Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-birleşen davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Asıl dava, nişanın bozulması nedeniyle hediyelerin iadesi; birleşen dava ve karşı dava ise, nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir....

    Mahkemece; nafaka artırma talebinin reddine, 850 TL eşya bedelinin davalıdan tahsiline, ziynet eşyalarının talep gibi 15.000 TL bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Dairemizin, 02.04.2015 tarih, 2014/11349 E. 2015/5525 K. sayılı ilamında, "Davada, ziynet eşyalarının aynen iadesine, olmazsa bedelinin tahsiline karar verilmesi istenilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. Maddesi (HUMK 388 md) hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangibir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak da getirmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde; ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde bedellerinin tahsilini istemiştir. Mahkemece, ziynet eşyalarının bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

      Mahkemece, davacının ziynet eşyalarının davalıda kaldığını kanıtlayamadığını, ziynet eşyalarının davalının babasına teslim edildiği kabul edilse dahi davacının tazminat hakkının doğmayacağını, ayrıca davacının takıları, davalının gözünde çıkan tümörün tedavisi nedeniyle verdiğini beyan ettiğinden, bu amaçla verildiği kabul edilse dahi altınların verilmesinin eşin ahlaki görevi olduğundan geri istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

        Giyim eşyalarının bedelleri yönünden ise;talep edilen giysilerin hangilerinin yöresel örf ve adete göre mutad hediye kapsamında olduğuna, hangilerinin olmadığına ilişkin bilirkişi görüşü de alınmak suretiyle sonucuna göre delillerin değerlendirilmesi,gerekçelendirilmesi ve karar verilmesi gerekmektedir.Kararın bu yönüyle de kaldırılması uygun olacaktır. 3- )TMK 122.maddesi kapsamında;Nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Ziynet eşyaları aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade yapılır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. (Yargıtay 3.HD.nin 2014/18045 E-2015/4348 K.sayılı 17.03.2015 tarihli kararında da kabul edildiği üzere)....

        Somut olayda; davacı, takılan ziynet eşyalarının davalı tarafta kaldığını, iadesinin talep edilmesine rağmen satıldığı söylenerek iade edilmediğini iddia etmiş, davalı ise, cevap dilekçesinde; talep edilen setin davacı kadında olduğunu, ziynet eşyalarının işlerinin bozulması nedeni ile davacı tarafından borçlarının ödenmesi amacıyla ve bir daha geri alınmamak üzere verildiğini, bu sebeple ziynet eşyalarının bağışlandığını savunmuştur. Davacıya takılan ziynet eşyalarının, nitelik, cins ve miktarları, alınan bilirkişi raporu ve cd içeriğiyle ispat edilmiş, davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edildiği hususu ise özellikle tarafsız tanık Doğan Doğru'nun beyanı ile ispat edilmiştir....

        Davalı-davacı, davacı- davalının varlığını ve bozdurulduğunu kabul ettiği 5 bilezik dışındaki ziynet eşyalarının varlığını ve bunların rızası dışında elinden alındığını ispat edememiştir. Evlilik birliği içerisinde müşterek giderler için bozdurulan ziynet eşyalarının davalı-davacı kadının rızası ile bozdurulduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu sebeple temyize konu hükmün kabul edilen ziynet eşyalarına ilişkin bölümü yönünden bozulması gerektiğini düşündüğüm için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum....

          Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davanın genel hükümlere göre görülerek işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken, Aile Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik nedeniyle davanın reddine kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacı-davalı kadın tarafından nişanın bozulması nedeniyle maddî ve manevî tazminat, davalı-davacı erkek tarafından ise nişanın bozulması sebebiyle hediyelerin iadesi ile maddî tazminat talep edilmiştir....

            Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 2-Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takılar kadına ait olup, onun kişisel eşyası niteliğindedir. Davacı kadın, ziynet eşyalarını davalının bozdurup harcadığını beyan ederek ziynet eşyalarının aynen, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin iadesini talep etmiştir. Davalı erkek ise verdiği cevap dilekçesinde ziynet eşyalarının bir kısmı ortak çocukları Ayşe’nin doğumunda harcandığını, bir kısmının davacının tarım-bağkur primlerinin ödenmesinde harcandığını, kalan kısmının da davacı adına alınan üç adet 2/b vasfındaki taşınmazların alımında harcandığını beyan etmiştir. Ziynet eşyalarının bozdurulduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Somut olayda ziynet eşyalarının kadının prim borcunun ödenmesi ve kadına ait taşınmazların satın alınması için bozdurulduğuna ve kadının rızası ile bozdurulmak ve tekrar iade edilmemek üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmamaktadır....

              Uyuşmazlık, dava konusu edilen çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin tahsiline ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu