Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kolluk kuvvetlerince 27.12.2009 tarihinde yapılan aramada, kiracı olan davacının işyerinde, kullanmak amacıyla esrar bulundurduğu tespit edilmiş, açılan kamu davasında ise sanığın suçunu ikrar ederek olayın açığa çıkmasına katkı sağladığı gerekçesi ile ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ve karar bu hali ile kesinleşmiştir. Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 256/2 maddesinde de belirtildiği üzere kiracı kiralananı açıktan fena kullanmak suretiyle akde aykırı davranırsa, önceden ihtar tebliğine gerek olmaksızın kiralayan tarafından akdin feshi istenebilir. Yasada hangi hallerin fena kullanma olduğu açıkça belirtilmemiş olmakla birlikte kiralananda suç teşkil eden bir takım yasa dışı faaliyetlerin yürütülmesinin açıktan fena kullanma olgusunu teşkil edeceği Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamasıyla belirlenmiştir. Bu gibi hallerde fesih için ayrıca ihtara gerek yoktur....

    Bu çerçevede; İlk derece mahkemesince davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, erkeğin şiddet içeren davranışlarının süreklilik arz etmesi ve ısrarlı sürdürülmesi karşısında, pek kötü muamele niteliğinde olduğu anlaşılmakla, kadının davasının kabulü ile TMK'nın 162. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmesinde, Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmının 6 no'lu maddesinde dava tarihi olarak 28/08/2020 tarihi yazılmış ise de, bu tarihin maddi hata sonucu yazıldığı, dava tarihinin 17/08/2020 tarihi olduğu ve maddi hatanın mahkemesince düzeltilebileceği dikkate alınarak; boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md:169) amir hükmü uyarınca, boşanma davasının açıldığı günden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın ve doğduğu günden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın tarafından 26.05.2014 tarihinde Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası açılmıştır. Kadın tarafından açılan davaya karşı davalı davacı erkek tarafından 17.11.2014 tarihinde yine Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesine dayalı boşanma davası açılmış, dosyaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda mahkemece “Her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine maddi ve manevi tazminata, velayetin anneye verilmesine ve ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir....

      Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, son kararla “ asıl dava ve birleşen davada boşanma talepleri yönünden verilen karar temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmiştir.Yukarıda belirtilen bozma kararında ortada hukuki varlık kazanmış bir kararın mevcut olmadığı, yeniden yargılama yapılarak hüküm verilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş, temyiz ve bozma sınırlandırılmamıştır. Kanunun sarih maddesine aykırılığa dayanan (HUMK m. 439/2) bu nitelikte bir bozma ile hüküm tamamen ortadan kalkmıştır. Öyleyse; bozmadan sonra boşanma ve ferileri konusunda yeniden hüküm tesis edilmelidir. Bu husus gözetilmeden, boşanma taleplerinin kesinleştiği kabul edilerek hüküm tesis edilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

        Taraflar arasındaki "karşılıklı boşanma ve ferileri" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 4. Aile Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen 28.05.2013 gün ve 2011/442 E., 2013/546 K. sayılı kararın incelenmesi davalı- karşı davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.01.2014 gün ve 2013/18896 E. 2014/1138 K. sayılı ilamıyla kısmen bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, karşılıklı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait yukarıda esas ve karar numarası belirtilen karar ile bozulmuştur....

          Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadının mirasçısı tarafından evliliğin boşanmayla sona erdiğinin tespiti gerektiği, kusur belirlemesi ve murisin reddedilen tazminat talepleri yönünden; davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla açmış oldukları boşanma davasından feragat ettiklerinden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesi tarafından erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların tazminat taleplerinin eşit kusur nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı kadın tarafından boşanma ve ferileri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

            İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle"...davada TMK 166 gereğince değil TMK 162 nci maddesi gereğince boşanma talebinde bulunduklarını,artık genel boşanma sebebine dayalı boşanmaya karar verilmesinin yerinde olmadığını,yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarını"istinaf sebebi yapmıştır. Davalı erkek vekili ise"...kusuru-Sudenaz'ın velayetini-dava ispatlanamadığı ve reddi gerektiğini"istinaf sebebi yapmıştır. GEREKÇE : Dava boşanma ve ferileri talebine yöneliktir. HMK 355,md.gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenini ilgilendiren hususlarda re'sen inceleme yapılması gerekir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmasına ve ferilerine dair karar verildiği, taraflarca verilen kararın feriler yönünden temyiz edildiği ancak boşanma yönünden temyiz edilmeksizin 11.01.2016 tarihi itibariyle kesinleştiği, kesinleşen boşanma hükmünden sonra davacı kadının 28.09.2018 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiğini beyan ettiği, buna dayalı olarak mahkemece 27.06.2019 tarihli karar ile davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği, verilen kararın davacı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 17.09.2020 tarihli bozma ilamı ile boşanmanın ferileri yönünden feragat nedeniyle red...

              Ancak mahkemece, borçlu ... tarafından diğer davalı 3.kişi ...’ya yapılan tasarrufların takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde yapılan tasarrufun tamamının iptaline karar verilmiş olması doğru değil bozma nedeni ise de bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hüküm fıkrasının 1.bendinin sonundaki "iptaline" tümcesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine ‘davacı alacaklının İstanbul 14. icra müdürlüğünün 2007/2765 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline" tümcesinin yazılarak hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2.913.00.-TL peşin harcın onama harcından mahsubuna 17.9.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Ancak mahkemece borçlu ... tarafından diğer davalı 3.kişi ...’e yapılan tasarrufların takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde yapılan tasarrufun tamamının iptaline karar verilmiş olması doğru değil ise de bu yöndeki yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün HUMK 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...'ın temyiz itirazlarının kabulüyle hüküm fıkrasının 1. bendinin sonundaki "tasarrufun iptaline" tümcesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine ‘davacı alacaklının Dinar icra müdürlüğünün 2004/635 sayılı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline" tümcesinin yazılarak hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'a geri verilmesine 26.3.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu