Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesi ise, açılan davanın nüfus kaydının düzeltilmesi isteğine ilişkin olması nedeni ile 5490 sayılı Yasa’nın 36/1-a maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiştir. 11.12.2009’da açılan davada, davalı ...’nin kök muris ...’in kızı olmadığı, ikinci eşinin başka bir beraberliğinden dünyaya geldiği, iddiası ile soy bağının düzeltilmesi istenmektedir. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5133 sayılı Kanun ile değişik 4/1 maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısım hariç olmak üzere ikinci kitabından ( MK. md. 118–494 ) doğan bütün dava ve işlere Aile Mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Medeni Kanunun 282.maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır. Nüfus Kanununun 46. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılır....

    Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve dosyadaki deliller birlikte dikkate alındığında davalı ...’in bu tescil işlemi yapıldığı sırada dahi davacının kendi çocuğu olmadığını bildiği sabit olup, gerçeğe aykırı beyanıyla oluşturulan nüfus kaydının iptaline ilişkin talep nüfus kayıt düzeltme davasıdır. Nüfus kayıt düzeltme davaları asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır. Bu nedenle, “Nüfus kaydının düzeltilmesive “Babalık davası” olarak davalar tefrik edilip, nüfus kaydının düzeltilmesi davalarında asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi, nüfus kaydının düzeltilmesi davasının sonucuna göre babalık davası hakında karar verilemesi gerekirken, işin esasının incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

      İDDİANAMENİN İADESİPASAPORT KANUNUA AYKIRILIKŞÜPHELİLERİN NÜFUS VE ADLİ SİCİL KAYDININ BULUNMAMASI 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 309 ] 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 170 ] 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 174 ] "İçtihat Metni" 5682 sayılı Pasaport Kanunu'na aykırılık suçundan şüpheliler İ.T, J.B, A. P, W. C ve M.A haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda Dikili Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23.03.2007 tarihli ve 2007/272-141-81 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun'un 174. maddesi gereğince iadesine dair, Dikili Sulh Ceza Mahkemesinin 28.03.2007 tarihli ve 2007/81 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin DİKİLİ Asliye Ceza Mahkemesinin 11.04.2007 tarihli ve 2007/44 değişik iş sayılı kararının tüm dosya kapsamına göre; Yargıtay 6....

        a ait nüfus kayıtlarının incelenmesinden, ... ve ... evli oldukları, davacının iddiasının kabulü halinde anne ve babasının evlilik birliğine tescil edileceği, dolayısı ile anne ve baba arasındaki soybağının hakim hükmüyle değil, TMK'nun 282. maddesi gereği kurulacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen açıklamalar dikkate alındığında; davacının talebi bir bütün olarak gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olarak oluşturulan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılır....

          Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir''. Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, "nüfus kayıtlarının düzeltilmesi'’ davalarının konusunu oluşturur. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık dahil her türlü kanıta başvurulabilir. Diğer taraftan kayıt düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hâkim istemle bağlı kalmayarak re'sen yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve öteki kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek durumundadır....

          Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Düzeltilmesi istenen tapu kaydının; 21.07.1970 tarihinde yapılan tapulama tespiti sırasında senetsizden "... oğlu ..." adına tespit gördüğü ve tespitin 27.10.1970 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacının dayanağı veraset ilamı ile celb edilen nüfus kayıtlarına göre, babası "... oğlu ..."dir. Düzeltilmesi istenen tapu maliki ise ... oğlu ...'dir. Yukarıda yazılı açıklamalara göre, tapu kaydında düzeltme istemine ilişkin davalar tapu sicilinin düzenli tutulması amaçlandığından kamu düzenine ilişkindir. Mahkemece tapu kayıt maliki "... oğlu ..." ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının gerek nüfus müdürlüğünden ve gerekse zabıta aracılığı ile araştırılması yapılmamıştır....

            Taşınmazlar senetsizden ve vergi kaydı bulunmaksızın malik adına tespit ve tescil edilmiştir. Dosya arasına alınan Afşin Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/907 Esas ve 2009/222 Karar sayılı “...’ın” ölümünün ve baba adının tespiti istemli davada, nüfus kaydı bulunmayan “...’ın” nüfusa kaydedilmeden 1976 yılında öldüğü ve baba adının “...” olduğunun tespitine karar verilmiştir. Yine Afşin Sulh Hukuk mahkemesi’nin 2009/255-402 sayılı veraset belgesi istemli davada, nüfus kaydı bulunmayan “Emine Sağınak’a” ait veraset belgesi verilmiştir. Tapuda kaydı düzeltilmesi istenilen davacıların murisi “...’ın” nüfusa kayıtlı olmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu nedenle, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 31. ile Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddeleri uyarınca, kaydı düzeltilmesi istenen “... kızı, ...k”ın doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi için davacılara süre verilmelidir....

              Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir....

                in annesinin adı ile ilgili olarak bir tereddüt yaratıldığı nüfus kaydına göre de L..'nin (Ş..'nin) 27.08.1982 günü öldüğü anlaşılmaktadır. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davaları kişiye sıkı sıkıya bağlı haklara ilişkin bulunan davalardan oldukları gerçeği dikkate alınarak bunların, bizzat kaydının düzeltilmesi istenen kişi tarafından açılması gerektiği Yargıtay uygulamalarında kabul edilmekte ise de, çoğun içinde azında bulunduğu kuralı uyarınca düzeltme isteminin aynı zamanda tespiti de içeriğinden davacının, salt düzeltme isteminde bulunması, tespit kararı verilmesine engel oluşturmaz. Açıklanan duruma ve tüm dosya içeriğine göre davacının iddiası kanıtlanmış bulunduğundan ölü olan babaannesinin nüfus kütüğünde L.. olan adının Ş.. olduğunun tespitine karar vermek gerekirken doğrudan doğruya kaydın düzeltilmesi şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                  O halde yasa gereği baba belirlidir ve babanın da Orhan olduğunun kabul edilmesi zorunludur. Bu ise nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile mümkündür.( Yargıtay 8. hukuk Dairesi 2017/8831 Esas 2019/2903 Karar ) Davada çözülmesi gereken husus davalı Muhammed’in davalı Nisfiye ve Orhan’ın gerçek anne ve babası olup olmadığıdır. 04.06.1958 tarihli ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir....

                  UYAP Entegrasyonu