Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TMK'nın 197.maddesine göre; “Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır.”...

Hukuk Genel Kurulunun 8.10.2003 tarih, 2003/12-574-564 sayılı kararında vurgulandığı üzere ortak girişim iki veya daha fazla gerçek veya tüzel kişinin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri bir ortaklık türü olup, bu ortaklığın tek başına tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Ortak girişimin tüzel kişiliği olmadığından ve dava dilekçesinde her iki şirketin gösterilmesi ve dava dilekçesinin ortak girişimi oluşturan her iki şirkete ayrı ayrı tebliğ edilmesi, taraf teşkilinin sağlanması, kararın da ortak girişimi oluşturan şirketler hakkında kurulması gerekir. Kararın tek başına ortak girişim hakkında verilmesi olanağı yoktur.  Dosyada mevcut, hizmet alım ihaleleri, belgeleri ve davalı .... Kamu Hastaneleri Kurumu'nun cevabi yazılarının incelenmesinden, davalı .... Kamu Hastaneleri Kurumu tarafından..'...

    un boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı dönemde ölüm aylıklarını alması sebebiyle başka bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında borçlunun icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir hüküm kurulmaması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

      ya yönelik iştirak halinde neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması,...'ya yönelik silahla tehdit ve hakaret,... ve ...'ya yönelik iştirak halinde mala zarar verme ve 6136 sayılı Kanuna muhalefet, katılan sanık ..., ..., ..., ...'nın...'ya yönelik iştirak halinde neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama, ...'ya ve ...'ya yönelik mala zarar verme suçlarından hüküm kurulmaması nedeni ile sanıklar ...nin temyiz istemlerinin CMUK 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir. Sanık ... hakkında maktul ...'e yönelik kasten öldürme, mağdur ...'ya yönelik kasten adam öldürmeye teşebbüs ve mağdur ...'...

        fotoğraflarını cep telefonuna kaydettiğinin sabit olduğu, sanık tarafından olay öncesinde darp edilen müştekinin çıplak fotoğraflarının kaydedilmesine rıza göstermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı gözetilmeden, sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

          nun 166/4 maddesinde düzenlenen eylemli ayrılık sebebiyle boşanma ve fer'i taleplerine ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; TMK'nun 166/4 maddesinde düzenlenen eylemli ayrılık nedeniyle boşanmaya karar verebilmek için, ortada önceden reddedilmiş bir boşanma davası bulunması, ret kararının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulmamış olması ve kesinleşmeden sonra 3 yıl geçmesi gerekir....

          Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 4-Davalı-karşı davacı ortak çocuk Tansu için tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Bu çocuk için tedbir nafakası (TMK m.169) talebi bulunduğu halde olumlu-olumsuz hüküm kurulmaması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.10.2018(Prş.)...

            İlk derece mahkemesince verilen kararın boşanmaya ilişkin 1 nolu, davacının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerine ilişkin 4 nolu bentleri ile yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin 5, 6, 7 ve 8 nolu bentleri istinaf incelemesi dışında bırakılarak kesinleşmiş, istinafa konu edilmesi sebebiyle kesinleşmeyen velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin 2 nolu bent ile her ne kadar davalı tarafça nafaka yönünden istinaf talepleri bulunmadığı belirtilmiş ise de velayetin ferisi niteliğindeki iştirak nafakasına ilişkin 3 nolu bent kesinleşmemiştir. Mahkemece ortak çocukların velayetleri davacı annelerine tevdi edilmiş, ortak çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmiştir....

            Türk Medeni Kanunu’nun 166/4 maddesi "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmünü içermektedir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; tarafların önceye dayalı olayları affettikleri ya da hoşgörü ile karşıladıkları yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, mevcut olaylara göre davacı erkek tarafından açılan dayanak teşkil eden dava dosyasının kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl süre ile tarafların bir araya gelmediği ortak hayatın yeniden kurulamadığının anlaşıldığı, açıklanan nedenlerle davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

              Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir" hükmü bulunmaktadır. Davacı-davalı erkeğin, ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/430 esas, 2011/710 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 11.11.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dosyada ise davacı-davalı erkek tarafından 12.12.2014 tarihinde dava açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

                UYAP Entegrasyonu