Mahkemece; davanın kabulüne, davalı babanın çocuklar üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına, dahili davalı annenin velayetin kendisine verilmesi talebinin reddine, anne ile çocuklar arasında "Her ayın 1. ve 3. haftası pazar günü saat 09.00'dan saat 18.00'a kadar yatılı olmayacak şekilde" şahsi ilişki kurulmasına, çocuklara vasi atanması için sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına, karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların Almanya'da boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin taraflara ortak olarak verildiği ancak ikametinin anne yanı olarak belirlendiği, baba ile çocuk arasında görme hakkı kapsamında kişisel ilişki düzenlendiği ve bu kararın kesinleştiği, tarafların boşanmalarından sonra annenin çocuğu ile Türkiye'ye taşınmaya karar verdiği, babanın da annenin bu kararından haberdar olduğu, çocuğun anne ile Türkiye'ye gelmesine yazılı izin verdiği, çocuğun 1 yılı geçkin süredir annesi ile birlikte Türkiye'de olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile ...'nın istinaf başvuru talebinin esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... ve davacı baba temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri 1....; tarafların ortak çocukları ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 234/1. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurun anne veya baba olması ve çocuğun velayet hakkına sahip katılan annenin, gerekçeli kararın usulüne uygun tefhim edilmesine rağmen beraat hükmünü temyiz etmemesi karşısında, mağdura yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 13.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İstinaf Sebepleri 1.Davacı-davalı baba vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; annenin pavyonda çalıştığını, düzenli bir ikametgâhı ve yaşantısı olmadığını, ortak çocuğun anne yanında yatılı olarak kalmasının uygun olmadığını, annenin çevresi ve ailesinin düzgün kişiler olmadığını, çocuğun da annede yatılı kalmak istemediğini, iştirak nafakası taleplerinin dikkate alınmadığını, annenin çocuğu kişisel ilişki günlerinde almadığını, çocuğa ilgisiz davrandığını belirterek; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddi ve iştirak nafakasına hükmedilmemesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. 2.Davalı-davacı anne vekili velâyetin değiştirilmesi davasının reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C....
ise aynı evde annesi, üvey babası ve kardeşi ile yaşadığını, bu evde çocuğun bir odasının bulunmadığını, sadece annenin beyanına dayanılarak rapor düzenlendiğini, müşterek çocuğun çoğunlukla babası ile yaşadığı için onun düzenine alışkın olduğunu, yaşadığı çevreden koparılmaması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir....
hakkında olumsuz bir söylem içinde olmadığı, sadece ağabeyi Mehmet ile fazla zaman geçirmek için bu yönde beyanda bulunduğunun anlaşıldığı, annenin velayet görevini ihmal ve istismar ettiğine ilişkin dosyaya yansıyan somut bir olayın olmadığı, müşterek çocuk Samet Can'ın annesi ile kalmak istediği velayet değişimini gerektirir çocuğun üstün menfaatinin de ispatlanamadığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin karar ve gerekçesi doğru olmuştur....
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik gibi...), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Somut olayda, çocuğun boşanmadan sonra 2020 yılı başlarında baba yanına geldiği ve dava tarihinde de baba yanında yaşadığı, davalının kabulü ve tanık beyanlarıyla sabittir. İdrak çağında olan çocuk da iki ayrı uzman görüşmesinde ve duruşmada alınan beyanında babası ile yaşamak istediğini bildirmiştir. Davaya konu çocuğun üstün yararı, haklarının korunmasını ve gerektiği takdirde layıkıyla temsil edilebilmesini gerektirir....
Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiğini düşünmüş olsak dahi bilhassa kız çocuklarının velayetinin anneye verilmesi halinde annenin kendi soyadını çocuğa verdikten sonra evlenmesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi ya da sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kütüklerindeki kaydın güvenilirliği ve istikrarı zedeleyeceği gibi asıl bu gibi uygulamalar çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travmalar yaratacaktır....
Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayet altında bulunan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde, küçük olup velayeti annede bulunan ...'ın Şengül olan adının “Ecem Su”,“Özbay” olan soyadının "..." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dava, evlilik birliği içinde doğan çocuğun doğumla kazandığı "... " aile soyadının annenin boşanma sonrası edindiği "Ödemiş " soyadı ile ve küçüğün adının ise annesinin istediği “...” olarak değiştirilmesi talebine ilişkindir ve velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, ad ve soyadının değiştirilmesi talep edilen ..., ergin kişi değil, çocuktur ve davacı annenin velayeti altındadır....
Velayet düzenlenmesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Çoçuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi de mümkündür. Bu nedenle, ortak çocuğun velayeti konusunda mahkemece görüşünün alınması, bu görüşün değerlendirilmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.’' şeklindeki gerekçe ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, ortak çocuk mahkemece bizzat dinlenilerek görüşü alınmış, yapılan yargılama sonucunda ise davanın reddine karar verilmiştir. Tarafların ortak çocuğu Meryem 22.09.2003 doğumlu olup idrak çağındadır. Çocuk, mahkemece bizzat dinlenilmiş, babası ile kalmak istediğini beyan etmiştir....