Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nüfus Kaydının Düzeltilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava dilekçesinde, Suriye vatandaşı olan davacı ...'un Türkiye'de nüfus kayıtlarını ... adındaki kişinin kullandığı, ... ve ... kızı 01.01.1960 doğumlu ...'a ait nüfus kaydının kendisine ait olduğu ileri sürülerek ...'ın (...) kendisi olduğunun tespiti ile diğer yanlış kaydın düzeltilmesi istenmiş, İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile Suriye vatandaşı olan davacı ... ile Türk vatandaşı davalı ... 'ın aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmiştir. Davanın kabulüne dair İlk Derece Mahkemesince verilen karar, davalı ......

    Adli Emaneti'nin 2010/203 sırasında kayıtlı olduğunun” belirtilmesine rağmen, nüfus cüzdanı getirtilmeden, katılan adına açılan telefon hat sözleşmesi ekinde bulunan fotokopi şeklindeki nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafın katılana veya sanığa ait olup olmadığı hususunda denetlemeye elverecek şekilde tespit yapılmadan ve sanığın hangi eyleminin resmi belgede sahtecilik suçuna vücut verdiğinin kararda açıkça gösterilmeden karar verilmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle ... Adli Emanetinde bulunan katılana ait nüfus cüzdanının getirtilerek,... Adli Emanetinde bulunan... ... A.Ş. den katılan ... adına hat açma işlemlerinde kullanılan belgelerle birlikte incelenerek, katılana ait nüfus cüzdanı üzerinde iğfal kabiliyetine haiz her hangi bir tahrifat olup olmadığının ve abone sözleşmesi ekinde fotokopi şeklinde bulunan katılan ...'...

      kardeşinin daha olduğunun göründüğünü, ancak bu isim ve soy isminde kesinlikle davacının bir kardeşi doğmadığını, nüfus kayıtları incelendiğinde kaydın sehven oluşturulduğunun anlaşılacağını, nüfus kaydında gözüken kişinin 10.03.1954 tarihinde doğduğunu, 01.01.1960 tarihinde öldüğü bilgilerinin nüfus kayıtlarında mevcut iken bu kişinin nüfusa tescilinin 15.01.1963 tarihinde yapıldığını, yani nüfus kaydında gözüken kişinin nüfusa tescilinin öldükten 3 yıl sonra gerçekleştirildiğini, kişinin ölüm tarihinin 01.01.1960 olmasına karşın aynı kişinin nüfusa tescilinin 15.01.1963 tarihinde yapıldığını, öldüğü nüfus kaydında iddia edilen kişinin nüfusa tescilinin ölüm tarihinden 3 yıl sonra yapıldığını, nüfus kayıtlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının nüfus kayıtlarında görülen yanlışlığın ise esasen kadastro sırasında büyük bir karışıklık ve karmaşaya neden olduğunu, olukbaşı köyünde kadastro parselasyon çalışmaları 2009 yılı içinde geldiğini, davacıya ait taşınmazların senetsizden...

      Nüfus kaydında ölü olduğunun tespiti istemine ilişkin davada, ölenin adrese dayalı nüfus kayıt sistemi bilgilerine göre, adresinin bulunmadığı, müteveffaya ait ölüm kağıdına göre oturduğu yerin belirtildiği, bu durumda uyuşmazlığın, oturduğu yer mahkemesinde sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılacaktır. (Yargıtay 17. H.D. 23/10/2014 gün 2014/11408 E. 2014/14026 K.) TMK'nun 19. maddesine göre; yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. Kayıtlarının tespiti ve düzeltilmesi istenilen kişi olan T4'ın nüfus kayıt bilgilerine göre yerleşim yeri adresinin Çeşme olduğunun kabulünün gerektiği, yetkili mahkemenin, kesin yetkili mahkeme olan Çeşme Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak HMK 353/1- a-3 maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için yerel mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/2850 KARAR NO : 2022/2781 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DATÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/04/2022 NUMARASI : 2020/267 ESAS 2022/96 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Kayıtlarda Sağ Görünen Kişinin Ölü Olduğunun Tespiti) KARAR : Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/04/2022 Tarih 2020/267 Esas 2022/96 Karar sayılı kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş ve dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere dairemize gönderilmiş olup dosya heyetçe incelendi; A)DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı T1 nüfus kaydında 3 çocuğunun bulunduğunu; ancak nüfus kayıtlarında sağ olarak gözüken oğlu Emil Alpaslan Akoğlu'nun 04.04.1995 tarihinde İsveç'te vefat ettiğini, oğlunun Türkiye nüfus sisteminde sağ olarak gözüktüğünü yıllar sonra öğrendiğini, İsveç nüfus idaresinden oğlu Emil Alpaslan Akoğlu'nun vefatını gösterir belgeyi...

      Yine 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin (c) fıkrasında, "Tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder." ibaresini içermekle, Mahkemece açılmış bulunan davada davacının annesinin tespiti yönünden davanın nüfus kaydının düzeltilmesi ile ilgili istem olduğu ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesine göre asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu dikkate alınarak annenin tespiti yönünden, ilgililer arasında DNA incelemesi yaptırılarak alınacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması, Davacının babasının ... olduğunun tespiti yönünden ise dava; Türk Medeni Kanunu'nun 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen babalığın tespiti istemine ilişkin olup, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4.maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfus Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından davanın reddedilen kısmı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava dilekçesinde, Suriye uyruklu davacı ... tarafından, aynı ülke vatandaşı ... ile Türk vatandaşı Ali ve Emine oğlu 01.07.1919 doğumlu ...’ın aynı kişi olduğunun ve ...’ın davacının babası olduğunun tespiti istenmiştir....

          ın aynı kişi olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, Mardin Sulh Hukuk Mahkemesi'nden alınan yetki uyarınca babası olduğunu ileri sürdüğü ... ile Suriye uyruklu 2007 tarihinde vefat eden ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti istemiyle bu davayı açmıştır. Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı sonrasında davaya bakan sulh hukuk mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 36. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendi uyarınca nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme (değişiklik) davalarının asliye hukuk mahkemesinde açılması ve karara bağlanması gerekir. Somut olayda nüfus kaydında babası olarak görünen ...'...

            Hukuk Dairesinin 23/05/2019 tarihli, 2017/12826 esas, 2019/5470 karar sayılı ilamı ile dava dilekçesinde, nüfusa kayıtlı olmayan davacının anne ve babasının tespiti istenildiği, Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesinin 2. fıkrasında "Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kayıtla ispat edilir." hükmünü içerdiği,yine 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinin (c) fıkrasında, "Tespit davaları, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil eder." ibaresini içermekle, Mahkemece açılmış bulunan davada davacının annesinin tespiti yönünden davanın nüfus kaydının düzeltilmesi ile ilgili istem olduğu ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesine göre asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu dikkate alınarak annenin tespiti yönünden, ilgililer arasında DNA incelemesi yaptırılarak alınacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,davacının babasının Ahmet Elçi olduğunun...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Düşme Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; Mağdur sanıkların nüfus kaydına göre kardeş oldukları, ayrıca sanık ...'ın eylemini sürahi ile gerçekleştirdiğinin kabulüne rağmen atılı kasten yaralama eylemlerinin kovuşturulmasının şikayete tabi mesi, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun BOZULMASINA, 07.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu