Bu itibarla incelemeye konu olayda, ilgili kurumlardan alınan cevabi yazılarda dava konusu olan doğalgaz, su ve elektrik aboneliklerinin iptal işlemlerinden doğalgaz aboneliğinin 09/09/2013 tarihinde borç nedeni ile ilgili kurum tarafından sonlandırıldığı, elektrik ve su aboneliklerinin ise 28/05/2014 tarihinde sanığın talebi üzerine sonlandırıldığı, bu hali ile suç tarihinin 28/05/2014 olduğu anlaşılmakla; sanığın 05/06/2014 tarihli beyanında katılan ile yaklaşık 45 gün önce boşandıklarını belirtmesi, katılan ... ...’ın 30/05/2014 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığında alınan beyanında, sanık ile aralarında boşanma davası olduğunu ve sanığın 9 aydır kendileri ile birlikte yaşamadığını ifade etmesi, karşısında; suç tarihinde taraflar arasında boşanma davası olup olmadığı, boşanma kararı verilmiş ise kararın kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılıp sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Kabule göre; 1- Sanık...
GEREKÇE : Asıl davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davası, karşı davanın ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma , ziynet alacağı ve mehir alacağı davası olduğu anlaşılmıştır....
İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...,Somut olayda; takip dayanağı ilamın maddi, manevi tazminat, vekalet ücreti, yargılama giderine ilişkin kısmının kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamlardan olması neticesinde takibin maddi, manevi tazminat, vekalet ücreti, yargılama gideri ve bu alacak kalemlerinin ferilerine ilişkin kısmı yönünden iptaline, nafakaya ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konulabilecek ilamlardan olması nedeniyle takibin nafaka alacağı ve ferileri yönünden devamına karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Keşan İcra Müdürlüğü'nün 2021/1162 Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan takibin maddi tazminat, manevi tazminat, vekalet ücreti, yargılama gideri ve ferileri yönünden iptaline, iştirak nafakası ve ferileri yönünden takibin devamına," karar verildiği görülmüştür....
Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2017/14512 Soruşturma numaralı dosyası sabit olduğu buna karşın, davacı-davalı kadının da evlilik birliği içerisinde güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, bu hususun dinlenen tanık beyanları ve telefon kayıtları ile ispatlandığı böylelikle tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı-davacı erkeğin davacı-davalı kadına bir kez fiziksel şiddet uygulamasının pek kötü muamele olarak nitelendirilemeyeceği kanaatine varıldığından asıl davada davacı davalı kadının pek kötü muamele nedeniyle açmış olduğu boşanma davasının reddine, asıl ve birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-davalı kadın yararına anılan Kanun’un 169 uncu maddesi uyarınca aylık 250 TL tedbir nafakasına, davacı davalı kadının yoksulluk nafakası, davalı-davacı erkeğin tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin şartları oluşmadığından reddine, tarafların maddî...
Kötü muamele suçu, mülga 765 sayılı TCK’nın 477 ve 478. maddelerinde yer alan "Terbiye ve inzibat vasıtalarının suiistimali ve aile efradına karsı fena muamele" suçlarının karşılığı olup anılan her iki suç tipi tek bir hükümde birleştirilerek, düzenlemenin birinci fıkrasında aynı konutta birlikte yaşanılan kişiye karşı kötü muameleye, ikinci fıkra da ise terbiye hakkından doğan disiplin yetkisinin kötüye kullanılmasına yer verilmiştir. TCK’nın 232. maddesinin ilk fıkrasındaki suç Kanun’da özgü suç şeklinde tanımlanmamıştır. Dolayısıyla fail ile mağdur arasında aile ilişkisi öngörülmeyen bu düzenleme ile öncelikle aynı konutta yaşayan kişilerin vücut bütünlüğü, sağlığı, onur ve özgürlüklerinin, Kanun’un sistematiğinden hareket edildiğinde ise ikinci olarak aile düzeninin korunduğu anlaşılmaktadır. Anılan suçun faili ve mağduru da aynı konutta birlikte yaşayan kişilerdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava açıktan fena kullanım nedeniyle akdin feshi ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulü ile akdin feshine, davalının tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının müvekkiline ait işyerinde sözlü kira sözleşmesi uyarınca kiracı olduğunu, kiralananı kullanım amacına aykırı olarak “fuhuş amacı ile” kullandırdığını, açıktan fena kullanım nedeniyle akdin feshi ile kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalıya dava dilekçesi ve duruşma gününü bildirir davetiye usulüne uygun tebliğ edildiği halde duruşmalara katılmamıştır. Taraflar arasında yazılı bir kira sözleşmesi bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kiralananın tahliyesi Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, nitelik itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma talebinin reddine karar verildikten sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık, açıktan açığa fena kullanma nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Akde aykırılık ya da açıktan açığa fena kullanma hallerinde ihtar keşide etme ve tahliye davası açma hakkı münhasıran kiralayana aittir. Kiralayan durumunda olmayan malikin buna hakkı yoktur. Zira sözleşmeye uymayı ancak sözleşmenin tarafı olan kimse isteyebilir....
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile akde aykırılık nedeniyle davalının tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Borçlar Kanununun 316.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve kiralananın bulunduğu taşınmazda oturan kişiler ile komşulara gerekli saygıyı göstermekle yükümlüdür. Kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranması durumunda sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliyesine karar verilebilmesi için kiraya verenin konut ve çatılı işyeri kirasında kiracıya en az otuz gün süre vererek aykırılığın giderilmesini, aksi takdirde sözleşmeyi feshedeceğini yazılı olarak bildirmesi ve tanınan bu süre içerisinde de akde aykırılığın giderilmemiş olması gerekir. Diğer kira ilişkilerinde ise, kiraya veren, kiracıya önceden bir ihtarda bulunmaksızın, yazılı bir bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, (TMK m.162) bu kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) sebebiyle boşanma talebine ilişkindir. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış fiilleri özel boşanma sebebi yanında genel boşanma (TMK m. 166/1) sebebide oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir....
Bu haliyle, davalı erkeğin ziynet davasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 4- 5- 6 ve 7 nolu bendlerinin kaldırılmasına, davacı kadının ziynet davasının reddine, kararın 5- 6 ve 7.bendlerinde boşanma davası ve ziynet davasına ilişkin harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti aynı bendde yazıldığından bu husus dikkate alınarak boşanma davası yönünden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınmasına, ziynet davası yönünden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....