Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, kendisinden önce doğup nüfusa kayıt edilen ve ölen ancak nüfusta sağ görünen abisinin nüfus cüzdanının kendisine verildiğini, gerçekte 1981 yılında doğmuş olmasına rağmen kayıtlarda 01/07/1966 tarihi olarak işlendiğini, doğum tarihinin düzeltilmesini talep etmiştir. Nüfus Hizmetleri Kanununun 15 maddesi ile doğumun bildirimi, 31. maddesi ile ölümün bildirimi, 33. maddesi ile ölü olduğu halde aile kütüklerinde sağ gözükenlerin nüfus kütüğüne geçirilmesi düzenlenmiştir. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir. Nüfusa kayıt edilmeyerek kendisinden önce doğup ölen kardeşine ait nüfus kaydını kullanması nedeni ile bir kişinin nüfusa tescil edilmesi, dolayısıyla saklı nüfustan sicile yazılması da idari işlem niteliğindendir....

Nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin davacıların murisi ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde “çoğun içerisinde az da vardır” kuralı gereğince bu yönde bir “tespit kararı” verilmelidir. Hal böyle olunca; mevcut duruma göre şahsın artık nüfus siciline tescili mümkün olmadığından ve dolayısıyla tapu kaydındaki kimlik bilgileri de nüfus kayıtlarına göre düzeltilemeyeceğinden tapu kayıtlarında intikal yaptırılabilmesi için mahkemece “talep konusu taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünen ... ile davacılarn kök murisi ....’in aynı kişi olduğunun tespitine” şeklinde bir tespit hükmü kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde düzeltme kararı verilmesi doğru değildir. İlgili idarenin temyiz itirazları yerindedir....

    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1.bendindeki "nüfus kayıtlarındaki sağ ibarelerinin ölü olarak düzeltilmesine" sözlerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.11.10.2010 (Pzt.)...

      Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece nüfus müdürlüğünden yapılan araştırma sonucunda dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip başka kişilerin de mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu kişi veya kişiler, ölü iseler mirasçıları duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak mülkiyet aktarımına yol açmayacak şekilde bir karar verilmelidir....

        Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı...

          Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015-747 sayılı dosyası ile görülen kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında temsil edilmek üzere, 2 parsel sayılı taşınmaz malikleri ... kızı ...ile ...'na kayyım atanması istenilmiş; mahkemece, davanın kabulü ile kayıt malikleri ... kızı ...ile ...'na kayyım atanmasına dair verilen karar ... vekili tarafından, “Milli Emlak Müdürlüğü ve ... Mahallesi Muhtarlığı tarafından düzenlenen tutanak içeriğine göre, ...'nun ölü olduğunun ve 1925 doğumlu ... isimli oğlunun bulunduğunun tespit edildiği, bu nedenle ... yönünden kayyım atanmasının doğru olmadığı” gerekçesi ile temyiz edilmiştir. Dosya arasında bulunan, ... Mahallesi Muhtarlığı tarafından düzenlenen 08.04.2016 tarihli tutanakta; ölü “...'nun, 1925 doğumlu ... adındaki oğlunun nüfus kayıtlarında soyadının ... olarak yer aldığı, adı geçenin 1989 yılında vefat ettiği, T.C. Kimlik Numarası bildirilen ... ... adlı oğlunun ise halen sağ olup ......

            K A R A R Davacı dava dilekçesinde, nüfus kayıtlarında ölü eşi ...'den müşterek çocuğu olarak görünen ...'in, gerçekte ... ile ...'in evlilik dışı ilişkisinden dünyaya geldiğini ileri sürerek, nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesini istemiş; mahkemece, aile mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmiştir. 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözetilmesi gerekir. HMK uyarınca, olayları açıklamak taraflara hukuki niteleme hakime aittir....

              Şöyle ki, mahkemece nüfus müdürlüğünden ...oğlu... ve... oğlu... isimli kişilerin nüfusa kayıtlı olup olmadıkları hususu sorulmuş, nüfus müdürlüğünce... oğlu... isminde 10 kişinin kaydının bulunduğu bildirilmiştir. Bu durumda yapılması gereken iş, ... isimli kişiler sağ ise kendilerinin, ölü ise mirasçılarının dinlenmesi sureti ile çekişme konusu taşınmazlarda hak iddia edip etmediklerinin sorulmasından ibarettir. Ne var ki, mahkemece bu gerek yerine getirilmemiştir. Hal böyle olunca, nüfus müdürlüğünden kayıtları gönderilen... isimli şahıslar sağ ise kendilerinin, ölü ise mirasçıları dinlenerek 1680, 431 ve 432 parsel sayılı taşınmazlarda mülkiyet iddialarının olup olmadığının sorulması, mülkiyet iddiaları var ise uyuşmazlığın artık çekişmesiz yargı yolu ile çözümlenemeyeceğinin gözetilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

                Muris adına kayıtlı ... kaydının incelemesinde ..., ..., ...-2 Mahallesi, 220 parsel sayılı taşınmazın 19.07.1955 tarihli tapulama tutanağına göre T.Sani-1299 tarih ve 13 numaralı ... kaydıyla ve harita musibince Pravadi muhacirlerinden ... oğlu ...’nın uhde-i tasarrufunda ise de ...’nın öldüğü ve kaç senesinde öldüğü kimleri mirasçı bıraktığı kati olarak bilinemediği muhtar ve bilirkişilerin beyanlarından anlaşılmakla kayden malik görünen ölü ...’nın mirasçılarına tahdit ve tespit yapıldığı, ... Nüfus Müdürlüğünden getirtilen ve bilirkişi vasıtasıyla tercümesi yapılan ... nüfus kayıtlarında ölü ... ve ölü ...’dan olma ...’nın 1873 yılında Pravadi’de doğduğu ve 1916 yılında öldüğü, ölü ... ve ölü Havva’dan olma eşi Hatice’nin ise 1925 yılında öldüğü, ... ve ...’nın müşterek çocuklarının 1903 ... doğumlu ... ve 1906 Balaban doğumlu ... olduğu, güncel nüfus kayıtlarının incelenmesinde ise ......

                  Somut olayda, hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen T3 hakkında yapılan kolluk araştırması neticesinde 1978 yılında ölmüş olduğunun tespit edildiği, Uyaptan alınan nüfus kayıtlarından hakkında gaiplik kararı istenen Kasım Kalkan'ın ölü olduğunun resmi makamlarca kayıt altına alındığı ve sağ olan mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmış olup ölü olduğu tespit edilen kişiler hakkında T.M.K. 588 maddesi gereği gaiplik kararı verilemeyeceği, 4721 sayılı T.M.K. 588 maddesi sağ olup olmadığı bilinmeyen kişiler hakkında gaiplik kararı verilebileceği hükmü karşısında gaiplik kararı istenen şahsın ölü olduğu, sağ mirasçılarının bulunduğu resmi kayıtlar ve tüm dosya içeriğinden açıkça anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmeyerek ( aynı yönde Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 11.06.2015 tarih ve 2015/7241 Esas, 2015/8677 Karar sayılı kararı, 22.05.2019 tarih ve 2016/9815 E., 2019/3221 K.sayılı kararı) davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi...

                  UYAP Entegrasyonu