Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2018/176 ESAS - 2019/462 KARAR DAVA KONUSU : Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Tarafların 1991 yılında evlendiklerini, müşterek iki çocuklarının olduğunu ve reşit olduklarını, taraflar daha evvel de Nazilli 1....

yüklenen TCK'nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurları somut olayda gerçekleştiği gibi, toplumun sahip olduğu ortak ar ve haya duygularını, yerleşik edep kurallarını incitici ve genel ahlâka aykırı nitelikteki müstehcen görüntüyü içeren ürünün üretiminde 13 yaşındaki mağdur çocuğun yer almasından dolayı sanığın eyleminde TCK'nın 226/3-1. maddesindeki müstehcenlik suçunun da oluştuğu, bir fiili ile birden fazla farklı suçun oluşmasına neden olan sanığın, TCK'nın 44. maddesi gereğince daha ağır cezayı gerektiren müstehcenlik suçundan cezalandırılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, mağdurun yaşı ve tespit edilen görüntünün özellikleri dikkate alınmaksızın, eylem sadece özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Kabul ve uygulamaya göre de: T.C....

    Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların arasındaki ortak sınırın mahallinde yapılan keşif, mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları ve tarafların usulüne uygun olarak belgelendirilen beyanlarıyla belgelenmiş olmasına göre davacı vekili ile davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak 134 ada 24, 25 ve 27 numaralı parseller davaya konu edilip tutanakları celbedildiği halde bu parseller hakkında hüküm kurulmaması isabetsiz olup, bozma nedeni ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 3 numaralı bendinin sonuna "davaya konu 134 ada 24, 25 ve 27 numaralı parsellerin tespit gibi tescillerine" denilmek suretiyle ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 24.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......

      Taraflar arasındaki uyuşmazlık ortak sınır ihtilafına ilişkindir. Mahkemece 251 ada 21 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 20.11.2006 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 49,24 metrekare miktarındaki bölümünün bu parselden ayrılarak 22 parsele eklenmesi suretiyle 515,51 metrekare olarak davacı adına tesciline karar verilmiştir. 21 parselin kalan bölümü hakkında hüküm kurulmaması bozma nedeni isede bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinden sonra "21 parselin 568,83 metrekare olarak davalı ... adına kayıt ve tesciline" ibaresi eklenmek suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 1.3.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Ancak; Sanıklar için ortak yapılan yargılama giderlerinin, payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekirken, müteselsilen tahsiline karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nun 326/2. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından ‘‘ Bu dosya için sarfedilen yargılama giderlerinin sanıklardan müteselsilen tahsiline " ilişkin kısmı çıkartılarak "Yargılama gideri olan 123,00 TL'nin sanıklar ..., ... ve ...'...

          hükümleri açısından ise 18.11.2014 tarihli karar olup anılan tarihler ile inceleme günü arasında bu sürenin geçtiği anlaşıldığından, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında bu suçlardan görülen kamu davalarının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 12.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

            müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından yargılama giderlerinin müteselsilen alınmasına ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ''sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı; ortak yargılama giderlerinden de eşit olarak sorumlu tutulmalarına'' cümlesinin eklenmesi ve hüküm fıkrasındaki erteli hapis cezasının TCK 95/2 maddesi gereğince aynen infazına ilişkin bölümün karardan çıkartılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/11/2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Somut olayda davalı-davacı kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 197. maddesi kapsamındaki tedbir nafakası davasında, davacı davalı kadın yararına aylık 450 Türk lirası, ortak çocuklar yararına da aylık 250’şer Türk lirası tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Davacı-davalı kadın ve ortak çocuklar yararına hükmedilen bir yıllık nafaka miktarı göz önüne alındığında bölge adliye mahkemesinin bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik kararı kesindir. Bu nedenle erkeğin; bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davalı-davacı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

                ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 03/11/2021 NUMARASI : 2019/346 ESAS 2021/651 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli))|Boşanma (Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

                herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuklardan Berat Özer'in anne bakım ve şevfakatine muhtaç yaşta olduğu, tarafların ayrı yaşamaya başladıkları süreçten itibaren ortak çocuğun bakımının davacı anne tarafından yapıldığı, ortak çocuk Sena Özer'in ise davalı baba ile kaldığı ve velâyetinin babasına verilmesini istediği Mahkeme uzman raporunda tespit edilen hususlar ışığında ortak çocuklardan Sena'nın velâyetinin davalı babaya, ortak çocuk Berat'ın velâyetinin davacı anneye verilmesi ile velâyeti kendisine bırakılmayan çocuklar ile davacı anne-davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk Berat için aylık 250,00 TL tedbir nafakası ve 350,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın için 300,00 TL tedbir ve 400,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, ispatlanamayan ziynet alacağı davasının ise...

                  UYAP Entegrasyonu