aykırı davrandığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının gerek yargılama sırasında gerek temyiz aşamasında ileri sürdüğü üzere 1.2.2012 tarihli Eczanelerden ilaç teminine ilişkin protokol kapsamından davaya konu eylemlerle ilgili 2007 protokolünün 6.3.10 maddesi 01.02.2012 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırıldığı sabit olmakla beraber 6.12 maddesinde " Bu protokolün yürürlük tarihinden önce herhangi bir nedenle Kurumca veya Kuruma devredilen kurumlarca sözleşmesi feshedilen eczacının yazılı talebi halinde; Kurumca tespit edilen ve sözleşmesinin feshedilmesine neden olan fiil /fiiller için bu protokolün (5) ve (6) numaralı maddelerinde yer alan hükümler uygulanır....

        , Dairemizce bu konuda karar verilebileceği, yine protokolün 4.3.6.maddesine aykırılığın sabit olduğu göz önüne alınarak, Dairemizce karar verilme yoluna gidilmiştir....

        Dosyadaki diğer bilgi ve belgelerden; davalı tarafından davacı aleyhine 08.10.2009 tarihli protokolden bakiye kalan alacak için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemiyle ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada, 08.10.2009 tarihli protokolün İİK'nun 35/A maddesi kapsamında ilam hükmüne haiz olduğu ve davalının protokolden kaynaklanan yükümlülüğünün bir kısmını protokolün imzalanmasından önce, bir kısmını ise protokolden sonra yerine getirdiği, ayrıca protokolün imzalanması sırasında davacının iradesinin fesada uğratıldığının ispatlanamadığı gerekçe gösterilerek, 03.04.2012 günlü ve 2010/928 E. 2012/270 K. sayılı ilam ile davanın kabulüne karar verildiği, kararın derecaattan geçerek 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği, yine 08.10.2009 tarihli protokolün iptali istemiyle davacı tarafından davalı aleyhine ... 13. İş Mahkemesinde açılan davada; ... 5....

          Dava; Hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Dava, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Davacı, dava konusu alacağın tarafların arasında imzalanan adi yazı protokole dayandırmış, davacı vekili ... tarihli celsede; dava konusu protokolün pay devri ile ilgili olduğu, Protokolde belirlenen ücretin ise peştemaliye gideri olduğu, protokolde peşin olarak kararlaştırılan ...,-TL'yi davalının ödemiş olduğu, kalan ...,...-TL yi ise ödemediğini ileri sürmüştür. Davalı, hisse devir sözleşmesinin Noterlikçe yapıldığı, davacının pay devir ücreti alacağının olamadığını, dava konusu protokolün hisse devrine ilişkin olduğu ancak Noterlikçe yapılmadığından geçersiz olduğunu ileri sürmüş, ancak davacının şirket adına yapmış olduğu harcamalara karşılık gelir şekilde ...,- TL ödeme yaptığını kabul etmiştir. Bununla beraber davacıya ...,-TL borcu olmadığını ve davanın reddini savunmuştur. Tarafların "......

            Gıda A.Ş. arasındaki Genel Kredi Sözleşmesinde imzasının bulunmadığını 30.12.1999 tarihli borç tasfiye protokolünde müvekkile ait fındık fabrikasına ipotek konulması koşuluyla kefil olduğunu, ancak ipotek tesis edilmediğinden protokolün hükümsüz kaldığını, bu nedenle protokolün eki olan kefaletin de hükümsüz kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kefalet ilişkisinin dayanağı olan 30.12.1999 tarihli protokolde öngörülen ek ipotek verilmesine dair şartın gerçekleşmemesi nedeniyle protokolün geçersiz hale geldiği, davalının bu şartın gerçekleşmesini önleyici bir davranışının da ispatlanamadığı, ipotek tesisine ilişkin vaadin de resmi şekle tabi olup, protokolde bu şekil şartına da uyulmadığı ve geçersiz olduğu, dolayısıyla kefaletin de geçersiz hale geldiği belirtilerek davanın reddine oyçokluğuyla karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              Davalı vekili, 28.03.2005 tarihli protokol gereğince davacı tarafın teslim etmesi gereken malları teslim etmediğini, bu nedenle protokolün işlevsiz kaldığını ve bonoların bedelinin ödenmesinin söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, cevap, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının elinde bulunan takibe konu bononun taraflarca imzalanan 28.01.2004 tarihli protokolün eki olarak verildiği ve ön protokolün de 09.12.2004 tarihli protokolle fesih edilmesi nedeniyle karşılıksız kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı vekili tarafından verilen 21.01.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile ıslah talebinde bulunulmuş ve talep sonucu değiştirilmiştir. Mahkemece ıslah dilekçesi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                Ancak davalının tasfiye protokolüne göre ilk taksit sonrası hiçbir ödemede bulunmadığı yapılan inceleme sonucu anlaşılmıştır. 27.10.2014 tarihli protokolün 5. maddesi, protokolün borcun yenilenmesi olarak kabul edilemeyeceği hükmünü içermektedir. Davalının protokole uygun ödemede bulunmaması üzerine banka 22.01.2015 tarihli ihtarı ile protokolün 4. madde hükmüne göre geçersiz hale geldiğini borçluya bildirmiş olup, bu durumda mahkemece davacı banka alacağının 5464 sayılı Yasaya göre hesaplanması gerekirken, somut olayda uygulama yeri bulunmayan 6502 sayılı Yasa hükümlerine göre eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 20/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Mahkemece, davacı ile 11/11/2013 tarihinde dava dışı ... arasında ... ismi ile on adet işyerinin toplam 3.000.000,00 TL'ye ... satıldığına ilişkin protokol yapıldığını ve karşılıklı olarak imzalandığını, davalı tarafından protokolün şirket adına yapılmadığı, aksine dava dışı ... imzasının bulunduğu, şirketin kaşe ve imzasının bulunmadığı, bu nedenle söz konusu protokolün şirketi bağlamadığı, davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava konusu icra takibinin dayanağı 11.11.2013 tarihli protokol olup, anılan protokolün taraflarının da kabulünde olduğu üzere 19.11.2013 tarihli 2. protokol ile geçersiz hale geldiği, borcun 2. protokolle yenilendiği anlaşılmaktadır. 1. protokole dayalı olarak icra takibi yapılması usulsüz olup, davanın esastan reddi gerekirken husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu