Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

FSHHM’nin 2016/8 Esas sayılı dosyası üzerinden açtığı dava sonunda Mahkemece, kötü niyete dayalı hükümsüzlük talebi yönünden davanın reddine, gerçek hak sahipliğine dayalı iddia yönünden ise bazı mal ve hizmetler bakımından davanın kısmen kabulü ile kısmi hükümsüzlük kararı verilmiş ise de kararın kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi, İlk Derece Mahkemesince de bu husus araştırılmamıştır. Belirtilen davadaki tespitler huzurdaki davada verilecek kararı da etkileyecek niteliktedir. İddia edildiği gibi hükümsüzlüğüne karar verilen veya verilmesi muhtemel olan markanın devamını sağlamak ve hükümsüzlük kararını etkisiz kılmak amacıyla dava konusu markanın tescil ettirildiğinin tespiti halinde, bu tescilin kötü niyetle yapıldığınını kabulü gerekir....

    Zira, Dairemizin yerleşik kararları gereği YİDK kararlarının iptaline ilişkin davalarda, TPMK ve marka yahut başvuru sahipleri zorunlu dava arkadaşı olup; hükümsüzlük davalarında ise husumet yalnızca marka sahibine düşmektedir. Mahkemece kurulan son kararda dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü davası olarak nitelendirilip; hükümsüzlük istemine ilişkin talep kısmı açıkça belirtilmeksizin hükümsüzlük istemini de içine alacak şekilde davanın reddine karar verilmiş, buna bağlı olarak da her iki davalı için yargılama giderlerine hükmedilmiştir. Bu durumda mahkemece temyiz edilmeksizin kesinleşen hükümsüzlük davası yönünden karar içerisinde bir bütün oluşturacak biçimde karar verilmesi gerekirken her iki talebi kapsar biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

      YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük Taraflar arasında görülen davada Ankara 3....

        Feragat HMK. 307 ve 311 maddeleri uyarınca davayı sona erdiren hallerden olmakla YİDK Kararının İptali açısından açılan davanın feragat nedeniyle reddine ; Hükümsüzlük talebi yönünden ise açılan davanın ise taraflar arasında düzenlenen (Davacı ve Davalı firma) 28/06/2022 tarihli sözleşme hükümlerinin aynen uygulanarak hükümsüzlük konusunda davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, şeklinde karar verilmiştir....

          Kötüniyetin bölünmezliği ilkesi gereği, tüm tescilli olduğu sınıflar bakımından davalı markasının hükümsüzlük koşulları oluşmuş ise de; dava dilekçesindeki taleple bağlılık karşısında yalnızca eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı yönünden hükümsüzlük kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Dava, 6769 sayılı SMK’nın 6. ve 25. maddelerine dayalı hükümsüzlük istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davacının markasının tanınmış olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir. Marka tescilinde nispi ret nedenleri 6769 sayılı SMK’nın 6. maddesinde düzenlenmiş olup, aynı Yasanın 25. maddesinin 1. fıkrasına göre, 6. maddedeki nispi ret nedenleri aynı zamanda hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmiştir....

              Davalı TPMK vekili, hükümsüzlük davalarında TPMK’nin taraf ehliyetinin bulunmadığını bu sebeple hukuka aykırı açılan bu davanın husumet bakımından reddini istemiştir....

                -a bendi delaletiyle ..., ... ve .... maddeleri uyarınca tasarım tescilinin hükümsüzlük sebebini teşkil ettiği, hükümsüzlük koşulu oluşan tescile dayanılarak, asıl davada tasarıma tecavüz iddiasıyla tazminat talep edilemeyeceği, davacı-karşı davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlük sebebi bulunmadığı varsayımında dahi, dosya kapsamına göre davalıya isnat edilebilecek kusur bulunmadığından ve tasarımın tescil tarihinden önce devam etmekte olan kullanımlar tasarım hakkı sahibi tarafından engellenemeyeceğinden, davalı-karşı davacının tazminat sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın reddine, karşılık davanın kabulüne, ...'de davacı-karşı davalı adına kayıtlı 2007/00996 sayılı tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir. Kararı davalı-karşı davada davacı vekili temyiz etmiştir....

                  +KALP ŞEKİL” ibareli markasının 16.05.2000 tarihinden beri tescilli olup tekstil sektöründe 7 yılı aşkın süredir ve etkin bir şekilde kullandığını, bu nedenle Paris Sözleşmesi’nin 6/2. maddesi gereğince hükümsüzlük davası açılamayacağını, 556 sayılı KHK’nin 42/a maddesine göre de 7 yılı aşkın süredir etkin şekilde kullanımdan dolayı hükümsüzlük davası açılamayacağını, 7 yıllık etkin kullanımdan sonra hükümsüzlük davası açılmasının hakkın kötüye kullanılması ve dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, davacının kötüniyet iddialarının da temelsiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısman kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır. Bu kez, davacı vekili ve davalı şirket vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur....

                    Bu durumda, iki ayrı hukuki sebebe dayalı hükümsüzlük isteminde bulunduğu gözönüne alınarak öncelikle hükme konu davaların ayrılması suretiyle halen ...’de devam etmekte olan ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/652 Esas sayılı dosyasındaki kullanmama nedeniyle hükümsüzlük davasının derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan ret kararı verilmesi ve ayrıca kötü niyete dayalı bir hükümsüzlük talebi de değerlendirilerek bu talep bakımından da ayrılmasına karar verilecek dava dosyası üzerinden olumlu veya olumsuz bir hüküm tesisi gerekirken bu husus dikkate alınmaksızın her iki talep bakımından derdestlik nedeniyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu