e ait olduğu,adıgeçenin 1990 yılında öldüğü bildirilmiş, nüfus müdürlüğünden bu kişinin nüfus kaydı getirtilerek mirasçılarının bulunduğu görülüp, buna göre karar verilmiş ise de bu bilgi yeterli değildir. Adına kadastro tespiti yapılan kişinin İsmail oğlu... olduğu,kolluk araştırmasında ise İsmail oğlu ... adlı kişinin bildirilmesi karşısında bu iki kişinin kimlik bilgilerinin farklılığı dikkate alınıp, kadastro tespitinin zilyetliğe ve taksime dayalı olduğu gözetilerek, gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak kadastro tespit tutanağında yazılı muhtar ve bilirkişilerin tanık olarak dinlenmesi suretiyle toplanan deliller birlikte değerlendirilip , hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir....
kayıt örneği üzerinde şahsın 16/07/2005 tarihinde ölmüş olduğuna dair kaydı silip sağ olarak değiştirdikten sonra renkli fotokopi ile üretilen 23/10/2007 tarihli sahte nüfus kayıt örneği ile sanık ...’in 23/10/2007'de ...’ın banka hesabından para çekmek isterken ölü olduğunun anlaşılmasıyla olayın ortaya çıkması, sanık ...’in aynı nüfus kaydı ile 14/12/2006, sanık ...’in 01/06/2007 tarihlerinde aynı şekilde ölü şahsın hesabından para çektiğinin iddia edilmesi karşısında YARGITAY 15....
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29.maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30.madde hükmünde de; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 594. maddesi hükmünde, mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hâkiminin uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilân yapıp hak sahiplerini son ilândan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağıracağı, ilân süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hâkimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere mirasın devlete geçeceği belirtilmiştir....
un tekrar ifadesine başvurularak kolluk ve duruşmadaki beyanı arasındaki çelişkinin giderilmesi, gerektiğinde davacının mezarının bulunduğu Sadak köyünde durumu bilecek kişilerin kolluk vasıtası ile tespiti sağlanıp dinlenilmesi, davacı Murteza'nın bizzat mahkemece, temin edilemediği takdirde Uluslar arası yazışma yapılmak sureti ile alınacak olan DNA testine esas doneler getirtilerek, davacı ile nüfus kaydında çocukları olarak görünen kişiler arasında DNA incelemesi yapılmak sureti ile alınacak rapor da gözetilerek bir karar verilmelidir....
İlk derece mahkemesince; "…davacı vekili taşınmazın orman olduğundan bahisle tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya tescilini talep ederek eldeki davayı açtığı anlaşılmış ise de; Davalı T3 Oğlu)'ın ölü olduğu anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, bir davada taraf ehliyeti medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmakla mümkündür ( HMK m.50 ). Medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder ( TMK m.28 ). Bu sebeple Kanun’da ölü kişiye karşı dava açılması hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir. Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması durumunda davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken davacı idarenin davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir....
Bu durumda mahkemece, konuya ilişkin kanun hükümleri ve kanunun amacı da gözetilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtları ve dayanak belgelerinin tapu müdürlüğünden, vergi kaydıyla ilgili bilgi ve belgelerin belediye başkanlığından ve vergi dairesi müdürlüğünden getirtilip kayıt ve belgelerde kimlik bilgilerinin bulunması halinde nüfus müdürlüğünden ilgililerin nüfus aile kayıtlarının getirtilerek tapu kaydı malikleriyle irtibatı araştırılması, varsa mirasçılara ilişkin veraset belgelerinin istenilmesi ve toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden ...10 parseldeki taşınmazda ... Gürleyik'in hissedar oldukları, bu kişilerin sağ olup olmadıkları, ölü iseler mirasçılarının bulunup bulunmadığı bilinmediğinden Hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması için adı geçen kişilere 3561 sayılı Yasa uyarınca ......
Ö.. sağ ise ilgili Nüfus Müdürlüğünden ''Aile Nüfus kayıt tablosunun'', '' TC kimlik numarasının'' sorulduktan, 1-b)Adı geçen ölü ise; veraset ilamının temin edilerek dosya arasına konulduktan, 2-İlgili Tapu Müdürlüğünden dava konusu taşınmazın ''Kadastro Tespit Tutanaklarının'' getirtildikten, Sonra birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Dairemizin önceki tarihli geri çevirme kararı ile davacılar ..., , ... ve ...’e ait nüfus kayıt örneği getirtilmesi, sağ olduklarının anlaşılması halinde davacılara, ölü olduklarının tespiti halinde ise mirasçıları belirlenerek, mirasçılardan gerekçeli karar tebliğ edilmeyenler bulunması halinde bu kişilere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde mahkeme hükmü tebliğ edilerek temyiz süresinin beklenilmesi, dava konusu 250 parsel sayılı taşınmaza komşu olan 245, 258, 259, 260, 264, 265 ve 266 parsel sayılı taşınmazlara ait kesinleşme durumlarını gösterecek şekilde ... tutanak örnekleri ile dayanak kayıtlarının (... öncesi eski tapu ve vergi kaydı) getirtilmesi, davacıların dayanağı olan Şubat 1955 tarih ve 29. sıradan 37. sıraya kadar (37. sırada dahil...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince, "...İddia, eldeki deliller ve tüm dosya kapsamı, mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça işbu davanın T3'e karşı açıldığı, uyap sisteminde yapılan sorgulamada davalı T3'ün dava tarihinden uzun yıllar önce 01/08/1978 tarihinde vefat ettiğinin görüldüğü, davacı tarafça T3'ün sağ mı ölü mü olduğu bilinmediğinden ölmüş olması halinde mirasçılarına davayı yöneltmek istediklerine ve mirasçılık belgesini almak için taraflarına yetki verilmesine dair açıklamada bulunulmakla beraber dava dilekçesinin davalının isim bilgileri kısmında T3 yazılmak suretiyle ölü kişinin davalı olarak gösterilmiş olunduğu, dava açılırken davalının sağ veya ölü olup olmadığı hususunda davacı tarafça gerekli ve yeterli araştırma yapılmadığı gibi dava dilekçesinde davalının ölü olan T3 olarak gösterilmesinin herhangi bir maddi hataya da dayanmadığının anlaşıldığı, nitekim dava dilekçesi içeriğinde davalının...
Ölüm ile kişilik hakları son bulduğundan, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gibi, 4.5.1978 gün, 4/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; ölü kişinin mirasçılarına davayı yöneltmek suretiyle davanın yürütülmesi veya ıslah yolu ile davaya devam edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Mahkemece davanın bu sebeple reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL’nın temyiz eden davacıdan alınmasına 15.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....