Davalı vekili cevap dilesinde özetle; boşanmaya ilişkin verilen mahkeme kararının tanınması ve tenfizini kabul ettiklerini, davaya konu yabancı mahkeme kararının velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünden tanınması ve tenfizi talebini kabul etmediklerini, bu yönden Türkiye Mahkemelerince karar verilmesini, velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünde verilen yabancı mahkeme kararının tenfiz yolu ile kabul edilemeyecek olduğunu belirterek, yabancı mahkeme kararının boşanma yönünden kabulüne, velayet, nafaka ve kişisel ilişki yönünden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir....
Tanıma, yabancı mahkeme kararına kesin delil veya kesin hüküm vasfını kazandırır (MÖHUK m. 58).Yabancı mahkeme kararının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. (MÖHUK m. 58). Yabancı mahkeme kararının tanınması istemli davada, karşı taraf ancak tenfiz (tanıma) şartlarının mevcut olmadığı öne sürerek isteğe karşı koyabilir (MÖHUK m. 55/2). 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun tenfiz kararı verilebilmesinin koşullarının düzenleyen 54. maddesinin (ç) bendi gereğince; “o yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesinde itiraz etmemiş olması” şarttır....
Davacının 1957 yılında vefat eden babası Sadık Yılmaz'ın nüfus kayıtlarında hiçbir şekilde ismi soy ismi kimlik numarasının çıkmadığını, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için Ankara Nüfus Dairesi Genel Müdürlüğü'ne müracaat yaptğını, ancak herhangi bir sonuç alamadığını, babası Sadık Yılmaz'ın nüfus kayıtlarında bilgilerinin görünmesi için gerekli işlemlerinin yapılmasını talep ettiği görülmüştür. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1- a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Tüm bu sebeplerle; eldeki dava niteliği itibariyle 5490 sayılı Kanunun ilgili maddeleri uyarınca açılmış gerçeğe aykırı nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle Ceyhan 3....
Davacının 1957 yılında vefat eden babası Sadık Yılmaz'ın nüfus kayıtlarında hiçbir şekilde ismi soy ismi kimlik numarasının çıkmadığını, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi için Ankara Nüfus Dairesi Genel Müdürlüğü'ne müracaat yaptğını, ancak herhangi bir sonuç alamadığını, babası Sadık Yılmaz'ın nüfus kayıtlarında bilgilerinin görünmesi için gerekli işlemlerinin yapılmasını talep ettiği görülmüştür. Bu durumda, soybağı ihtilafı ortaya çıkmayacağından, açıklanan muhtevadaki davalar, “gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davasından ibaret kalacak ve görevli mahkeme, 5490 sayılı Kanunun 36/1- a maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olacaktır. Tüm bu sebeplerle; eldeki dava niteliği itibariyle 5490 sayılı Kanunun ilgili maddeleri uyarınca açılmış gerçeğe aykırı nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle Ceyhan 3....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2020 NUMARASI : 2020/640 ESAS, 2020/516 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Ana-Baba Adının Düzeltilmesi/Değiştirilmesi İstemli) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı vekilince yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK'nın 353. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili T1 in(yabancı kimlik no: ), Suriye asıllı olduğunu, İstanbul iline kayıtlı Geçici Koruma Kimlik Belgesi statü sahibi olduğunu, 2014 yılında Geçici Koruma Başvurusu yapılırken anne ve baba isimleri ile soyadı bilgilerinin yanlış olarak kaydedildiğini, T1 in, Abdullah ve Emine Halep doğumlu göründüğünü, gerçekte Hasan...
Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devletin kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (MÖHUK m. 50/1). Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz (MÖHUK m.58/1). Tanıma kararı verilebilmesi için ortada bir mahkeme kararı bulunması ve bu kararın kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekir (MÖHUK m. 54/1- c, 58/1). Ortada kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğu için, Türk Yargıcının yabancı ilamın esasını inceleme yetkisi yoktur. Boşanma, münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisi içinde olan bir konu olmadığından kamu düzenine açık bir aykırılıktan söz edilemez....
Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 60-63. maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi düzenlenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmalar kapsamında bulunmayan uyuşmazlıklarda adı geçen kanun hükümlerinin uygulanması söz konusu olmakla birlikte, “Türkiye’de Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki ... Haziran 1958 tarihli ..... Sözleşmesi” 08.05.1991 tarih ve 3731 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olduğundan ve yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde, bu sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekli olduğundan, .... kapsamına giren hakem kararlarının alanı oldukça daralmıştır. Bununla beraber, Türkiye’nin ........
Türkiye'de aile kütüğü bulunmayan ve yabancı ülkelerde oturan vatandaşlar Bakanlığın göstereceği bir T5 açılacak aile kütüğüne kaydedilir." şeklinde düzenlenmiştir. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davalarının konusunu oluşturur. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir (Nüfus Yönetmeliği m.143). 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar, T5 dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir....
MÖHUK'nun 50. maddesi uyarınca Türk mahkemesinden tenfizi talep edilen yabancı mahkeme kararları bakımından aranan ön koşullar; yabancı mahkeme tarafından verilmiş bir kararın bulunması, kananın hukuk davalarına ilişkin olması ve verildiği devlet hukuku uyarınca kesinleşmiş bulunmasıdır. MÖHUK'nın 53. maddesi uyarınca "yabancı kararın verildiği ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ile onanmış tercümesi" ve" kararın kesinleştiğini gösteren" ve verildiği ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi" dosyaya sunulmalıdır. MÖHUK'da aranan "Kesinleşme Şartı", yabancı mahkeme kararlarının Türk hukukunda tenfiz edilebilmesi için verildiği yer kanunlarına göre aranan bir koşuldur. Buna göre yabancı mahkeme kararının şekli ve maddi anlamda kesinleşip kesinleşmediği kararın verildiği ülke hukukuna göre belirlenecektir. İlamın kesinleşmesi ise temyiz süresinin geçirilmesi ile mümkün olacaktır....
.-........1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel ... ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi, ...-Kanunlarla verilen diğer görevler kapsamına giren dava ve işlere” (TMK.118-494.maddelerinde belirtilen) Aile Mahkemelerinde bakılacağı, hükme bağlanmıştır. Davacı ile davalının resmi nikah olmaksızın birlikte yaşadıkları ancak çocukların davalı babanın nüfus kaydında kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir....