Ancak; Davacının nüfus kütüğünde ... olan adının "..." olarak düzeltilmesini sağlamak amacıyla açtığı davada, mahkemece verilen ve davacının istemine uygun bulunan kararın usulüne uygun şekilde yargılama yapılmadan ve ayrıca yasal olarak taraflara tebliğ edilmeden kesinleşme şerhi verilmek suretiyle nüfus idaresine gönderilip kayıtlara işlenmesi hukuki geçerliliği olmayan ve ayrıca kazanılmış hakka konu teşkil edebilecek nitelik taşımayan bir husus olduğu nazara alınarak, bu konunun kararda belirtilmesi gerekirken davacı yönünden nüfus kaydında yapılan değişikliğin kazanılmış hak olması nedeniyle nüfus kaydında herhangi bir (yeni) değişikliğe yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
kayıt esnasında nüfus memurunun davacının doğum yılını 1974 olarak yazdığından bahisle, nüfus kaydındaki isminin Sevda, doğum yılının ise 1980 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesine göre, haklı sebebe dayalı soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMKnın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, değişikliğin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olmayacağı, bu değişiklikten zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel ve kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır....
Hükme karşı davalı idare temsilcisi; yargılamanın nüfus müdürü veya görevlendireceği memurun huzuru ile görülmesi gerekirken yokluklarında karar verildiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava; nüfus kayıtlarındaki adın değiştirilmesi talebidir. Dosyanın incelenmesinde; 26/02/2019 tarihli 1.duruşmaya davacıların katıldığı, davalı idareyi temsilen kimsenin bulunmadığı ve duruşma sonunda davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesi; "Nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları (...) nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır." hükmünü içermektedir....
TMK'nın 27. maddesine göre ''Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunur. Ad değişmekle kişisel durum değişmez. Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir. Türk Medeni Kanununun öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve kanunun buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun tespiti gerekir....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının boşanma sonrasında kullanmaya devam ettiği eski eşinin soyadının nüfus kaydından silinerek kızlık soyadının tescili istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın çekişmesiz yargıya tabi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın 5490 sayılı Kanun uyarınca soyadı düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca, haklı bir sebebe dayanmak kaydıyla, adın değiştirilmesi hâkimden istenebilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/1 maddesinde çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nüfusta Adın Değiştirilmesi İstemli Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 8,20 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/10/2020 NUMARASI : 2019/303 Esas - 2020/554 Karar DAVA KONUSU : Nüfus (Diğer Kayıtların Düzeltilmesi İstemli) KARAR : DAVA :Nüfus (Diğer Kayıtların Düzeltilmesi İstemli) İSTİNAF KARAR TARİHİ :18/02/2021 İSTİNAF KARAR YAZIM TARİHİ :18/02/2021 Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin çocuğu olan Osman Şenli’nin 23.09.2001 tarihinde doğduğunu, müvekkilinin eski eşi Süleyman Şenli’nin bir çok yüz kızartıcı suç işlediğini, çevrede de bu yönüyle ünlendiğini, Süleyman Şenli’yi arayan tekin olmayan insanların müvekkilinin çocuğunu sık sık rahatsız ettiklerini, Süleyman Şenli’nin kötü arkadaş çevresinin çocuk Osman’ı rahat bırakmadıklarını, kötü alışkanlıklara çekmeye çalıştıklarını çocuğun artık çevre tarafından Süleyman Şenli’nin oğlu olarak değil Şahan Dağcı olarak bilinmesini, çocuğun hiç kimseye kötü nam salmış olan babasını hatırlatmamasını istediklerini belirterek...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili, dava dilekçesinde davacıların oğlunun nüfus kaydında "..." olan adının "..." olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili, dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanı ile davacıların oğlunun nüfus kütüğündeki “..." olan adı ile çevrede tanınıp bilinmediğini, "..." adı ile tanındığını bildirerek adının "..." olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmüne göre haklı nedenin varlığı halinde, adın değiştirilmesi mümkün olup Yargıtay uygulamalarında, kişinin toplum içerisinde bilinip tanındığı adı ile anılmayı ve onu kayden de taşımayı istemesinin haklı neden teşkil edeceği kabul edilmiştir....
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesine göre, haklı sebebe dayalı adın ve soyadın değiştirilmesine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesinde ; Adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, değişikliğin nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olmayacağı, bu değişiklikten zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel ve kişiye özgü nedenler ; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir unsurudur....