Dava, çıkarma kararının iptali istemine ilişkindir. Çıkarma kararının bildiriminin, bu karara karşı açılacak davanın süresinin belirlenmesiyle ilgisi olup, çıkarma kararının hukukiliğine etkisinin bulunmamasına, ilk çıkarma bildiriminde yönetim kurulunca verilen çıkarma kararının tarih ve sayısının yazılması ve özellikle dava tarihinden önce ikinci çıkarma bildiriminde anılan çıkarma kararı gönderilerek bu kararın 15.04.2011 tarihinde tebliğ edilmesine göre mahkemenin gerekçesi doğru görülmemişse de, çıkarma öncesinde kooperatifçe ortağa, ortaklığı devretmesi veya ortaklık şartlarını tekrar sağlaması yönünde usulüne uygun süre içeren bir ihtarname gönderilmemesi karşısında sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK. nun 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir....
Hukuk Dairesi'nin görevli olduğundan ilgili Daireye aidiyet kararı verilmesi gerektiği ancak ilgili Daire tarafından dosya aidiyet kararı ile Dairemize gönderildiğinden, dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na gönderilmesi üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 18/01/2023 tarih 2023/5 Sayılı oy çokluğu ile alınan kararı uyarınca, Dairemizin görevsizlik kararı kaldırılarak, "Paydaşlar veya mirasçılar arasında taşınır ve taşınmaz malların taksimi ve şüyuunun giderilmesi (TMK m. 642, 696- 699) davaları (paydaşlıktan çıkarma dâhil) sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi 6....
Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Md. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sonra ermesi (Md. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Kanunun bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır....
Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Mad. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sona ermesi (Mad. 698, 699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Yasanın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeli 485 parsel sayılı “ narenciye bahesi vasfında” niteliğindeki taşınmazın, paylı mülkiyete konu olduğu, davalı ... dışındaki dava taraflarının taşınmazda paydaş bulundukları anlaşılmaktadır. Taraflar arasında, mülkiyet uyuşmazlığı yoktur....
Bu durumda mahkemece, davacının dava konusu taşınmazlardaki payını karar tarihinden sonra satmak suretiyle paydaşlıktan çıkmış olduğu anlaşıldığından, davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 07.10.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Bu durumda; kamulaştırılan bölüm ve üzerindeki yapı bedelinin ilgili paydaşlara ödenmesi ve bu davacıların paydaşlıktan çıkarılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Fiili taksim sonucu paydaşlara düşen ve kamulaştırılan alan dışında kalan 90,20 m2'lik bölümün bedeline hükmedildiği halde, idare adına tesciline karar verilmemesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare ile davalı Mustafa Sevim vd. vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 01/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; inşaata başlamak için gereken tevhit şartının gerçekleşmediği, bundan ayrık hissedarlar arasında kamu borcu sebebi ile haczedilen hissenin paydaşlıktan çıkarılmasına yönelik izalei şuyu davalarının bulunduğu, tapu maliklerinin de diğer bir anlatımla arsa sahiplerinin de belirlenmesinin bu davalara bağlı olacağı, davacıların gecikme tazminatı istemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Başkanlığı’nın 03.10.2013 günlü ve 511 sayılı yazısında 8 ve 9 parsellerin şuyulu olduğu ancak imar uygulaması yapılmadığından tapuya tescil için gönderilmediği belirtilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanununun 15 ve 16. maddeleri uyarınca ifraz ve tevhit işlemleri idari nitelikte olup, ifraz veya tevhit işlemi yapılmadan taşınmazda paydaşlıktan söz edilemez. Somut olayda da 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazlar halen bağımsız parsel niteliklerini kaybetmemişlerdir. Davacılar ve davalılar taşınmazlarda paydaş hale gelmeden ortaklığın giderilmesi isteminde bulunamazlar. Bu nedenle mahkemece, ortaklığın giderilmesi isteminin reddi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile ortaklığın satılarak giderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
in 1997 tarihinde vefat etmesi ve kooperatife 5 yıl boyunca müracaatı olmaması nedeniyle müvekkilinin yönetim kurulu kararıyla ortaklıktan çıkarıldığını, noter aracılığıyla gönderilen çıkarma bildirimine anasözleşmenin 16/1 maddesine aykırı olarak yönetim kurulunca verilen çıkarma kararının eklenmediğini ileri sürerek, çıkarma kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
biçimde ... içerisinde sunulan fotoğraflarda görülen nitelikte anıtın maketine uygun olarak yapıldığını, anıtın 4 yılı aşkın süre sergilendiğini, ancak her nedense davalı belediyenin konuya ilişkin hukuksal kurallarla ...Kanunu kurallarına, yargısal inançlara aykırı olarak müvekkilin yaratıcısı olduğu eserin yazıt bölümüne el atarak bu bölümü bütünüyle bozduğunu, bu el atmadan ötürü müvekkilin manevi zararlarının giderilmesi amacıyla manevi tazminat ve eserin eski durumuna getirtilmesi için dava açıldığını, davanın kabul edildiğini, ancak bu davadan sonra yapılan incelemeler sonucu 01.09.2014 günü eserin bütünüyle ortadan kaldırıldığı öğrenildiğinden davalının, müvekkilin eserine yaptığı hukuka aykırı el atmasından ötürü oluşan manevi zararları için 100.000,00 TL manevi tazminatın yürütülecek yasal faizle davalıdan alınmasıyla yapıtın eski yerine konulmasını talep ve dava etmiş, davalı belediye vekili; davacı tarafın daha önce aynı konuya ilişkin olarak 100.000,00 TL manevi tazminat isteml...