Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir. Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; tarafların boşanmalarına ilişkin 15.01.2021 tarihinde kesinleşen kararla velayeti davalı babaya bırakılan 17.03.2016 doğumlu Nehir Kalem ile 18.06.2018 doğumlu Ebrar Kalem'in fiilen davacı anne ile birlikte yaşadığı, babanın velayet görevini fiilen yerine getirmediği, buna karşın annenin velayet görevini yerine getiremeyeceğine ilişkin bir iddianın bulunmadığı, bu sebeplerle ortak çocukların velayetlerinin değiştirilerek anneye verilmesinin onların üstün yararlarına uygun olacağı anlaşılmakla, davalının velayetlerin değiştirilmesine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Dosya içerisinde davacı annenin velayet görevini yerine getiremeyeceği ya da çocuğun yaşayacağı ev ve ortamın çocuğun menfaatine aykırı düşeceğine ilişkin herhangi bir bilgi ve gözlem bulunmamaktadır. Çocuk uzmana annesi ile yaşamak istediğini söylemiştir....
Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...
Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/06/2022 NUMARASI : 2021/232 ESAS - 2022/323 KARAR DAVA KONUSU : Velayetin Değiştirilmesi KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının bir süre evli kaldıklarını, müşterek Deniz Erkan isminde çocuklarının olduğunu, boşanma ile müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini, ancak davalı annenin çocuğa bakamadığı için kendi rızası ile müşterek çocuk Deniz Erkan'ın 2019 yılı Ağustos ayından beri babasının yanında kaldığını, davacı babanın yeniden evlendiğini, şimdiki eşi Benay Erkan'ın kendi çocuğu gibi müşterek çocuk ile ilgilendiğini, davalı annenin adres nakil işlemi dahil, eğitim öğretim işlerinde gereken işlemleri yapma...
DAVA KONUSU : Velayetin Değiştirilmesi KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı baba vekili dava dilekçesinde özetle; kesinleşen boşanma kararı ile 2010 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiğini,müvekkilinin, boşanma gerçekleştikten sonra davalı annenin başka bir erkekle görüştüğünü öğrendiğini, davalı annenin daha sonra bu kişiyle evlenip, baba ile çocuk arasında kişisel ilişkiye engel olduğunu, annenin zaman zaman çocuğa şiddet uygulayıp, çocuğu okula ilk ders geç götürdüğünü, davalının yeni eşinin, müvekkilinin bıçaklayarak yaraladığını, müşterek çocuğun baba ile yaşamak istediğini belirterek velayetin değiştirilmesine karar verilmesini istemiştir...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir. Tarafların Konya 5.Aile Mahkemesinin 2018/669 Esas 2018/975 Kara sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocuklar Emine, Sude, Yağız ve Yaren'in velayetlerinin taraflara ortak olarak verildiği, fiilen anne yanında yaşadıkları, Konya 3.Aile Mahkemesinin 2018/1279 Esas 2021/606 Karar sayılı ilamı ile çocuklar Sude ve Yağız'ın velayetlerinin babaya, çocuk Yaren'in velayetinin ise anneye verildiği, kararın kesinleştiği, buna rağmen çocuğun anneye tesliminin sağlanmadığı, annenin icra müdürlüğüne başvururak çocuk teslimini sağlamaya yönelik takip talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay 2. HD'nin 12.06.2014 tarih 2014/11419 esas 2014/13140 karar sayılı ilamında da değinildiği üzere; davacı babanın tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere velayet hakkı annede olmasına rağmen çocuğu anneye teslim etmemekle, annenin fiilen velayet görevini kullanmasına engel olduğu sabit olmuştur....
Her ne kadar bölge adliye mahkemesince davacı annenin isteği, çocuğun soyadının yeni eşinin soyadı ile değiştirilmesi şeklinde yorumlanmış ise de, gerek dava dilekçesi içeriğinin, gerekse de dosya kapsamındaki nüfus kayıtlarının incelenmesinde davacı annenin kızlık soyadının "SAV" olduğu, 10/05/2016 tarihinde aynı hanenin 37 birey sıra numarasında kayıtlı amcasının oğlu dava dışı İlhan SAV ile evlendiği, yani kızlık soyadı ile yeni evlendiği eşinin soyadının aynı olduğu, davacı annenin bu ikinci evliliğinden de 2017 doğumlu bir kız çocuğunun bulunduğu anlaşılmakta olup bölge adliye mahkemesinin bu yöne ilişkin gerekçesi açıklanan sebeplerle doğru bulunmamıştır. Hal böyle olunca, çocuğun soyadının annenin kızlık soyadı ile değiştirilmesi halinde, üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ispatlanamadığı gibi, aksine çocuğun soyadının annenin kızlık soyadıyla değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunduğu anlaşılmaktadır....
Her ne kadar bölge adliye mahkemesince davacı annenin isteği, çocuğun soyadının yeni eşinin soyadı ile değiştirilmesi şeklinde yorumlanmış ise de, gerek dava dilekçesi içeriğinin, gerekse de dosya kapsamındaki nüfus kayıtlarının incelenmesinde davacı annenin kızlık soyadının "SAV" olduğu, 10/05/2016 tarihinde aynı hanenin 37 birey sıra numarasında kayıtlı amcasının oğlu dava dışı İlhan SAV ile evlendiği, yani kızlık soyadı ile yeni evlendiği eşinin soyadının aynı olduğu, davacı annenin bu ikinci evliliğinden de 2017 doğumlu bir kız çocuğunun bulunduğu anlaşılmakta olup bölge adliye mahkemesinin bu yöne ilişkin gerekçesi açıklanan sebeplerle doğru bulunmamıştır. Hal böyle olunca, çocuğun soyadının annenin kızlık soyadı ile değiştirilmesi halinde, üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ispatlanamadığı gibi, aksine çocuğun soyadının annenin kızlık soyadıyla değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunduğu anlaşılmaktadır....
Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir....