Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalı ile düğün yaparak gayriresmi olarak evlendiklerini, aradan geçen sürede davalının resmi nikah yapmadığı gibi başka biri ile evli olup çocuğu bulunduğunu öğrendiğini, kendisini evden kovduğunu, evlilik vaadi ile kandırıp kızlığının bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi ile birlikte çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen, olmazsa bedellerinin tazmini isteminde bulunmuştur. Bir kişinin fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerlerine iradesi dışı saldırma sonucu meydana gelen eksilme ve kayıplar manevi zararı oluşturur. Bu tür kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Yasalarımız manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir....

    Ancak dinlenen davacı tanığı...; güvenlik sebebiyle tarafların ziynetlerin kendi evinde durmasını talep ettiklerini bu nedenle düğünden sonra 11 ay ziynetlerin kendisinde kaldığını,taraflarla birlikte tatile gideceğinden ve ev boş kalacağından damadı olan davalının ziynetlerin kendi babasına teslim edilmesini istediğini, ziynet eşyalarını damadının babasına verdiğini belirtmiştir.Davacı tanık beyanına göre ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığı ispatlanmış,davalı taraf ziynet eşyalarının iade edildiğini ispat edememiştir. Bu durumda, mahkemece; davacı kadına ait ziynet eşyalarının miktar ve değeri belirlendikten sonra taleple bağlı kalınmak koşulu ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Evlilik birliği içerisinde bozdurulan ziynetlerin iade edilmemek üzere erkek eşe verildiği vakıasının ispatı halinde ise, davalı erkek haklı çıkacağından, ziynetlerin kadına iade edilmemek üzere bozdurulduğunu kanıtlama yükü de erkek eşe aittir. Somut olayda; davacı kadın ziynet eşyalarını davalı tarafından kendisinden alınarak iade edilmek üzere kasaya koyulduğunu ve bir daha geri verilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise ziynet eşyalarının davacıda kaldığını savunmuş, 11/07/2019 tarihli duruşmada dinlenen davalı tanığı Ali Özarslan "....Davacı ve davalı ile birlikte Mersin'e tatile gittiğimizde davacıya ait ziynet eşyalarını benim arabamın bagajına koyduk. Tatile gittiğimiz araba bana aitti....

      Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, katılma yolu ile diğer davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesi; davalılar vekili tarafından ise davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, dava dilekçesinde davalı eş ...'in her evden çıktıklarında davacıya takılarını yanına almasını söylemesi üzerine davacının takıları sürekli yanında taşıdığını, bir gün görümcesi davalı ...'nın takıları davalı kayınvalide ...'e vermesini annesinin evinin güvende olduğunu söyleyerek takıları davacıdan aldığını, davacının dava konusu ziynet eşyalarının davacıdan hile ile alındığını ve geri verilmediğini belirterek dava konusu ziynet eşyalarının davalılardan aynen iadesi mümkün değilse bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

        Dava konusu ziynet eşyalarının kadına özgü ziynet eşyaları olduğu ve iş bu ziynet eşyalarının davalı tarafından evlilik birliğinin devamı sırasında, maddi durumlarının yeterince iyi olmaması nedeniyle peyderpey satıldığı" gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 1 adet Tosya kıstısı (20.250,00 TL), 1 adet çerçeveli gramse altın (9.562,00 TL), 5 adet 22 ayar arpalı bilezik (22.500,00 TL) ve 2 adet 14 ayar yüzüğün (1.495,00 TL) davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde ziynet eşyalarının toplam değeri olan 53.807,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar verilmiştir....

        İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı erkek vekili hükmün; davacının ziynet eşyası taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı kadın istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; erkeğin boşanma davasında karşı davacı kadın tarafından açılan boşanma ve ziynet alacağı davasından tefrik edilen ziynet alacağı istemine ilişkindir. Davacı kadın ziynet eşyalarının bozdurularak bankaya yatırıldığını sonrasında davalı erkek tarafından çekilerek harcandığını kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise cevap dilekçesinde ziynet eşyalarının bedelininin bir kısmının ihtiyaçlar için bir kısmının tatil için harcandığını ileri sürmüştür. Bu durumda ispat külfeti davalı erkeğe geçmiştir. Davalı erkek harcanan ziynet bedellerinin kadın tarafından geri iade edilmemek üzere kendisine verildiğini ispat etmek durumundadır....

        in ise kayınpedederi olduğunu, davalı ... ile evlenirken kendisine hediye edilen ziynet eşyalarının davalılar tarafından elinden alınarak harcandığını ve bir daha kendisine iade edilmediğini, evlilik sırasında düzenlenen çeyiz senedine açıkça bu ziynet eşyalarının yediemin olarak davalılara teslim edildiğinin yazıldığını, kendisinin çeyiz senedinde yazılı bu ziynet eşyalarını alamadan evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek, nitelikleri itibari ile tek tek sayılan ziynet eşyalarının aynen ya da bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalılardan tahsilini istemiştir. Davalı ..., dava konusu ziynet eşyalarının kendisinde olmadığını, davacının evlilik süresince birkaç kez evden kaçarak ailesinin yanına gittiğini ve her defasında da ziynet eşyalarının yanında götürdüğünü, öyle ki davacının ziynet eşyalarını sürekli üzerinde taşıdığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir....

          Davacı kadına takılan bir kısım ziynet eşyalarının varlığı tanık anlatımları ile kanıtlanmıştır. Ancak ilk derece mahkemesi gerekçesinin aksine davacının ziynet eşyalarının hiç kullanmaması ve üzerinde görülmemesi ziynetlerin davalı tarafından alındığı anlamına gelmez. Ancak davalı taraf cevap dilekçesinde bir kısım ziynet eşyasının düğün masrafları nedeniyle bozdurduğunu, daha sonra annesinden aldığı zincir altını vererek borcunu ödediğini savunmuştur. Bu durumda davalı tarafından alınarak bozdurulduğu kabul edilen ziynet eşyalarının varlığı ve davalı tarafından alındığı davacı tarafça kanıtlanmıştır. Davalı taraf bu ziynet eşyası borcunu ödediğini savunmaktadır....

          Dava, ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalıda kalan davacıya ait ziynet ve ev eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmaz ise bedellerinin tahsilini istemiştir. Davalı vekili istemin reddini savunmuştur. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama usullerine dair Kanunun 4.maddesinde 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395 md.) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı ve geçici 1. maddesi ile de daha önce açılan davalarında Aile Mahkemelerine devri gerektiği hükme bağlanmıştır. Olayımıza gelince; ziynet ve ev eşyalarının iadesine ilişkin davaların Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce veya sonra açılmasına bakılmaksızın Aile Mahkemesinde görülmesi zorunludur....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde ziynet eşyalarının davalının yedinde kaldığını ileri sürerek ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece verilen 18.7.2018 tarihli ikinci kararda davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Dairemizin 13.05.2019 tarihli bozma ilamı uyarınca “......

              UYAP Entegrasyonu