Bu nedenle, nafakanın tamamen kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davalı vekilinin istinaf istemine gelince; Yargıtay uygulaması, hakkaniyet, protokol tarihine göre özellikle ekonomideki değişiklikler ve boşanma tarihi olan 2012 yılı ile dava tarihi olan 2019 yılı arasında döviz kurlarındaki olağan dışı artış dikkate alındığında; hakim müdahalesinin gerekli olup indirim yapılması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu duurmda tarafların protokolde belirledikleri para birimi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, TMK'nın 4.madde de dikkate alınarak davacının nafakanın indirilmesine yönelik istinaf talebinin kabulü ile nafaka bedelinden yazılı şekilde indirim yapılmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Bu nedenle, nafakanın tamamen kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davalı vekilinin istinaf istemine gelince; Yargıtay uygulaması, hakkaniyet, protokol tarihine göre özellikle ekonomideki değişiklikler ve boşanma tarihi olan 2012 yılı ile dava tarihi olan 2019 yılı arasında döviz kurlarındaki olağan dışı artış dikkate alındığında; hakim müdahalesinin gerekli olup indirim yapılması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu duurmda tarafların protokolde belirledikleri para birimi, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, TMK'nın 4.madde de dikkate alınarak davacının nafakanın indirilmesine yönelik istinaf talebinin kabulü ile nafaka bedelinden yazılı şekilde indirim yapılmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Somut olayda, davalının yoksulluğu sona ermekle nafakanın kaldırılması veya tarafların boşanma davasında kararlaştırdıkları %30 arbş şartı İle nafaka miktannın ulaştığı nokta itibari ile ödenemez "katlanılamaz" hale geldiği iddia olunarak, indirilmesi talep olunmuştur. Davadaki asıl istem; nafakanın, her yıl yapılan artış miktarının (%30 oranının) yüksekliği nedeniyle nafaka miktarı ve artış oranının günümüze uyarlanmasına yöneliktir. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine kaza-namayacak derecede bozulmuşsa, taraflar; artık o akitle bağlı tutulmazlar, değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasa'nın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler. Sözleşmede kabul edilen nafakanın her yıl %30 arttırılması şartı ile davalı (nafaka alacaklısı); ülkede seyreden yüksek enflasyonun etkilerinden kurtulmayı amaçlamıştır....
Aile Mahkemesinin 2020/206 Esas - 2020/250 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocukların velayetinin anneye verildiği, müşterek çocuklar Yunus ve Mahmet için ayrı ayrı 4.000'er TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, kararın 26/06/2020 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın 06/07/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesinin 2014/1130 esas sayılı dosyası ile sonradan anlaşmalı boşanmaya ilişkin protokol sunarak anlaşmalı boşandıklarını, davacı tarafın müsterek çocuk için 600 TL tedbir ve iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiğini, aradan geçen zaman içerisinde paranın değerinin enflasyon karşısında ezildiğini, davacının 2014 yılında 890 TL ücret alırken kendi hür iradesi ile 600 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul etmesi buna rağmen 2017 yılında nafakanın azaltılmasını talep etmesinin hakkaniyet ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, taraflar anlaşmalı boşanırken müvekkilinin boşanmanın ferisi niteliğindeki tüm maddi taleplerinden vazgeçtiğini, sadece eşinin müşterek çocuğun bakım ve iaşesine katkıda bulunmasını talep ettiğini, müşterek çocuğun büyüdüğünü ve ihtiyaçlarının arttığını, müvekkil aleyhine açılan haksız mesnetsiz ve hakkaniyet ilkelerine aykırı işbu davanın reddine, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların anlaşarak boşandıklarını, bizzat davacı vekilinin hazırladığı protokolün sonuçlarının davacı tarafından bilinmemesinin mümkün olamayacağını, boşanma kararından sonra davacı tarafın nafaka yükümlülüklerini yerine getirmediğini, nafakanın yarısını ödediğini ve harici bir anlaşmada olmadığını, maddi durumunun sıkıntılı olduğunu iddia eden davacının bu süreçte yeni bir evlilik için para bulabildiğini, davacının seyahatleri ve yaşam tarzının maddi olarak yetersiz olmadığını da gösterdiğini, davalı annenin ise ekonomik kriz bahane edilerek işten çıkarıldığını halen müşterek çocuğun nafaka dışında herhangi bir gelirinin bulunmadığını, davacının maaş durumunun iddiasından daha yüksek olduğunu, yine davacının protokol de yazılmasına karşı çocuğun eğitim giderlerinin yarısını karşılamak konusunda üzerine düşeni de yerine getirmediğini, nafakanın indirilmesi ve protokol maddelerinin değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini belirterek...
Davacı aylık 1.000,00 TL olan nafakanın aylık 300,00 TL'ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince aylık 400,00 TL indirimle nafakanın 600,00 TL ye indirilmesine karar verilmiş, bu haliyle davacının 300,00 TL lik indirim talebi reddedilmiş olmakla karar tarihi olan 2019 yılı itibariyle istinaf yoluna başvuru sınırı 4.400,00 TL olmakla davacı yönünden verilen karar kesin olmakla davacı erkeğin istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile Ankara 5.Aile Mahkemesi’nin 2017/2218 E-2125K No’lu 18/12/2017 tarihli, mahkeme kararı ile müşterek çocuk Sina James Day için belirlenen iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine, Ankara 5.Aile Mahkemesi’nin 2017/2218 E-2125 K No’lu 18/12/2017 tarihli hüküm kısmındaki 6 No’lu kararı ile çocuk için belirlenen nafakanın her yıl TÜFE artışı ve %5 oranında arttırılmasına ilişkin düzenlemenin kaldırılarak belirlenen nafakanın her yıl TÜİK’çe belirlenecek TÜFE oranında artış yapılmasına, fazlaya ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Protokolünün Uyarlanması (Nafakanın Kaldırılması) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından nafakanın kaldırılması talebinin reddi, nafakanın Türk Lirası olarak belirlenmemesi yönünden; davalı kadın tarafından ise davanın kabulü ve reddedilen kısım üzerinden lehe vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan nafakanın kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, tarafların istinaf kanun yoluna başvuruları üzerine bölge adliye mahkemesince, davalı kadının vekâlet ücretine yönelik istinaf itirazı kabul edilerek, davalı kadının sair erkeğin ise tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir....
iadesiyle, nafakanın kaldırılmasını, bu talep yerinde görülmezse nafakanın aylık 5.000,00 TL'ye indirilmesini talep etmiştir....