WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı-davacının daha önce açtığı boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş, feragat tarihinden itibaren boşanma davasının açıldığı 12.06.2014 tarihine kadar üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı toplanan delillerle gerçekleştiğine göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinin koşulları erkeğin davası bakımından oluşmuştur. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir hükmünü içermektedir. Feragat davaya son veren bir taraf usul işlemidir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Somut olayda tarafların feragatten sonra biraraya gelmedikleri sabittir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 24.05.2013 tarihinde kesinleşen ilamla boşanmışlar, ortak çocuğun velayeti babaya verilmiştir. Velayetin davalı babaya verilmesine rağmen, ortak çocuk fiilen anne yanında bulunmaktadır. Davacı anne, ortak çocuk için yargılama süresince tedbir nafakası isteminde de bulunmuş, mahkemece bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu nedenle, dava tarihinden itibaren ortak çocuğun ergin olduğu 17.09.2015 tarihine kadar ortak çocuk yararına tedbir nafakası verilip verilmeyeceği konusunda da bir hüküm kurulması gerekirken, bu konuda herhangi bir hüküm kurulmaması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....

      Farklı Düşünüyorum KARŞI OY YAZISI Önceki boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulduğu, evlilik birliğinin amacına uygun devam ettiği, davacının "yerleşim yeri adresini" dahi değiştirmediği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Yerleşim yeri adresinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınır. (Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği m.13/1) Davacının önceki davanın reddinden sonra, ara sıra "mehtap apartmanındaki" diğer evine gidip orada kalmış olması, ortak hayatın devam etmediğinin delili olamaz. Yerleşim yeri adresini bu yere alma olanağı varken, davacının bunu yapmamış olması, eşiyle birlikte yaşadığını (TMK. m.185/3) göstermektedir. Bu bakımdan üç yıllık süre zarfında "ortak hayatın yeniden kurulmadığı" olgusu ispat edilememiştir....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 07/05/2019 NUMARASI : 2018/57 E 2019/360 K DAVA KONUSU : Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen mahkemenin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmakla dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TALEP:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Hatay 1. Aile mahkemesinin 2009/1244 Esas, 2011/1094 Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının reddedildiğini, reddedilen boşanma davası yönünden kararın 02/01/2015 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl geçtiği halde bu süre içerisinde tarafların hiçbir şekilde ortak hayatı sürdürmek için bir araya gelmediklerini ileri sürerek TMK'nun 166/4 m.si uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini dava ve talep etmiştir....

        Diğer yandan TMK.’nın 166/4 maddesinde düzenlenen “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmünde kanun koyucu daha önce boşanma davası açılması ile ayrı durumda olan eşlerin ret kararı üzerine de bu ayrılığın devam etmesi karinesinden hareketle ortak hayatın yeniden kurulamamasını evliliğin temelinden sarsılması ve doğrudan taraflardan birinin başvuru üzerine boşanmaya karar verileceğini düzenlemiştir. Maddedeki ortak hayatın yeniden kurulamaması, çok açık şekilde olumsuz bir durumun tespiti olup bundan yararlanan önceki davayı hangi tarafın açtığına bakılmaksızın davalı konumda olan eştir. Başka bir anlatımla, ortak hayatın yeniden kurulamamasından faydalanan davalıdır....

          Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kadının, davasının TMK 161. maddesi uyarınca davasının zina hukuki sebebiyle kabulüne karar verilmemesine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; tarafların sadakatsizlik vakıasına dayanak olaydan sonra evlilik birliklerini devam ettirdikleri, davacı-davalı tarafından bu olayın affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı, bu hadiseden sonra da erkeğin güven sarsıcı hareketleri olduğuna dair başkaca bir eyleminin ise mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı, ancak davalı-davacı erkeğin ortak çocuklar ile davacı-davalı kadına hakaret ettiği, ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, davacı-davalı kadına da birden fazla kez fiziksel şiddet uyguladığı en son olayda kadının kafasına yumruk attığı, davacı-davalı kadının ise...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Çeyiz ve Ev Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanunu'nun 170/3. maddesi uyarınca ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma davasında ileri sürülen hukuki bir sebebin kanıtlanmasının yanında ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan yargılamadan davalı erkeğin cinsel birlikteliği sağlayamadığı bu haliyle davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğuna dair dosyada delil de bulunmamaktadır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 170/3. maddesi uyarınca ayrılığa karar verilebilmesi için dosyada ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunması gerekir. Dosya kapsamından tarafların 2012 yılı Haziran ayından beri fiilen ayrı yaşadıkları, davacı erkeğin davalı kadını istemediği, birlikte yaşamaktan kaçındığı, davalı kadının ise eşinin ailesini istemediği ve birlik görevlerini yerine getirmediği, tarafların mahkemenin de kabulünde olduğu üzere eşit kusurlu olduğu anlaşılmakta olup, ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğuna dair dosyada delil de bulunmamaktadır....

                Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2007/590 esas ve 2008/676 sayılı dosyasında açtığı boşanma davasında verilen ret kararının kesinleşmesinden sonra yeniden bir araya gelmediklerini iddia ederek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eldeki davayı açmış, davalı kadın ortak hayatın yeniden kurulduğu, bu sebeple davanın reddini savunmuş, mahkemece, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının gerçekleştiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir hükmünü içermektedir. Toplanan delillerden reddedilen davadan sonra tarafların biraraya geldikleri, ......

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suç : Hakaret Hüküm : Beraat Hakaret suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: İddianamedeki anlatım ve uygulanması istenen sevk maddelerine göre; sanık hakkında hakaret suçunun yanı sıra özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan da dava açılmasına rağmen mahkemece özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna ilişkin hüküm kurulmaması nedeniyle temyizin kapsamının hakaret suçundan kurulan beraat hükmü ile sınırlı olduğu belirlenerek yapılan incelemede: Katılan vekili tarafından temyiz incelemesine konu edilen eyleme...

                    UYAP Entegrasyonu