Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14.10.2010 gün ve 2007/506-2010/267 sayılı kararı onayan Daire’nin 02.07.2012 gün ve 2011/4790-2012/11689 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ortaklığının yönetim kurulu kararı ile iptal edildiğini, olağanüstü genel kurul toplantısında da şirket ortaklığının iptali yönündeki kararın gündeme alınmadığını, müvekkiline tebligat yapılmadığını, müvekkilinin payının üçüncü bir kişiye geçirildiğini, yönetim kurulu kararının da yok hükmünde sayılacağını ileri sürerek müvekkilinin davalı şirketteki paydaşlıktan çıkarılma kararının yok hükmünde sayılarak pay sahipliğinin tespit ve tesciline karar verilmesini talep...
Dosya kapsamına, toplanan delillere göre; tapuda ifraz ve tevhid işlemi yapılmadan ve tapuda tescili sağlanmadan taşınmazda paydaşlıktan söz edilemez. Tapu kayıtlarından görüldüğü üzere davacı 2513 Ada 25 ve 55 Parsellerin malikidir. 2513 Ada 17 ve 15 Parsellerinde ise herhangi bir paydaşlığı söz konusu değildir. Yargıtay içtihatına göre paydaş olmaksızın ortaklığın giderilmesi talebi yerinde değildir. (Yargıtay 14. HD 2014/11425 Esas - 2015/208 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Bu nedenle mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından davacının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı, sözleşmeden kaynaklanan borç ile paydaşlıktan kaynaklanan borç arasında fark bulunduğunu, Paydaşlıktan kaynaklanan kira alacağının diğer paydaştan veya kiraya verenden geriye dönük olarak ecrimisil alacağı olarak tahsil edilebileceğini, ecrimisil talebinin ise 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, 2003 ve 2006 yılları arasından kaynaklanan ecrimisil alacağının zamanaşımına uğradığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne ... İcra Müdürlüğünün 2011/494 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin devamına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19/04/2016 tarih ve 2016/3672 E -2016/3185 K sayılı ilamı ile; gerekçe ile hüküm arasında çelişkiye düşülerek ve infazda tereddüte neden olacak surette hüküm verildiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki asıl davada alacak, birleşen davada tapu iptali ve tescil, tazminatı paydaşlıktan çıkarma, imalat bedeline müspet ve menfi zarar davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm davalı- birleşen davacı ... Konut Yapı Kooperatifi vekilince duruşmalı, davacı birleşen davalılar ... ve... Konut Yapı Kooperatifi vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 21.06.2022 günde asıl davada davalı birleşen davalarda davacı ve davalı ... . Konut Yapı Kooperatifi vekili Avukat ... ve kooperatif başkanı ... ile asıl davada davacılar birleşen davalarda davalılar ve davacılar vekili Avukat ... ve davacı asil ... geldi....
e satarak paydaşlıktan çıkmıştır. Bu durumda borçlu ... ... dava konusu taşınmazlarda artık malik olmadığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
TL harcın ve posta ücretinin kullanılmayan miktarının isteml hâlinde temyiz isteminde bulunan davacıya iadesine, 22/02/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi....
Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Md. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sonra ermesi (Md. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Yasanın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır....
Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (Mad. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sona ermesi (Mad. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Yasa'nın bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır....
Böyle bir amacın gerçekleşme olasılığı bulunmayan hallerde, sorunlu paydaş yönünden paydaşlıktan çıkarma (mad. 696, 697), nihayet paylı mülkiyetin sonra ermesi (mad. 698-699) düşünülmüştür. Görüldüğü üzere yasa koyucu, öncelikle, kimi halde devamı zorunlu paylı mülkiyet ilişkisinin ayakta tutulmasına özen göstermiş, paydaşlık ilişkisinin ve paydaşlığın sona erdirilmesini son çare olarak amaçlamıştır. Kanunun bu amacı 693/2. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet çekişmesi ve sorunu olmayan paylı taşınmazlarda, kullanma ve yararlanma biçimi yönünden hakimin müdahale zorunluluğu bulunduğu tartışmasızdır....
Paydaşlar bu şekilde yapmış oldukları anlaşma ile bütün paydaşların paydaşlıktan çıkma hakkını durdurmuş, başka bir deyiş ile dondurmuş sayılırlar. Bu durumda davacının, karşı çıkılmayan şuyuun idamesi sözleşmesinin varlığını bilmesine rağmen, paydaşlığın giderilmesi davasına devam ederek, talebi doğrultusunda satış kararı verilmesini istemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkemece davanın reddine karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 16.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....