Hal böyleyken; davalı aleyhinde “kesin hüküm" oluşturacak şekilde “davalının ayrılık talebinin reddine” şeklinde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, kararın gerekçesinde açıkça “ayrılık talebinin de yerine olmadığı...” ifade edildiğine göre, ayrılık talebinin reddine ilişkin kararı usulen ret saymak da mümkün değildir. Hakim olmayan bir ayrılık talebi hakkında esastan ret kararı vermiştir. Hakim, açılmış bir dava olmaksızın kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. (HMK. m.24) Bu sebeple davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan sebeple bozulmasına karar verilmelidir....
Mahkemece, ayrılık davasının kabulü ile, 4721 Sayılı TMK'nın 170 ve 171'inci maddeleri uyarınca 1 yıl süreyle taraflar hakkında ayrılık kararı verilmesine, sürenin kararın kesinleşmesinden sonra başlamasına, dava tarihinden itibaren taraflar hakkındaki ayrılık süresinin bitimine kadar davacı kadın yararına aylık 450,00- TL tedbir nafakası takdirine, iş bu nafakanın her ay davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadın yararına 5.000,00- TL manevi tazminat takdiri ile iş bu tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; verilen ayrılık kararına bir itirazının olmadığını, ancak bağlanan nafaka ve kabul edilen tazminatı ödeyecek gücünün bulunmadığını belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE : Dava; ayrılık davası niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Mahkemece, ayrılık davasının kabulü ile, 4721 Sayılı TMK'nın 170 ve 171'inci maddeleri uyarınca 1 yıl süreyle taraflar hakkında ayrılık kararı verilmesine, sürenin kararın kesinleşmesinden sonra başlamasına, dava tarihinden itibaren taraflar hakkındaki ayrılık süresinin bitimine kadar davacı kadın yararına aylık 450,00- TL tedbir nafakası takdirine, iş bu nafakanın her ay davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadın yararına 5.000,00- TL manevi tazminat takdiri ile iş bu tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; verilen ayrılık kararına bir itirazının olmadığını, ancak bağlanan nafaka ve kabul edilen tazminatı ödeyecek gücünün bulunmadığını belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE : Dava; ayrılık davası niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davalı-karşılık davacı ... dönmez 04.05.2010 tarihli dilekçesiyle ayrılık davası ve nafakaya yönelik temyiz talebinden feragat ettiğinden, temyiz dilekçesinin ayrılık davası ve nafaka yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-karşılık davalı ... 04.05.2010 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün boşanma kararına ilişkin olarak bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1.bentte gösterilen nedenle davalı-karşılık davacı ......
Aile Mahkemesinin 2014/878 esas sayılı dosyası ile ayrılık davasında hükmedilen tedbir nafakanın arttırılmasını ayrıca dava ettiği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı ...... tarafından açılan tedbir nafakasının arttırılması davası TMK 197. maddesine dayanan tedbir nafakasının arttırılması davası olmayıp, ayrılık davasında ara kararı ile hükmedilen ve TMK 169. madde kapsamındaki tedbir nafakasının arttırılması talebi olduğundan ve geçici tedbir nafakası niteliğinde bulunduğundan, tedbir nafakasının, ayrılık davasının da reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün kesinleşmesine kadar geçerli olacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Bu nedenle, her iki tarafın iddia ve savunmalarının delilleriyle birlikte değerlendirilmesi, oluşacak sonuca göre kadının ayrılık talebiyle alakalı da bir karar verilmesi gerekirken, boşanmanın kesinleşmesi gerektiğinden bahisle kadının davasının tefriki doğru görülmemiştir. Dolayısıyla, kadının ayrılık davasına ilişkin delillerin hiçbiri değerlendirilmeden esas hakkında hüküm kurulmuştur. Kadının ayrılık kararı verilmemesine yönelen istinafı yerinde görülerek HMK'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca sair istinaf sebepleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ayrılık hususunda da eldeki dosya ile birlikte değerlendirilip bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmekte olup olayda boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte davalının, davacı ile yaşamak istemediği bu nedenle tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmadığından davacının ayrılık talebinin reddine " karar verilmiştir. Dava; yalnız TMK.170/2 gereğince ayrılık kararı istemine ilişkin olup boşanma sebebi toplanan delillerle kanıtlanmıştır. Davanın yalnız ayrılığa ilişkin olması halinde "ortak hayatın yeniden kurulma olasılığı " ayrılık kararı için gerekli değildir....
ye çıkartılması istenilmiştir.Mahkemece, ayrılık kararı ile belirlenen nafakanın ayrılık süresince artırımının istenemeyeceği ve davalının mevcut nafakayı dahi ödeme gücü bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı suresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına ( TMK, md. 186/1 ) geçimine. ( TMK md. 185/3 ) malların yönetimine ( TMK. 223, 242, 244,262, 263, 264, 267, 215 ) ve çocukların bakım ve korunmasına ( TMK.md. 185/2 ) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden ( resen ) almak zorundadır ( TMK. 169 ).Somut olayda, ... 2. Aile Mahkemesinin 2005/1083-2006/1203 sayılı kararı ile tarafların iki yıl süre ile ayrı yaşamalarına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yine, iki yıllık ayrılık süresi mahkeme kararının kesinleşmesi (27.05.2009) ile başlayacaktır....
Davalı (kadın) tarafından, aynı vakıalara dayanılarak bundan önce 12.01.2010 tarihinde "ayrılık " davası açıldığı dava sonucunda tarafların üç yıl süreyle ayrılıklarına karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçtiği ve ayrılık kararının 02.07.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Davalı, karşı boşanma davasında, boşanma sebebi olarak ileri sürdüğü olaylara dayanarak daha önce ayrılık davası açtığına ve o davada tarafların ayrılıklarına karar verilmiş olduğuna göre, ayrılık süresi sonra ermeden, ayrılığa sebep olan olaylara dayanarak artık boşanma talep edemez. Ayrılık hükmünün varlığı buna engeldir. Ayrılığa ilişkin davadan sonra boşanma talebini haklı kılan yeni bir olay iddia ve ispat edilmediğine göre, karşı boşanma davasının reddi gerekirken, bu yön gözetilmeden kabul kararı verilmesi doğru bulunmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 170. maddesinden kaynaklanan ayrılık kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece “tarafların Yargıtayda olan kesinleşmemiş bir boşanma davasının olduğu bu aşamada davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İşbu davanın davalısı kadın tarafından açılan ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2015/592 esasında kayıtlı boşanma davasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı kadın tarafından 05.12.2013 tarihinde ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde açılmış ve görülmekte olan boşanma davasının bulunması erkeğin ayrılık davası açmasına engel değildir....