Tedbir nafakasına yönelik istinafa gelindiğinde, davalı kocanın üzerindeki taşınmazları mal kaçırmak amacı ile akrabalarına devretmesi sebebi ile taraflar arasında geçimsizlik baş gösterdiği, davalı kocanın etrafta, davacı eşi için "malımı mülkümü yedi," şeklinde dedikodu çıkardığı ve evi terk ettiği anlaşılmakla, davacı kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, bu nedenle TMK 197.maddesi uyarınca lehine tedbir nafakası hükmedilmesi doğru olduğu gibi, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumlarına göre, takdir edilen tedbir nafakası miktarının da uygun olduğu sonucuna varılmıştır. TMK 197 maddesi uyarınca talep edilen tedbir nafakası yargılama sonucunda haklılığını ispatlayan kadın lehine dava tarihinden itibaren hükmedilir....
(TMK 186/3 md.). Davacı kadının gelirinin bulunması, çalışması, davalı kocaya ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma zorunluluğunu tamamen kurtarmaz. Bu durum, nafaka takdirine engel değildir, sadece nafaka miktarının takdirinde nazara alınır. Hakim, eşlerin evlilik birliğinde sürdürdükleri hayat seviyelerini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir. Somut olayda; davacı kadın tanıklarının beyanlarına ve davalının başka bir kadın ile olduğuna dair ikrarına göre, davalının evlilik birlikteliği devam ederken sadakatsiz tutum ve davranışlarda bulunduğu, böylece davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun kabulünün gerektiği anlaşılmaktadır....
Kaldı ki, ayrı yargı çevrelerinde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki, tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Açılan davaların kadının TMK 197 maddesinden bağımsız tedbir nafakası talebi, erkeğin birleşen TMK 164 olmadığı taktirde 166/1 maddesine dayalı terk veya evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma, kadının davasının TMK 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma ve ferilerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır Re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında kadın vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda; İlk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği kusurlu vakıa ve derecesinin doğru olarak tespit edildiği kadının ayrı yaşamada haklı olması nedeniyle tedbir nafakasına ilişkin asıl davanın kabulünde, ispat edilememesi nedeniyle erkeğin açtığı terk ve temelden sarsılma nedeniyle boşanma taleplerinin...
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK 186/1. madde), geçimine (TMK 185/3. madde), malların yönetimine (TMK 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215. maddeleri) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK 185/2. madde) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK 169. madde). O halde; Türk Medeni Kanununun 169, 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince bu hususta verilen karar ve tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla hükmedilen tedbir nafakası miktarı isabetlidir. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesine göre ancak boşanmaya karar verilmesi halinde boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf lehine, boşanmanın ferisi niteliğindeki yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir....
İki numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede 1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'na göre koşulları oluştuğunda çocuklara; tedbir nafakası (TMK md. 169, 197), iştirak nafakası (TMK md. 182/2) ve yardım nafakası (TMK md. 364/1) ödenmesine karar verilebilir. 2. Tedbir nafakası, 4721 sayılı Kanun'un "Geçici önlemler" başlıklı 169 uncu maddesi ile düzenlenmiş olup; buna göre boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen almakla yükümlüdür. Boşanma veya ayrılık davasının devamı sırasında, çocuk kendisine bırakılmamış olan eşin çocuğun bakımına ne ölçüde katılacağını hakim tedbir kararında açıklar....
ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
Davacı kadının kusuru bulunmamış olsa da davadan sonra fiilen bir başka erkekle yaşama olayı gerçekleştiğine göre, tedbir (TMK m. 169) ve yoksulluk nafakası alamaz (TMK md. 175 ve 176). Öyleyse davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi yanlış olmuştur. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir....
Aile Mahkemesi'nin 2020/247 E. sayılı dosyada boşanma davalarının görüldüğünü, bu sebeple tedbir nafakasının konusuz kalacağını beyan etmiş ise de;iş bu davanın konusunun TMK 197 maddesi uyarınca talep edilen tedbir nafakası davası olup, boşanmadan ayrı ve bağımsız bir dava olduğu, boşanma davasında kadın lehine TMK 169. maddesi uyarınca hükmedilen tedbir nafakasının bu davayı konusuz hale getirmeyeceğinden, davalının bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Tüm dosya kapsamı, dinlenen tanık beyanları göz önüne alındığında, erkeğin evi terk ettiği, eşine maddi destekte bulunmadığı, yargılama sırasında da eşine boşanma davası açtığı anlaşılmakla, kadının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispatladığı, bu nedenle mahkemece kadın lehine tedbir nafakası hükmedilmesi doğru olduğu gibi, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumlarına göre aylık 1.500 TL tedbir nafakası miktarının da uygun olduğu sonucuna varılmıştır....