Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sitesi) 59 numaralı bağımsız bölüm maliki davalının, bağımsız bölümünün kuzey cephesinde 1,20 metre ortak alana çıkma yaparak ve duvar örerek yatak odasını 3,36 m2 ortak alana taşma şeklindeki müdahalesinin men’ine, 1-b) 59 Numaralı bağımsız bölümün ön (Güney) kısmın da istinat duvarı ile çevrelenen alana masa sandalye koymak ve sabit salıncak inşaa etmek suretiyle şahsi kullanıma özgülemek şeklindeki müdahalesinin men’ine, 2) Davalı kat malikine 1 nolu hükümde sayılan müdahalelerini kaldırması ve projesine uygun hale getirmesi için taktiren 30 günlük süre verilmesine, verilen sürede belirtilen kal işlemlerinin yapılmaması ve ortak alanların diğer kat maliklerinin kullanımlarına açılmaması halinde kal işlerinin cebri icra kanalı ile yaptırılacağı ve masrafın kendisinden alınacağı aynı zamanda Kat Mülkiyeti Kanununun 33/3 maddesine göre 250,00-TL para cezasına hükmedileceğinin davalılara ihtarına, 3) Davalı tarafça, hüküm altına alınan ortak alana müdahalelerin verilen 30 günlük sürede...

    Toplanan delillerden, feragatten sonra tarafların biraraya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesi koşulları oluşmuştur. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya karar verilmesi gerekirken, davanın reddi doğru görülmemiştir. Sonuç: Hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişki Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet kendisine verilmeyen taraf ile ortak çocuk arasında kurulacak kişisel ilişkide çocukların üstün yararı yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir. Davalı baba ile ortak çocuk Ekin Beril arasında yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2018/345 ESAS - 2019/460 KARAR DAVA KONUSU : Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince verilen yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin dosya ele alındı, incelendi; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle;"...taraflar arasında daha önce Nazilli 1.Aile Mah.nde 2012/469 E-2014/267 K.sayısı ile görülen boşanma davasının reddedildiğini ve red kararının kesinleşmesinden itibaren 3 yıl içerisinde biraraya gelmediklerini,TMK 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini"talep ve dava etmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, aleyhine hükmedilen tazminatlar, manevi tazminat talebi hakkında hüküm kurulmaması, velayet ve iştirak nafakaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle velayeti davalı-davacı ...... verilen ortak ...... 30.09.1999 doğumlu ......'ın temyiz inceleme tarihi itibariyle ...... olması sebebiyle bu ...... yararına hükmolunan nafakanın ...... olduğu tarihte kendiliğinden sona ereceğinin tabii bulunmasına göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır....

          Davalı kadının cevap dilekçesinde açıkça ortak hayatın yeniden tesis edildiğine dair bir savunması mevcut olmadığı gibi davalı kadının tanıklarının beyanları soyut nitelikte olup dayanak davanın reddinin kesinleştiği tarihten bu yana ortak hayatın kurulduğunu kabule elverişli değildir. Bu durumda 4721 sayılı TMK'nın 166/son maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 3.050 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.13.01.2021 (Çrş.)...

            Bu bakımdan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayanılarak açılmış bir boşanma davası; taraflar arasında daha önce görülmüş ve redle sonuçlanmış bir boşanma davası varsa ve ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmiş ise, ortak hayatın yeniden kurulamamış olduğunun ispatlanmış olması şartıyla 166/4. madde gereğince boşanma kararı verilmesi isteğini de kapsar. Davalı tarafından açılan karşı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinde yer alan “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayanmaktadır. Evlilik birliği, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddedilmesi ve bu ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmesi, ortak hayatın her ne sebeple olursa olsun kurulamamış olması sebebiyle temelinden sarsıldığına göre, davalı tarafından açılan karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu davanın reddi doğru bulunmamıştır....

              BOŞANMAORTAK HAYATIN YENİDEN KURULAMAMASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 166 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davalarında, boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Toplanan delillerden koca tarafından açılan ilk davanın reddedildiği, kararın 11.05.2004 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmeden itibaren üç yıllık sürenin geçtiği ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ayrılık kararı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 170/3. maddesi uyarınca ayrılığa karar verilebilmesi için ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunması gerekir. Toplanan deliller ve yapılan yargılamadan davalı erkeğin çalışmadığı, eve maddi katkısının olmadığı, birlikte yapılan borçları kadının ödediği bu haliyle davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı anlaşılmaktadır. Ancak, ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğuna dair dosyada delil de bulunmamaktadır....

                  Ayrılığa karar verilebilmesi için, boşanma sebeplerinin gerçekleşmesi ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının mevcut olması gerekir (TMK m. 170/3). Barışma ihtimali mümkün olmayan hallerde ayrılığa karar verilemez. Toplanan delillerden, her iki tarafın, ailelerinin evlilik birliğine olan müdahalelerine sessiz kaldıkları, davalı kadının ise, güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Şu hale göre; evlilik birliği davacı ile davalının açıklanan kusurlu tutum ve davranışları sonucunda ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmıştır.(TMK md. 166/1- 2) Bu bağlamda mahkemece karara esas alınan sosyal inceleme raporu ortak hayatın yeniden kurulması olasılığını kabule yeterli olmadığı gibi, tanık anlatımlarının aksine kanaat oluşturabilecek yeterlilikte bir delil olarak da kabul edilemez....

                    UYAP Entegrasyonu