Mahkemece; ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunmasının gerektiğini, dosyada mevcut deliller TMK.nun da yer alan boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabulü elverişli ve yeterli olmadığını, davacının davasını kanıtlayamadığını, ayrılığa karar verilmesi şartlarının da mevcut olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin ispatlanmış olması ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK m. 170/3) gerekir. Oysa davacı tarafından bildirilen ve dosya içeresine alınan Kuşadası 3. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2007/679 Esas 2009/31 Karar sayılı dosyası, Kuşadası Kapatılan 1....
ın müvekkili site yönetimi tarafından yönetilen, tapuda... ili, ... ilçesi, 148 ada, 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan Mirapark sitesinde davalıların sahibi oldukları taşınmazlara sitenin ortak kullanım alanlarını ve diğer site sakinlerinin ikamet ettiği bağımsız bölümlerin içini görecek şekilde güvenlik kamerası yerleştirdiklerini, site yönetim planının 36/f maddesi karşısında kamera sistemlerini sözlü ve yazılı uyarılara rağmen kaldırılmadığını, davalıların sahibi olduğu taşınmazlara taktırdıkları kamera sistemlerinin site ortak kullanım alanlarının yanında diğer site sakinlerinin taşınmazlarını da görüş açısına alıyor olmasının aynı zamanda TCK'nın özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturduğunu, davalıların Kat Mülkiyeti Kanununa ve site yönetim planına aykırı olarak özel hayatın gizliliğini ihlal eder şekilde taşınmazlarına taktırdıkları kamera sistemlerinin kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep...
Ancak; 1-Sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde, 5237 sayılı TCK'nın 53/3. maddesi göz ardı edilerek, 53/1-c bendinde belirtilen haklardan sanığın mahkum olduğu cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmiş olması, 2-5271 sayılı CMK'nın 326/2. maddesi uyarınca iştirak halinde işlenen suçlarda sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de paylarına düşen miktarda eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiğinin gözetilmemesi Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 53. maddenin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine '' 53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt...
İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanı ... ve kardeşi ...., ...ya ait iken ... payının davalıların miras bırakanı ..., tarafından satın alındığı, ......ının payının ise, ölüm gününden sonra tüm mirasçıları bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında yöntemine uygun şekilde paylaşmadığı mahkemece yapılan keşif, uygulama, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile toplanıp değerlendirilen diğer delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davalıların sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan evin tarafların ortak miras bırakanı ......dan kalmadığı, davalıların miras bırakanı ...... tarafından yaptırıldığı, ......'in de kadastro tespitinden önce öldüğü, evin mirasçıları tarafından kullanıldığı ihtilafsızdır....
Davacı anne ile ortak çocuklar ... ile ... arasında günümüz ulaşım koşulları da dikkate alındığında kişisel ilişki tesis edilirken aynı yer-farklı yer ayrımı yapılması doğru olmadığı gibi, tarafların ayrı şehirlerde yaşamaları halinde çocuklarla anne arasında her ayın belirli hafta sonları, aynı şehirlerde yaşamaları halinde ise yarıyıl tatillerinde kişisel ilişki kurulmaması analık duygularını tatmin etmekten uzaktır. Bu bakımdan ana-babalık duygularını tatmine elverişli, çocukların da ana-baba sevgi ve şefkatini tatmasına yeterli olacak şekilde aynı şehir-ayrı şehir ayrımına gidilmeksizin kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 3-Boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK m.182). Ne var ki; kendisi yoksul olan nafaka ile sorumlu tutulamaz. Toplanan delillerden davalı kadının ev kadını olup, herhangi bir gelirinin bulunmadığı anlaşılmaktadır....
maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, suça sürüklenen çocuk hakkında tehdit ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından açılan kamu davalarının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 12.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Sözleşme dışı işlerle ilgili olarak da karşı dava dilekçesinde istenilen sözleşme dışı imalât bedelinin bir bölümünün ortak yerlere ilişkin olduğu, ortak yerlere ilişkin sözleşme dışı imalât yükleniciye düşen bağımsız bölümlerin de değerini arttırıyorsa bunların yapım bedellerinden arsa sahiplerinin sorumlu tutulması mümkün olmadığı, bunun dışındaki ortak yerlere yapılan sözleşme dışı imalâtlardan arsa sahiplerinin payları oranında ve vekâletsiz iş görme hükümlerine göre yapıldığı yıl serbest mahalli piyasa rayiçleri ile sorumlu tutulacağı kabul edilmiştir. Davalı-karşı davacının karar düzeltme talebi reddedilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada inşaat mühendisi bilirkişi verdiği 15.09.2014 tarihli ek raporunda ortak yerlere yapılan imalâtların 20.250,40 TL olduğu ve bu imalâtların yükleniciye ait bağımsız bölümler ve arsa sahibine ait bağımsız bölümlerin değerini eşit ölçüde arttırdığı görüşünü bildirmiştir....
Aynı Yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Bu durumda, hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya ilişkin önlemi alır. Eşlerden birinin haklı bir sebep olmaksızın birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi durumunda da diğer eş parasal katkı talebinde bulunabilir. Somut olayda, davalı eş 6 yıldır evinden ayrı yaşamakta olup, bu süre zarfında evin giderlerine katkıda bulunduğunu ispat edememiştir. Evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyen ve birlikte yaşamdan kaçınan kişi davalı olduğundan davacının tedbir nafakası talep hakkı bulunmaktadır. Davacının TMK'nun 196/1.maddesi gereğince de parasal katkı talebinde bulunabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmü bulunmaktadır. Davacı-davalı erkeğin, ...6. Aile Mahkemesinin 2009/1095 esas, 2010/997 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 05.01.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise 10.02.2014 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken şartları oluşan davacı-davalı erkeğin davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Türk Medeni Kanunu 166/4 madde gereğince boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkek tarafından ... Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının reddedilip, 28.02.2007 tarihinde kesinleştiği, bu davanın ise 25.05.2015 tarihinde açıldığı görülmektedir. Davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ve tanık beyanlarında, davacı-karşı davalı erkeğin başka bir kadınla yaşadığı, ve bu birliktelikten çocuğu olduğu beyan edilmiş ve taraflar arasında görülüp ret ile sonuçlanan davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....