Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ziynet eşyalarının nerde muhafaza edildiği kadının ortak konuttan ayrılması söz konusu ise bu olayın ne şekilde cereyan ettiği,kadının ortak konuttan aceleyle ve ziynet eşyalarını almadan çıkmasını gerektirir bir durum olup olmadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken kişisel eşyalarını almasını engelleyecek bir durumun olup olmadığı, kadının ortak konuttan ayrılırken kıyafet gibi diğer kişisel eşyalarını alıp almadığı, ziynet eşyalarının harcandığı ileri sürülüyorsa buna ilşkin delil bulunup bulunmadığı, yapılan harcamalar ile ziynet eşyalarının değeri arasındaki ilişki, tanıkların ziynet eşyalarına ilşkin görgüye dayalı bilgilerinin olup olmaması önem arzetmektedir. Somut olayda davacı taraf dava dilekçesi ile talep konusu ziynet eşyalarının kendisinden alındığını ve geri verilmediğini başka bir ifade ile harcandığını iddia etmiştir. Davacı tarafın ziynet eşyalarını evden ayrılırken yanına alamadığı yönünde bir iddiası bulunmamaktadır....

Uyuşmazlık, dava konusu edilen ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedelinin tahsiline ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile bir kısım ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün değilse bedellerinin tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Limited Şirketine ait dükkanın kasasında muhafaza edildiğini, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle davalı ile anlaşmalı boşanmaya karar verdiklerini, bu nedenle davalının ziynet eşyalarını kendisine teslim edeceğini bildirdiğini, ancak boşanma davasının çekişmeli hale dönüşmesi nedeniyle davalının ziynet eşyalarını teslim etmediğini ileri sürerek; ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ziynet eşyalarının bedelinden şimdilik 5.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir, Davalı; davacının ... plaka sayılı aracı almak için ziynet eşyalarını bozdurduğunu, aracın vergi ve sigorta poliçe bedeli dahil olmak üzere 1.750 TL'ye satın alındığını, davacıya ait ziynet eşyalarının 1.400 TL'ye bozdurulması nedeniyle geriye kalan 350 TL'yi kendisinin ödediğini, yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre ziynet eşyalarının kolayca taşınabilen eşyalardan olduğunu, bu nedenle ziynet eşyalarının kendisinde kaldığı yönündeki iddiasını...

      Nişanın bozulması nedeni ile mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya anne ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir.(Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015/16810 Esas, 2017/3203 Karar) TMK'nın 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdürler. Doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....

      Bu durumda davalı, senette belirtilen çeyiz ve ziynet eşyalarının getirilmediğini ya da davacıya geri verildiğini yazılı belge ile kanıtlamakla yükümlü olup, davalı tarafından yazılı belge sunulamadığına göre delil listesinde "her türlü yasal delil" demekle yemin deliline de dayandığından davalıya davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabulüne karar verilen çeyiz eşyalarının davacının talebi doğrultusunda bedelinin dava tarihinden itibaren işyeleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken, çeyiz eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde bedelinin kararın kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi de doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

        Düğünde takılan ziynet eşyaları kadına ait olup kişisel eşya niteliğindedir. Ziynet eşyaları nitelik itibariyle rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'i dendir. Bu sebeple nitelikleri itibariyle kadında bulunduğu karine olarak kabul edilir. Olağanın aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Niteliği itibariyle davacı kadında bulunması gereken ziynet eşyalarının aile içerisinde ihtiyaç duyulması halinde bu eşyaları elinde bulunduran eşin rızası ile bozdurulması olağan olandır. Bu durum Türk Medeni Kanunun 185/3 ve 186/3 maddeleri gereğince davacı eş için aynı zamanda bir yükümlülüktür. Bu sebeple somut olayda ispat yükü davacı kadına aittir. Davacı kadının kendisine ait ziynet eşyalarının rızası dışında ve iade şartıyla elinden alınıp bozdurulduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı kadın evlilik birliği içerisinde malvarlığından rızasıyla yaptığı katkıyı geri isteyemez. Davacı kadının bu katkıyı kendisine ait ziynet eşyalarını bozdurarak yapmış olması sonucu değiştirmez....

          Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyalarının götürülmesine engel olunduğunu, ziynet eşyalarının evde kaldığını ispat edememiştir. Davacı-karşı davalı kadın yemin deliline de dayanmamıştır O halde, mahkemece sadece erkek tarafından kadından alınarak bozdurulduğu kabul edilen ve geri iade edildiği veya kadın tarafından geri iade talebi olmaksızın verildiği ispat edilemeyen 2 bileziğin hangileri olduğu erkeğe açıklatılarak bu bilezikler yönünden talebin kısmen kabulü ile sadece bedel talep edilmiş olması nedeniyle bedelinin iadesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın tamamen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. b-Kabule göre de; davacı-karşı davalı kadın tarafından, dava konusu ziynet eşyalarının bedeli talep edilmiştir. Mahkeme taleple bağlıdır. Talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26)....

            nın mehir senedinde yeralan ziynet ve çeyiz eşyalarını kendisine verdiğini, ancak düğünden sonra senede konu ziynet eşyalarının davalı ... tarafından saklanmak üzere elinden alındığını, ziynet eşyalarının sadece düğünlerde takılması için verildiğini, sonrasında yine elinden alındığını, davalı ...'ın şiddet uygulayarak evden göndermesi nedeniyle mehir senedine konu ziynet ve çeyiz eşyaları ile evlenirken yanında getirdiği kişisel eşyalarının davalılarda kaldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, mehir senedine konu ziynet ve çeyiz eşyaları ile kişisel eşyalarının aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir....

              Bu nedenle nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delille de ispat edilebilir. TMK.nun 123. maddesinde "Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar" denilmektedir. Somut olayda; davalı-karşı davalı kadın 2 bileziğin tamir için davacıya verilip bir daha getirilmediğini hiç tanık dinletmediği için ispat edememiştir. Ayrıca beştaş yüzüğün mutad dışı, iade edilemeyecek ziynet olduğunu da ispat edememiştir. Davacı-karşı davalı ise nişanlanma sebebi ile fotoğraf, tanık beyanları ile verdiğini iddia ettiği ziynetleri ispat etmiş, bu ziynetlerin nişanlı tarafından iade edilmediğini de kanıtlamıştır....

              Uyuşmazlık, ziynet eşyalarının iadesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacıya ait ziynet eşyalarının davalı koca tarafından alınması nedeniyle davalıda kaldığını belirterek dava dilekçesine ekli listede yazılı ziynet eşyalarının aynen iadelerini mümkün olmaz ise bedelleri olan toplam 5.750 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı,davanın reddini savunmuştur.Mahkemece,davacının dava konusu altınların davalı tarafından alındığına ilişkin delil sunamadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....

                UYAP Entegrasyonu