Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı, bu hususta özel kanunda açık düzenleme bulunduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi hâkimden istenebilir....

    Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı, bu hususta özel kanunda açık düzenleme bulunduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi hâkimden istenebilir....

      Adın değiştirilmesi davasında davacı taraf, örfi yahut çevresel nitelikteki sebep yahut başka sebeplere dayanıp, kendisini haklı gösterecek olguları ispat ederek, nüfus sicilinde değişiklik yapılmasını talep etmekte olup, esasen bu tür davalarda hasım gösterilen Nüfus Müdürlüğü ile aralarında bir uyuşmazlık olmayıp, nüfus müdürlüğü davada sadece yasal hasım olarak yer almaktadır. Gerçekte, davada taraf değil, sadece ilgilidir. İlgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu davalarda ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı da söz konusu değildir. Davacının, yukarıda belirtildiği gibi kendisini haklı gösterecek vakıaların varlığını ispat ederek, ad veya soyadının uygun biçimde düzeltilmesi dışında ileri sürebileceği herhangi bir hakkı da bulunmamaktadır....

        Adın değiştirilmesi davasında davacı taraf, örfi yahut çevresel nitelikteki sebep veya sebeplere dayanıp, kendisini haklı gösterecek olguları ispat ederek, nüfus sicilinde değişiklik yapılmasını talep etmekte olup, esasen bu tür davalarda davacı ile hasım gösterilen Nüfus Müdürlüğü ile arasında gerçek bir uyuşmazlık olmayıp, nüfus müdürlüğü davada sadece yasal hasım olarak yer almaktadır. Nüfus Müdürlüğü, esasen davada taraf değil sadece ilgilidir. İlgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu davalarda ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı da söz konusu değildir. Davacının, yukarıda belirtildiği gibi kendisini haklı gösterecek vakıaların varlığını ispat ederek, ad veya soyadının uygun biçimde düzeltilmesi dışında ileri sürebileceği herhangi bir hakkı da bulunmamaktadır....

          Adın değiştirilmesi davasında davacı taraf, örfi yahut çevresel nitelikteki sebep veya sebeplere dayanıp, kendisini haklı gösterecek olguları ispat ederek, nüfus sicilinde değişiklik yapılmasını talep etmekte olup, esasen bu tür davalarda davacı ile hasım gösterilen Nüfus Müdürlüğü ile arasında gerçek bir uyuşmazlık olmayıp, nüfus müdürlüğü davada sadece yasal hasım olarak yer almaktadır. Nüfus Müdürlüğü, esasen davada taraf değil sadece ilgilidir. İlgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu davalarda ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı da söz konusu değildir. Somut olayda, davacı, nüfus kaydında ... olan isminin gerçek ismi olan “...” olarak düzeltilmesini ayrıca telaffuzu zor, anlamı olmayan “... ” soyadının ise “...” olarak düzeltilmesini talep etmiş olup bu haliyle talebin haklı sebebe dayalı ad ve soyadın değiştirilmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır....

            Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve tescil olunur. 2525 sayılı Soyadı Kanunu'na göre taşınması zorunlu önad ve soyadı, Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi hükmünün kapsamındadır. Ne var ki; adın haklı sebeple değiştirilmesine ilişkin dava, kişisel durum sicilindeki mevcut kaydın değiştirilmesini ve düzeltilmesini gerektirdiğinden esas itibarıyla "nüfus kaydının düzeltilmesi" niteliğindedir. TMK'nun 339/5. maddesine göre çocuğun adını ana ve babası koyar. Dolayısı ile çocuğun adının değiştirilmesi babanın da hukukunu ilgilendireceğinden adı geçen küçüğün babasının davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilip deliller toplanıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi yerine, taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.( Yargıtay 8....

            Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden ve nüfus kayıtlarından ... ile ...'in aynı kişi olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak mükerrer kaydının iptali istemi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Mükerrer kaydın iptalinde, sonradan yapılan ikinci tescilin iptali gerekmekte ise de, ...'nün tüm işlemlerinin mahkemece iptal edilmesine karar verilen kayda göre yapılmış olması nedeni ile ileride mağdur olmaması için ... kaydının iptaline ve ikinci kayıttaki adın, doğum tarihinin ve anne ve baba adının iptal edilerek ilk kayda göre düzeltilerek, baba hanesi ile evlilik hanesi arasında da bağlantı kurulması sureti ile karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 01.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/03/2022 NUMARASI : 2021/210 ESAS, 2022/146 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Adın İptali İstemli) KARAR : Dairemizde bulunan istinaf başvurusunun yapılan açık incelemesi sonunda; Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/210 Esas sayılı dosyası ve dava dosyasında verilen 22/03/2022 tarihli 2022/146 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi....

              Ancak; Davacının nüfus kütüğünde ... olan adının "..." olarak düzeltilmesini sağlamak amacıyla açtığı davada, mahkemece verilen ve davacının istemine uygun bulunan kararın usulüne uygun şekilde yargılama yapılmadan ve ayrıca yasal olarak taraflara tebliğ edilmeden kesinleşme şerhi verilmek suretiyle nüfus idaresine gönderilip kayıtlara işlenmesi hukuki geçerliliği olmayan ve ayrıca kazanılmış hakka konu teşkil edebilecek nitelik taşımayan bir husus olduğu nazara alınarak, bu konunun kararda belirtilmesi gerekirken davacı yönünden nüfus kaydında yapılan değişikliğin kazanılmış hak olması nedeniyle nüfus kaydında herhangi bir (yeni) değişikliğe yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Maddesinin "Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir." şeklinde düzenlendiğini, herkesin haklı nedenin varlığı halinde isminin düzeltilmesi için dava açabileceğini, kişinin toplum içerisinde bilinen ismini kullanma hakkına sahip olduğunu, bu haliyle kolluk araştırması ve davacının beyanları doğrultusunda davacının hukuki yararının var olduğuna dair vicdani kanaatin oluştuğunu gerekçe olarak belirtip davanın kabulü ile Sabahat Yapıcı'nın nüfus kayıtlarında "Sabahat" olan isminin "Kumsal" olarak düzeltilmesine nüfus kaydına bu şekilde tesciline yönelik karar vermiştir....

                UYAP Entegrasyonu