Davalı babanın, annenin Kanada'daki ortamına ilişkin çekinceleri ise somut nedenlere dayanmamakta olup dayandığı nedenler ve sunduğu belgeler davacı annenin çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine zarar verecek tutum içinde olacağı yönünde kanaat oluşturmaya yeterli değildir. Davalı babanın yararı ile çocuğun yararının çatıştığı açık ise de anne/baba yararı ile çocuk yararı çatışırsa, çocuğun yararına üstünlük tanınır (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.182/II, 325 ve 324). Somut olayda yaşı itibariyle çocuğun yararı annenin şefkat ve desteğinden uzak kalmamasını gerektirmektedir....
Çocuğun üstün yararı belirlenirken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yaşamları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını da etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Ortak çocuk ... % 88 engelli olduğu, davalı babanın çocuğa bakamayacağını belirterek bakım tedbiri uygulanmasını talep ettiği ve ortak çocuk .... hakkında 04.12.2014 tarihinde bakım tedbiri kararı verilerek bakım merkezine yerleştirildiği, babanın bu suretle velayet görevini gereği gibi yerine getiremediği anlaşılmaktadır. ... velayetini alma konusunda davacı anne isteklidir. Annenin ortak çocuk ... velayet sorumluluğunu üstlenemeyeceğine dair ciddi bir sebep ya da delil bulunmamaktadır. O halde ortak çocuk ...velayetinin davacı anneye verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....
Somut olayda, davacı anne çocuğun soyadının bekarlık soyadı olan "Güneş" ile değiştirilmesini talep etmiş, yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olup davacı annenin istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince esastan ret kararı verilmiş ise de; velâyet hakkına sahip annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velâyet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğunun, velâyet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığının, bu hakkın kullanımının çocuğun üstün yararına aykırı olmaması gerektiğinin kabulü ile dosyadaki iddia ve tanık anlatımları göz önünde bulundurulduğunda, soyadı değişikliğinin çocuğun üstün yararına uygun olduğunun ispatlandığı, tanık anlatımlarından çocuğun doğumundan itibaren çocuk ile baba ve babanın ailesi arasında iletişimin bulunmadığı dikkate alındığında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Çocukla Kurulan Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Protokol Hükmünün Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı tarafından, velayetin değiştirilmesi davasının reddi yönünden; davalı-davacı tarafından ise, protokol hükmünün yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalının velayetin değiştirilmesi davasının reddedildiğinin anlaşılmasına göre, temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Velayet hakkını kullanmanın doğal sonucu olarak,velayet hakkı kendisinde bulunan davalı-davacı annenin, ortak çocukla gerek yurt dışı gerekse yurt içinde seyahat etmesi davacı-davalı...
Ortak çocuğun yargılama süresince davalı-karşı davacı anne yanında bulunduğu, annenin yaşadığı çevrede alınan sosyal inceleme raporunda annenin velayet görevini yerine getirebileceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, davacı-karşı davalı baba ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, babanın da barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece velayet kendisine bırakılan baba ile ilgili sosyal inceleme raporu alınmamıştır....
sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; anlaşmalı boşanmalarda çocuğun yaşının küçük olmasına rağmen boşanmanın sağlanması amacıyla çocuğun babaya verilmesinin hayatın bir gerçeği şeklinde ortaya çıktığı, ortak çocuğun 15.11.2013 doğumlu olup eldeki dava ile boşanma davalarının açıldığı tarihlerde henüz dört aylık olduğu, bu nedenle anne sevgisine tam anlamıyla muhtaç olduğu, velayetin kamu düzeni ile ilgili olduğu, velayet ile ilgili yapılacak değerlendirmede çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiği, ortak çocuğun boşanmanın gerçekleştiği andan itibaren davalının Malatya’da yaşayan annesinin yanına bırakıldığı, dört aylık bir çocuğun anne dururken babaanne ile kalıyor olması, babanın görev yerinin Ankara olması nedeniyle çocuğun yanında bulunmaması durumlarının velayetin değiştirilmesi sebebi olduğu, dava açıldığı tarihte babanın görev yerinin Ankara olduğu hâlde, velayetin tedbiren anneye verilmesinden sonra tayinini Malatya’ya yaptırdığı, somut olayda...
kendisini ilgilendiren konularda velayet davasına bakan hâkim tarafından görüşünün alınmasını ve alınan bu görüşe gerekli önemin verilmesini öngördüğü, ne var ki bahse konu bu yasal düzenlemenin çocuğun velayetinin değiştirilmesi konusunda yanında kalmak istediği anne veya baba açısından önemli ve geçerli olmadığı, yani çocuğun velayet hakkına sahip olmayan anneannesinin ve dedesinin yanında kalacağı yönündeki beyanının velayetin değiştirilmesi davasında dikkate alınmasının mümkün bulunmadığı, çocuğun görüşünün olası bir velayetin kaldırılması davasında söz konusu olabileceği ve vasi atanması hâlinde dikkate alınmasının gerektiği, velayet düzenlemesinde asıl olanın çocuğun yararı olduğu, anne ve babanın yararı ile çocuğun yararının çakıştığı durumda çocuğun yararına üstünlük tanınmasının doğru olacağı, Özel Dairenin velayet ve vesayet davası arasında üçüncü bir hukuki ilişkiyi tesis ettiği, sosyal inceleme raporunun velayet davasında önemli bir delil olduğu, ancak bu durumun raporun...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 10.04.2013 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar; boşanma ilamıyla ortak çocuklardan 2007 doğumlu ...'ın velayeti davacı babaya, 2010 doğumlu ...'in velayeti ise anneye bırakılmış, temyize konu baba tarafından ... yönünden açılan velayetin değiştirilmesi davasında mahkemece, tarafların anlaşmalı boşandıkları ve boşanma tarihinden sonra şartların değişmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, annenin beyanlarından anlaşıldığı üzere; davalı anne velayeti kendisinde olan ...'...
DAVA Davacı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verildiğini, çocuğun bütün resmi ve diğer işlemleri ile müvekkilinin ilgilendiğini, müvekkili ile çocuğun soyadı farklılığının sorun yarattığını, çocuğun da bu durumu sorguladığını belirterek çocuk Tuana ...ın soyadının Satıç olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı davaya cevap vermemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile müşterek çocuğun, davacı anne ile soyadının farklı oluşunu sorun ettiği, çocuğun ruhsal gelişimi yönünden çocuğun soyadının, davacı annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun ... yararına olabileceği, velâyet hakkı kapsamında, davacı annenin çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çocuğun soyadının Satıç olarak değiştirilmesine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A....
Aile Mahkemesi 2017/ 442 Değişik İş dosyasında yer alan uzman bilirkişi raporunda velayet kendisine verilen davacı-karşı davalı annenin uzman bilirkişi ile yaptığı görüşmede ortak çocuğun fiilen baba yanında kaldığını, çocuğu yanına almayacağını ancak çocuğun velayetini de babaya vermeyeceğini beyan ettiği belirtilmiş ve tedbiren velayetin babaya verilmesine karar verîlmiştir. Davacı-karşı davalı annenin, ortak çocuğu fiilen babaya bıraktığı ve halen çocuğun baba yanında kaldığı anlaşılmıştır. Ortak çocuğun velayetinin Türk Medeni Kanunu'nun 182. ve 336/2. maddeleri uyarınca babaya bırakılması gerekirken annenin velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....