Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/583 KARAR NO : 2022/240 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AKHİSAR AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 07/01/2020 NUMARASI : 2018/849 ESAS 2020/12 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-2- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğini devam ettirme yönünde herhangi bir ihtimal kalmadığından, hayata kast, pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış sebebi ile boşanmalarına, müşterek ev ve arabanın tarafına tahsisine, dava süresince 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

Her ne kadar mahkemece, taraflar arasında meydana gelen tartışmanın akde aykırılık teşkil etmediği gerekçeleriyle açıktan fena kullanmanın şartları gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de, TBK'nun 316.maddesinde düzenlenen “kiracıdan beklenen komşuluk ilişkilerine uyma, kiralayan ve ailesine karşı rahatsız edici ve uygunsuz davranışlardan kaçınma” yükümlülüğünden kastedilen bu davranışların (hakaret ve kasten yaralama) Türk Ceza Kanunu anlamında suç teşkil edip etmemesi değildir. TBK'nun 316. maddesinde düzenlenen açıktan fena kullanma nedeniyle tahliye şartlarının gerçekleşmesi için kiracının ve onunla birlikte hareket edenlerin davranışlarının kiraya veren ya da komşular için çekilmez bir hale gelmesi yeterlidir. Ayrıca Davacı tarafından davada dayandığı maddi olgu ve hukuki sebepler; kiralananın açıktan açığa fena kullanılmasına ilişkin olup, davacı, 02.08.2014 tarihli meydana gelen olay ve sonrasındaki vakılara da dayanmış ve delil olarak tanıkları bildirmiştir....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK 355 maddesine göre, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Davacı- davalı vekili her ne kadar istinaf incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını talep etmiş ise de; HMK'nun 353. maddesi kapsamında bu talebi yerinde görülmemiştir. Asıl dava; TMK'nun 166/1 m.sinde düzenlenen genel geçimsizlik nedenine dayalı boşanma ve fer'i taleplerine ilişkindir. Karşı dava; TMK'nun 162. maddesine dayalı pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeni ile boşanma ve TMK'nun 166/1 m.sinde düzenlenen genel geçimsizlik nedenine dayalı boşanma ve fer'i taleplerine ilişkindir....

    DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ve reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek 04.09.2015 tarihinde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) ve hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış (TMK m. 162) hukuki sebeplerine dayalı boşanma davası açmış, davacı-karşı davalı erkek tarafından 31.05.2016 tarihinde dava tamamen ıslah edilerek zina (TMK m. 161) olmazsa evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) hukuksal sebeplerine dayalı olarak boşanma talep edilmiş, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların zina (TMK m...

      Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan tazminatlar da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. Bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (Yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmez. Somut olayda takip dayanağı ilamda; hükme bağlanan yoksulluk nafakası ve diğer alacaklar ilamın ferileri niteliğinde olup boşanma hükmünün kesinleşmesi ile takibe konulabilir hale gelirler. Bu durumda boşanma hükmünün 03.06.2015 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle feri kalemler yönünden 22.06.2015 tarihinde çıkarılan icra emrinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. O halde, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle şikayetin kabulüne karar verilmesi doğru değildir....

        sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, kusur gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin, kadını en az iki kez ceza davasına konu olacak ve yüzünde sabit iz bırakacak şekilde yaraladığı, hakaret ve küfrettiği, eve hayat kadını alarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadının rızası dışında telefonunu elinden aldığı, alkol aldığında saldırganlaştığı, agresif davrandığı, alkol aldığı, tartışma sırasında kadının görüntülerini çektirdiği, önceki evliliğinden kızına küfrettiği ceza mahkemesi kararları, doktor raporu ve tanık ifadeleri ile sabit olduğu, bu durumda erkeğin, kadına pek kötü muamele yada onur kırıcı davranışta bulunduğu ,o halde kadının özel sebebe dayanan karşı davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karşı davanın ispat edilemediği gerekçesiyle reddedilmesinin doğru olmadığı ancak erkeğin açtığı davada boşanma hükmünün kesinleşmesi nedeni ile kadının boşanma davasının konusuz kaldığı, kadının...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı-karşı davacı erkek tarafından karşı boşanma davası açılmıştır. Mahkemece karşı davanın kabulüne denilmekle yetinilerek karşı davada boşanma hükmü kurulmamış, sadece kadının davasında boşanma hükmü kurulmuş ve boşanmanın ferileriyle ilgili hüküm tesis edilmiştir. Karşı boşanma davası, asıl davadan bağımsız niteliktedir. Müstakil dava gibi görülüp, her dava hakkında ayrı ayrı boşanma hükmü kurulması zorunludur. Bu bakımdan, karşı boşanma davasında da boşanma hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususta hüküm tesis edilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

            müvekkiline şiddet uygulaması nedeniyle müvekkilinin erken doğum yaptığını, doğumdan sonra da kötü davranmaya başladığını, eve geldiği zamanlarda hakaret içeren sözler söyleyerek müvekkilini evden kovduğunu, müvekkilini Türk ve yabancı uyruklu kadınlarla aldattığını, internet tutkunu olup internetten tanıştığı kadınlarla yazıştığını, görüntülü konuştuğunu, onlarla birliktelik yaşadığını, sosyal tanışma sitelerinde birçok kadınla yazışarak uygunsuz görüntüler paylaştığını, kendisine ait telefon numaralarını verdiğini, resimler paylaştığını, gelirinin iyi olmasına rağmen ailesine bakmadığını, para göndermediğini, defalarca şiddete maruz kalan müvekkilinin en son şiddeti üzerine şikayette bulunduğunu, davalının uzun zamandır 2- 3 ayda bir eve gelip birkaç gün kalıp gittiğini, tarafların uzun süredir karı-koca ilişkisinin olmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek, tarafların zina, pek kötü muamele, onur kırıcı davranış ve şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına...

            O halde, davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı gerekçe ile yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırıdır. ..." diyerek ilk derece mahkemesi kararını bozduğunu, müvekkilinin kötü muamelelere ve hakaretlere maruz kaldığını, başkalarının önünde ağır hakaretler ettiğini, müvekkile karşı ağır ithamlarda bulunduğunu, yerel mahkemenin gerekçe göstermeden müvekkilin aldattığına ilişkin kanıya vardığını, müvekkil aleyhine tazminata hükmettiğini, boşanma kararının aynen kalmasını, davalı taraf hakkında dava başındaki taleplerimiz doğrultusunda 30.000 TL maddi 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf cevap dilekçesinde, verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf taleplerin reddine karar verilmesini istemiştir....

            Davalı erkeğin temyiz talebinden sonra her iki taraf ayrı ayrı sundukları dilekçelerle, tarafların anlaşmalı olarak boşanmaya ve anlaşmalı boşanma protokolü doğrultusunda temyiz incelemesinde olan davadan feragat etmeye karar verdiklerini, öncelikle dosyanın anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilen şartlar doğrultusunda düzeltilerek onanmasına, mümkün olmaması halinde tarafların anlaşmalı boşanmaya karar vermiş olmaları nedeniyle dava dosyasının yeniden görülmek üzere bozularak yerel mahkemeye iadesine, bu da mümkün olmazsa feragat nedeniyle dava dosyasının düşürülmesine karar verilmek üzere bozularak mahkemeye iadesini talep etmişlerdir. Ancak ilk derece mahkemesince davacı kadının davasında verilen boşanma hükmü, istinaf kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir. Tarafların bu beyanları boşanma hükmü yönünden hukuken geçerli sonuç doğurmaz....

              UYAP Entegrasyonu