Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Dosya içindeki acele el koyma ve tespit dosyasında bulunan tapu kayıtlarında davalı Hoca oğlu Vahap Yıldırım'ın ölü olduğu belirtilmekle bu hususun nüfus müdürlüğünden araştırılıp ölü olduğunun anlaşılması durumunda veraset ilamının ilgilisinden temini ile mahkeme kararı ve temyiz dilekçesinin mirasçılarına, aksi halde kendisine tebliğ edilerek temyiz ve cevap süresinin beklenmesinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Mahallesi 57 Ada 87 Parseldeki taşınmazın ....adına 25/08/1966 tarihinde kadastro tespiti üzerine tapuya tescil edildiği, tapu müdürlüğünün 02/02/2015 tarihli yazısının ekinde yer alan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1944/255-1944/76 karar sayılı mirasçılık belgesinde ve taşınmazın tesciline esas 05/08/1965 tarihli kadastro tutanağında kayıt maliki ....dedesinin .... babasının) adının ... olarak gösterildiği, ancak dosyada bulunan ve mahkemenin de hükme esas aldığı nüfus kayıtlarında tapu kayıt maliki ...’in babası....’in babasının adı olarak ... yazıldığı anlaşıldığından; nüfus kayıtlarındaki ...’in babası .. ile ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Davacı, dava dilekçesinde, nüfus kaydında baba bir kızkardeşi olarak kayıtlı bulunan ...'ın ...olarak geçen anne adının ... olarak düzeltilmesini istemiş, Mahkemece, nüfus kayıtlarında değişiklik yapılması istenen şahısların ölü olmaları sebebi ile kapalı olan kayıtlarında değişiklik yapılamayacağı, bu nedenle davacının bu talebinin kabul edilemeyeceği, çoğun içinde azı da vardır ilkesinden yola çıkılarak, davacının talebinin kardeşi...'nın annesinin ... olduğunun tespiti olduğu düşünüldüğünde, dosya içerisinde yer alan bilgilerden, dinlenen tanıklardan ...'...

        ın 15.04.2001 tarihinde öldüğünün nüfus kaydına işlendiği görülmüştür. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt taraflar ve tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek, ... 'ın ... ve ölü ... çocuğu olduğunun belirlenmesi durumunda, mahkemece ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti, ...'ın ölüm tarihinin iptali, ...'ın nüfus kaydı esas alınarak ...'in kaydının iptali, evlenme ve çocukları ile varsa diğer nüfusla ilgili vukuatların ... kaydına aktarılmasına karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir....

          İlk derece mahkemesince; "…davacı vekili taşınmazın orman olduğundan bahisle tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tescilini talep ederek eldeki davayı açtığı anlaşılmış ise de; Davalı T3 Oğlu)'ın ölü olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, bir davada taraf ehliyeti medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür ( HMK m.50 ). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder ( TMK m.28 ). Bu sebeple Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacı idarenin davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir....

          , hem babasının isminin Kâmil olarak düzeltilmesini hem de nüfus kayıtlarına ölü kaydının düşülmesini talep etmiştir....

          Gerekçe ve Sonuç: HMK'nın 355. maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede; Dava, davacının anneannesi Fatma Adalet Kaçar'ın kayden görünen anne ve babasının gerçek anne, baba olmadığı, gerçek anne ve babasının İlya ve Sol olduğunun tespiti ile davacının Fatma Adalet Kaçar'ın soyundan geldiğinin tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi talebine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282/1 madde ve fıkrasına göre; "Çocuk ile ana arasında soybağı, doğumla kurulur." Çocuk ile annesi arasındaki soybağının tesisi için, hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir....

          Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarından, 1994 yılında yapılan kadastro çalışmasında senetsizden, 20 yılı aşkın süredir zilyedi bulunan “... oğlu, ... ...’nin” 1994 yılında ölümü ile eşi ... kızı ... ve çocukları ..., ..., ... ve kendisinden önce ölen çocuğu ...’nin çocukları adına tespitin yapıldığı anlaşılmaktadır. Kök muris “... oğlu, ... ...’nin” nüfus kayıtlarında, “... vatandaşlık numaralı 01.07.1933 doğumlu, 2009 yılında evli ölü ...”; “... vatandaşlık numaralı, 01.09.1939 doğumlu, sağ ...” ve “... vatandaşlık numaralı 01.01.1943 doğumlu, 03.06.1950 tarihinde ölü ...” kaydı bulunmaktadır....

            Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir: 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2- Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı...

              in olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Hazine Temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, nüfus kaydında aralarında bağ olmayan ve bekar olarak ölü görünen anneleri...'nin bekar olan kaydının iptali,.... ile evli olduğunun ve bu evlilikten davacı ... ve ...ile kardeşleri ... adlı evlatları olduğunun tespiti ile nüfusa tescilini istemiş, mahkemece davacılar ... ve ...'ın annelerinin ... olduğunun tespitine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir. Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorundadır....

                UYAP Entegrasyonu