Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

mağdura ait facebook hesabında, herkesin görebileceği şekilde yayımladığı ve yayımlanan çıplak fotoğrafların mağdurun ilkokul öğretmeni olan tanık Güler tarafından görülüp, adı geçen öğretmenin, sanık tarafından kullanılmakta olan mağdura ait facebook hesabına gönderdiği mesajlarla uygunsuz resimlerin kaldırılmasını istemesinin ardından, sanığın söz konusu hesabı dondurduğu olayda; Sanığın ikrarı, mağdura ait dosyada mevcut fotoğraflarla diğer delillere göre; mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak fotoğraflarını, onun bilgisi ve rızası dışında ifşa eden sanığın eyleminde TCK'nın 134/2. madde ve fıkrasında tanımlanan görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu; ayrıca, 16 yaşındaki mağdurun, cinsel arzuları tahrik ve istismar eden, toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüsünü, internet üzerinden yayımlayan sanığın...

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi Suçlar : Özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, cinsel taciz Hükümler : Beraat Özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj ve cinsel taciz suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık ...'ın özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj ve cinsel taciz suçlarından dolayı TCK'nın 134/2, 107/2. madde ve fıkrası yollamasıyla aynı Kanun'un 107/1, 105/1 ve 53. maddeleri ve fıkraları gereğince cezalandırılmasının talep edildiği 10.05.2012 tarihli iddianamede; sanık ...'ın, facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde ......com elektronik posta adresini kullanıp, kendisini ....olarak tanıtarak, katılan ...'...

      Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; a) Her iki sanık hakkında her iki mağdureye karşı eylemleri sebebiyle cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış olması ve mağdurelerin aşamalardaki tutarlı beyanlarına göre, her iki sanığın olayın başından itibaren iştirak iradesi içerisinde her iki mağdureye de vurduklarının anlaşılması; sanık ... hakkında katılan ...'i yaralama suçundan, sanık ... hakkında müşteki ... yaralama suçundan hüküm kurulmaması, her iki sanık hakkında aynı mağdureye karşı eylemleri sebebiyle hem beraat, hem de mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle hükümde çelişki yaratılması, b) Kabule göre; sanık ... hakkında katılan ...'...

        Aile Mahkemesinin 2014/1073 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, davanın reddedildiğini ve 04.09.2015 tarihinde kesinleştiğini, dayanak teşkil eden dava dosyasından sonra tarafların bir araya gelmediğini ve ortak hayatın tekrardan tesis edilemediğini, karşı davada dayanılan vakaların gerçek olmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile fiili ayrılık hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

          nin ortak olmadan önceki şirket borçlarını bu şekilde mesnetsiz ve gerçeğe aykırı iddialar ile kabul etmeyerek basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı hareket etmekte olduğu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18/2 maddesi gereğince, tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekmekte olup ... ortak olacağı şirketin ortaklık kurmadan önce de borçlarının olabileceğini bilebilecek durumda olduğu, hayatın olağan akışında basiretli bir tacirin ortak olacağı şirketin aktifini, pasifini, bilançolarını ve mali durumunu gösterir kayıtlarını incelemeden ortak olduğunun düşünülemeyeceği, ayrıca bonoların keşide tarihinin 2019 yılına ve vade tarihinin 2020 yılına ait olduğunu, davacı şirketin takip tarihinden çok sonra 2021 yılının 12....

            Ancak; 5271 sayılı CMK'nın 326/2. maddesi uyarınca birlikte işlenmiş suç nedeniyle mahkum edilmiş olan sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, ortak yargılama giderlerinden de paylarına düşen miktarda eşit olarak sorumlu tutulmaları gerektiğinin düşünülmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, ‘bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından yargılama giderlerine ilişkin bölüm çıkarılarak yerine “114.30 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline”cümlelerinin eklenmesi suretiyle eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, II-Sanık ......

              Mahkemece davanın reddine karar verilip çekişmeli taşınmazlar yönünden tescil hükmü kurulmaması isabetsiz olup bozma nedeni ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 1. bendinde "reddine" kelimesinden sonra gelmek üzere "çekişmeli taşınmazların tespit gibi tescillerine" kelimelerinin eklenmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 18.09.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. S/Z...

                Noterliği'nin 28.02.2014 tarihli kooperatif hisse devir sözleşmesi ile devir aldığını, kurucu ortak olan ...'in davalı kooperatifin 1990 tarih ve 4 no'lu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığına ilişkin kararın dava dışı ...'e tebliğ edildiğine dair evrakın bulunmaması sebebiyle yeniden tebliğine dair davalı kooperatifin 26.10.2010 tarih ve 2010/9 sayılı kararının da tebliğ edilemediğini, dava dışı ...'...

                  Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece dava reddedildiğine göre peşin alınan harçtan arta kalan miktarın iadesine dair de hüküm kurulması gerekirken bu hususta bir hüküm kurulmaması doğru görülmemiş ise de, bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nın 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                    Bölge adliye mahkemesince her ne kadar davacıların dava dilekçesinde dini bayramlarda kişisel ilişki kurulmasına yönelik açıkça bir talepleri bulunmadığından bu yönde karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilerek yazılı şekilde kişisel ilişki tesisine karar verilmiş ise de öncelikli olan çocuğun üstün yararı olup, dini bayramlarda küçük ile davacılar arasında kişisel ilişki kurulmasının, çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin dosyada bir delil bulunmadığına ve küçüğün davacıların ölen çocuklarının tek çocuğu olduğunun anlaşılmasına göre, dini bayramlarda da küçük ile davacılar arasında kişisel ilişki kurulacak yerde yazılı şekilde hüküm kurulmaması doğru değil ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

                      UYAP Entegrasyonu