Ne var ki, yukarıda açıklanan velâyet hakkına sahip annenin ortak çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesine yönelik açılan başkaca davalarda yapılan benzer yargısal kararların, bireysel başvuru konusu yapılması Halinde Yüksek Mahkemece, bundan sonra da hak ihlalinin tespit edileceği ve ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yolunun açılacağı da muhakkak gözükmektedir. Anayasanın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Türkiye’nin taraf olduğu eki protokollerin ortak koruma alanında bulunan "Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının" öncelikle genel yargı mercilerinde olağan kanun yollarında çözüme kavuşturulması asıldır. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararları kapsamında; “Çocuğun Üstün Yararı” ilkesinin de irdelenmesi gerekmektedir....
Gerçekleşen bu durum karşısında ortak çocuğun mahkemece bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin hakim tarafından kendisinden sorulması, (Yargıtay HGK 16.03.2012 tarih E.2011/2-884-K. 2012/197 ile 22.01.2014 tarih E.2013/2-2085-K2014/30 sayılı kararları) ayrıca dosya arasında bulunan tanık beyanlarına göre annenin ortak çocuğa yönelik şiddet içeren eylemleri olduğu bildirilmiş olup, davalı anneye yönelik tanık beyanları da dikkate alınarak, annenin velayeti görevini gereği gibi yerine getirip getirmeyeceği, velayetin anneye verilmesi halinde çocuk için herhangi bir risk oluşup oluşmayacağı, ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını, velayetin kaldırılmasını gerekli kılan bir durumun bulunup bulunmadığı hususlarınıda değerlendirir içerikte, psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzmanlardan (4787 sayılı Kanun m.5), heyet raporu alınması...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Tarafların Konya 2.Aile Mahkemesinin 2018/649 Esas 2019/871 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları, 2009 doğumlu müşterek çocuk İrem Nur Doğan'ın velayetinin davalı anneye verildiği sabittir. Dosya kapsamında alınan 17/03/2020 tarihli sosyal inceleme raporuna göre annenin velayet görevini yerine getirdiğinin belirlendiği, idrak çağında olan müşterek çocuğun anne yanında yaşamak istediğini ifade ettiği, davacı tarafın tanık anlatımlarıyla annenin velayet görevinin gereğini yerine getiremediğini ispatlayamadığı, böylelikle açılan davanın reddine karar verilmesi yerinde olup, davacının istinaf talebinin esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı baba boşanma kararı ile birlikte velayeti kendisine bırakılan, bilahare davalının açtığı velayetin değiştirilmesi davası sonucu Karaman Aile Mahkemesinin 2016/1131 Esas 2017/1244 karar sayılı kararı ile velayeti annesine verilen ortak çocuk 04.09.2007 doğumlu Hilmi Tunahan'ın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığı gerekçesiyle velayetin değiştirilmesi talebinin reddi kararı verilmiş, hüküm davacı baba tarafından istinaf edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır....
Dava, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. (TMK 348 vd. m.leri) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; 4721 sayılı TMK'nun 348. m.sine göre, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biri ile velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi velayetin değiştirilmesi nedenleridir. Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne ve babanın çocuk ile ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır. Çocuğun üstün yararı, çocuğu ilgilendiren her işte göz önüne alınması zorunlu olan ve belirli bir somut olayda çocuk için en iyisinin ne olduğunu belirlemede dikkate alınan bir ölçüt bir kılavuzdur. Çocuğun üstün yararı, çocuğun haklarını garanti altına alan bir işlev de üstlenmektedir (Yücel, Özge Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 1 Sayı 2, Aralık 2013, s. 117- 137)....
Aile Mahkemesi’nin 2015/751 Esas 2016/1211 Karar sayılı ilamı ile boşandığı, iş bu kararın velayet yönünden 25.03.2019 tarihinde kesinleştiği, davacı baba ile davalı annenin müşterek çocukları ile ilgilendiği, müşterek çocukların davalı anne ile daha fazla vakit geçirmelerinin sağlıklı psiko-sosyal gelişimleri açısından daha faydalı olacağının anlaşıldığı, boşanma kararı ile eldeki davanın açılması tarihi arasında geçen sürede velayetin değişimini gerektiren bir durum, olay, hal ve şartlarda değişiklik veya davalı annenin velayet görevini yerine getirmediği yahut kötüye kullandığı hususlarının ispatlanamadığı, çocukların anne yanında kalmasının çocukların bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikenin varlığı da ispat edilemediği, küçüklerin yaşı dikkate alınarak mahkememizce dinlenmediği, hüküm kurmaya elverişli sosyal inceleme raporları, dinlenen tanık beyanları ile müşterek çocukların üstün yararı...
Aile Mahkemesinin 2015/619 esas 2016/200 karar sayılı kararı ile boşandıkları, müşterek çocukların velayetlerinin davacı anneye verildiği, annenin imam nikahlı eşi tarafından çocukların darp edilmesi nedeni ile davalı baba tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davası neticesinde Konya 1. Aile Mahkemesinin 2018/231 Esas, 2018/867 Karar sayılı kararı ile çocukların velayetlerinin babaya verildiği, davanın gerekçesini teşkil eden Konya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/655 esas 2019/593 karar sayılı ilamı ile davacı annenin suç tarihinde (12.03.2018) birlikte olduğu Şaban İpek'in tarafların müşterek çocuğu Yasin'i darp ettiği sabit ise de davacı annenin bu olaya sessiz kalmadığı, şikayetçi olduğu, suçun annenin mutfakta olduğu anda işlendiği, sonrasında annenin Şaban isimli kişi ile ilişkisini bitirdiği anlaşılmaktadır....
Davacı değiştirme isteğini;davalı babanın çocuğun velayeti kendisinde olmasına rağmen,çocuğun bu dönemde fiilen hafta içi çalışma günlerinde kendisine bırakılmak ve sadece hafta sonlarında davalı babası tarafından alınmak suretiylee velayet görevinin davalı tarafından eylemli olarak yerine getirilmemiş olmasına;velayetin düzenlenmesinde,çocuğun yaşının küçüklüğü ve yetişme çağında olması nedeniyle,annelik kimliğinin gelişimi için,velayetin anneye verilmesinin çocuğun menfaatine olacağı iddiasına dayandırmıştır. TMK.nun 183,349,351/1.maddeleri birlikte değerlendirildiğinde;koşulların değişmesi ve çocuğun menfaatinin gerektirmesi halinde,velayet sahibinin değiştirilmesi mümkündür....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Tarafların Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/408 E. - 2018 1537 K. Sayılı ilamı ile boşanmalarına karar verildiği, müşterek çocucğun velayetinin davalı anneye verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına alınan sosyal inceleme raporuna göre, müşterek çocuğun annesi ile birlikte yaşadığı, annenin velayet görevini yerine getirdiği ve velayet görevini kötüye kullandığının ve davalı annenin çocuğun fiilen bakımını üstlenmediği hususunun ispat edilemediği anlaşılmakla çocuğun velayetinin annede bırakılmasına yönelik karar isabetli olduğu, davacı tarafın delillerinin toplandığı, bu hali ile davacının istinafının reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Yapılan incelemede; tarafların evlilik dışı birlikteliğinden 17.12.2013 tarihinde ortak çocuk Rüya Deniz'in doğduğu, davacı baba tarafından tanındığı, tarafların annenin hamileliği sırasında ayrıldıkları ve annenin ailesinin yanına gittiği, tarafların 2017 tarihinde yeni evlilikler yaptığı, bu süreç boyunca çocuğun anne ile yaşadığı, 24/05/2018 tarihli sosyal inceleme raporunda anne ve yeni eşi ile yaşadıkları yerde inceleme yapıldığı, raporda çocuğun yaşadığı ortamda herhangi bir ihmal ve istismara maruz kaldığına dair bir delile rastlanmadığı ve velayetin değiştirilmesini gerektirir bir durum olmadığının belirtildiği, daha sonra alınan iki raporda ise davalı annenin velayet konusunda motivasyonunun yüksek olduğu, çocuğun ihtiyaçlarını tek başına karşılayabildiği, çocuğu olumsuz etkileyecek bir yaşam tarzı olmadığı, ortak çocuğun anne sevgisi ve bakımına muhtaç yaşta olduğu hususlarına yer verildiği anlaşılmaktadır....