Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...davacıya takılan ziynet eşyalarını alınan tanık beyanlarına göre davalı tarafta kaldığı ve davacıya verilmediği, her ne kadar davalı tarafından ziynet eşyalarının takılmadığı, komşudan ödünç alındığı ve düğün sonrası geri verilmesi yönünde savunmalarda bulunulmuş ise de bu hususun tanık beyanlarıyla tam olarak ispat edilemediği, dosyaya sunulan fotoğraflar ve davacın tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde davalının ziynet eşyaları yönündeki bu savunmalarına mahkememizce itibar edilmediği, ve ziynet eşyalarının davacıya verilmediği ve davalı uhdesinde kaldığı değerlendirilmiş..."...

Uyuşmazlık, ev ve çeyiz eşyaları ile ziynet eşyalarının aynen iadesi,mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL bedelinin tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ev ve çeyiz eşyaları ile ilgili talebin reddine, ziynet eşyaları ile ilgili istemin kabulü ile dava dilekçesinde sayılan ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmaması halinde taleple bağlı kalınarak bedeli olan 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Mahkemece, davacıdan ziynet alacağı ile ilgili olarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesi çerçevesinde talep miktarını açıklamasının istenilmesi, açıklandığında ziynet ve para alacağı talepleri yönünden Harçlar Kanununun 30-32. maddeleri uyarınca nispi peşin harcın tamamlanması için süre verilmesi, tamamlanması halinde, para alacağı davası ile ilgili olarak görev hususu da değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davacı kadının ziynet alacağına yönelik beyanı alınmış, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, belirlenen ziynet alacağı bedeli ve 4.000 TL alacak miktarı üzerinden eksik kalan nispi harç (15/02/2016 tarihinde) ikmal ettirilmiştir....

      Dava, ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı Fatih tarafından davalı Hanife aleyhine açılan boşanma davası sırasında, davalı Hanife tarafından cevap dilekçesi ile birlikte açılan karşılık dava ile davalı (karşılık davacı) Hanife'nin eşinde kalan ziynet eşyalarının aynen iadesi istendiği, yapılan yargılamalar sonunda mahkemece boşanma davasının reddine, ziynet eşyaları ile ilgili açılan karşılık davanın tefrikine karar verilerek ziynet eşyalarına ilişkin davanın mahkemenin ayrı bir esasına kaydedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece karşılık davanın cevap süresi olan 10 günlük süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Davalının, esasa cevap süresi geçtikten sonra karşılık dava açmış olması halinde, mahkeme bu durumu kendiliğinden (re'sen) gözetemez....

        Olayda, davacı kadın dava konusu ziynet eşyalarının davalı tarafından elinden alınarak bozdurulduğunu dinlettiği tanık beyanları ile ispat edememiştir. Bununla birlikte davacı delil listesinde yemin deliline dayanmış olduğundan davacıya ziynetlerin elinden alındığı ve davalı tarafından bozdurulduğu konusunda davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Ancak, dava dilekçesinde bildirilen ziynet eşyaları, düğün fotoğrafları ve cd kayıtlarında yer alan ziynet eşyaları ile karşılaştırılmamıştır. Diğer bir anlatımla, davaya konu ziynet eşyalarından hangilerinin düğün fotoğrafları ile cd kayıtlarında yer aldığı belirlenmemiştir. Aldırılan kök ve ek bilirkişi raporlarının, bu haliyle hüküm vermeye yeterli olmadığı ortadadır. Diğer taraftan, yukarıda da açıklandığı üzere; davaya konu ziynet eşyalarının tamamının, aldırılan bilirkişi raporlarında yer almamasına rağmen, tüm ziynet eşyaları yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, ayrıca ziynet eşyalarının bilirkişi tarafından belirlenen değerleri yerine dava dilekçesinde bildirilen değerlerinin hükümde esas alınmış olması da doğru görülmemiştir....

            Dava; nişan bozulması nedeniyle maddi-manevi tazminat ve nişan hediyelerinin iadesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK 120/1. maddesinde; "Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacı ile yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır" hükmü yer almaktadır. 4721 sayılı TMK. nun 121.maddesine göre, nişanın bozulması yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir....

            Davalı vekilinin 05/07/2018 tarihli celsesinde 4 adet bileziği iade etmek istedikleri diğer ziynet eşyalarının ise düğün masrafları için harcandığına dair beyanı ile davacı kadın tarafından ziynet eşyalarının rızası ile geri alınmamak üzere verildiğine dair ispat yükü davalı erkektedir. Davalı erkekte bu hususu ispatlayamadığından, kadın tarafından ziynet eşyası alacağının ispat edildiğine dair kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı kadın vekili tarafından talep edilen ziynet eşyaları listesinde zincir ve zincirli ziynet altın bulunmadığı halde taleple bağlılık ilkesine (HMK md. 26 ) aykırı olarak karar verilmesi ile ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedeli talep edilmişken davacının seçimlik hakkı gözetilmeksizin ziynet eşyalarının bedeline hükmedilmesi ve ıslah edilen miktar dikkate alınmaksızın tüm bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir ....

            Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür....

              Davalı-karşı davacı kadın dava dilekçesinde talep ettiği ziynetlerin, erkek tarafından alındığını ve iade edilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının bedelinin iadesini talep etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu