A.Ş. tarafından temyiz edilmiş ise de, adı geçen şirket davada ve dava dilekçesinde taraf ve davalı olarak gösterilmediği, dava dosyasıyla ilgisinin ihtiyati tedbir kararına itiraz eden sıfatıyla olduğu, davaya asli ya da fer'i müdahil olarak katılmadığı, bu şirketin davada taraf olmaması, aleyhine hüküm kurulmaması ve menfi tespit kararının sadece davalı .... ...... aleyhine hüküm doğurması sebebiyle adı geçen şirketin hükmü temyiz hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 03.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakası konusunda hüküm kurulmaması ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oybirliğiyle karar verildi. 02.06.2021 (Çar.)...
TMK'nın 166/son maddesine göre "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir."...
Sitesi kat malikleri kurulunda 02/08/2009 tarihinde, site hesabından ayrı olarak, kuruluş ve işletme masrafları faydalananlardan karşılanmak üzere bloklar için ayrı ayrı fer'i şartlara uygun asansör yapılmasına olanak sağlamak üzere mevcudun oy birliği ile karar alındığını,.... bağlantılı ortak merdivenlerinin sahanlığına 2011 yılında asansör tesis edildiğini, asansöre kilit kart sistemi takılmak suretiyle, bir kaç malik dışındaki diğer kat maliklerinin asansörü kullanmalarının engellendiğini, böylelikle ortak yer ve tesislerin işgal edilerek özel mülkiyet ilan edildiğini, davalı site yöneticiliğine ihtarname gönderilerek, asansörden faydalanabilmek için anahtarın derhal ortak tesisten faydalanabilecek her kat malikine teslim edilmesinin ihtar edildiğini beyan ederek, netice olarak ortak yere yapılan asansörün yapım ve maliyet bedelinin tespitine, asansörden faydalanabilecek G ve H bloklardaki her bir kat malikinin ödemesi gereken bedelin tespit edilmesine, ortak tesis olan asansöre akıllı...
sebebiyle bozulmuş, sair yönlerden onanarak kesinleşmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece, erkeğe izafe edilen hakaret, şiddet ve evden kovma vakıalarına ilişkin tanık beyanlarının uzunca süre önce yaşanmış olan ve tarafların evliliklerine devam ederek hoşgörü ile karşılamış olduğu olaya ilişkin olduğu, affedilen veya en azından hoşgörü ile karşılanan olayların kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı, yine, Mahkemece erkeğe izafe edilen "hastalıkla ilgilenmeme" olayının da 2014 yılında olduğu, dava dilekçesindeki anlatıma göre, bu olaydan sonra da ortak hayatın yeniden kurulduğu, davalı-davacı kadının 2016 yılında ortak çocuk Nilgün'ün boşanmasını ileri sürerek ortak konuttan ayrıldığı, bu tarihten sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığı; davalı-davacı kadının, eşine yönelik "Allah belasını versin, sürüm sürüm sürünsün, ciğerinden yansın" şeklinde beddua içerikli sözler söylediği, gerçekleşen bu durumda evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı...
Öte yandan davacının, aynı Kanunun geçici 54. maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmadığı da belirgindir.Bu nedenle, 01.01.1966 doğumlu olan davacı yönünden sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu 01.01.1984 olarak kabulü, bu tarihten önceki hizmet sürelerinin ise yalnızca prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gereğinin gözetilmesi yasanın uygulanması gereği olup bu madde gereğince hüküm kurulmaması isabetsiz olmuştur. 3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “ müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunur” hükmü gözetildiğinde ret nedeni ortak olan ve avukatla temsil edilen davalılar lehine tek avukatlık ücretine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece, red sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet...
Mahkemece, davanın feragat sebebiyle reddine, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiş, hükmü davalı Hazine vekili temyiz etmiştir. Dairemizin 26.04.2011 tarihli ilamıyla "davalı Hazine yararına avukatlık ücretine hükmedilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, davanın feragat sebebiyle reddine, davalı Hazine lehine 1.100,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir....
Ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin okul ve mesai günü olan pazartesi sap 18:00'e kadar belirlenmesi, ortak çocuğun eğitimini engelleyecek nitelikte olacağı ve davalı-karşı davacı babanın çalışma günü olması sebebiyle kişisel ilişkinin tesisini zorlaştıracağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm verilmesi çocuğun menfaatine uygun bulunmamıştır. 4-Dava, 12.08.2014 tarihinde açılmış, tarafların ortak çocuğu ... ise dava açıldıktan sonra 13.12.2014 tarihinde doğmuştur. Ortak çocuk için belirlenen tedbir nafakası yükümlülüğünün çocuğun doğumundan sonra başlayacağı gözetilmeden yazılı şekilde ortak çocuk için dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir. 5-İlk derece mahkemesinin 18.02.2015 tarihli, 2014/195 esas ve 2015/29 karar sayılı kararı ile her iki davanın da reddine karar verilmiş, davacı-karşı davalı kadın tarafından münhasıran reddedilen kendi davası yönünden temyiz yasa yoluna başvurulmuştur....
hayatın kurulamadığını, TMK 166/son maddesi şartlarının gerçekleştiğini belirterek, tarafların TMK.'...