Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(maddî yardımın) kaldırılmasına yönelik talebinin ise protokol hükmünde belirlendiği ve anlaşmalı boşanma protokolünün tarafların kendi aralarında serbestçe seçenekli olarak belirlendiği ve aynen hüküm altına alındığı, anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesinden çok kısa süre sonra nafakanın kaldırılmasının talep edildiği, nafaka ödemesine dair kurulan hükmün tarafların hür iradesi ile kararlaştırıldığı davacının hükmün kaldırılması talebinde maddî ve ekonomik durumun sebep gösterilmediği, nafakanın kaldırılması talebinin mahkeme kararına güvenin korunması ve talebin kabulünü gerektirir sebebin olmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

    Birleşen davada davacı vekili, asıl davadaki iddialarını tekrarla, davalı tarafından protokol hükümlerinin yerine getirilmediğini, bu nedenle müvekkilinin protokol hükümlerinin yerine getirlmesi halinde elde edeceği kârdan mahrum kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı vekili, davacının iddialarının yerinde olmadığını savunarak, haksız davanın reddini istemiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının protokol hükümlerinin yerine getirilmemesi sebebi ile bir zararın olmaması halinde dahi cezai şartı talep edebileceği, her iki tarafın ekonomik ve sosyal durumları, sözleşmenin niteliği, karşılıklı edimlerin ağırlığı gözetildiğinde talep edilen 50.000,00....

      Ayrıca bu hususlara ek olarak ... tarafından açılacak olan nafakanın kaldırılması davası da... tarafından kabul edilmiştir Bu konuda birikmiş nafaka alacağı var ise feragat ettiğini bu konuda ...’i ibra ettiğini, ayrıca tahakkuk etmemiş nafakalardan da feragat ettiğini kabul etmiştir” ibarelerinin yer aldığı görülmüştür. Buna göre, taraflar arasında düzenlenen protokol metninin tamamı değerlendirildiğinde davalı-alacaklının birikmiş ve işleyecek iştirak nafakalarından feragat ettiği anlaşılmakla mahkemece, davacının talebinin işlemiş ve işleyecek iştirak nafakası yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12....

        Dosya kapsamından; tarafların 14.03.2017 tarihinde kesinleşen kararla TMK'nın 166/3 maddesi uyarınca boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye verilen müşterek çocuk lehine aylık 1500 Tl iştirak nafakasına hükmedildiği ve nafaka için yıllık % 10 artırıma karar verildiği, tarafların ödenecek nafaka miktarını protokol ile; başka bir anlatım ile "sözleşme" ile kararlaştırdıkları anlaşılmaktadır. O nedenle; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun da uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır. Sözleşme hukukuna hakim olan asıl ilke sözleşmeye bağlılık ilkesidir. Nafaka hükümleri bakımından ise, sözleşme hukuku kural ve ilkeleri ile TMK'nin nafakaya ilişkin hükümlerinin birlikte uygulanması gerekir. Bu halde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan ciddi olarak bozulacak olursa müdahale gerekebilir. Böyle bir gelişme olmadığı takdirde, taraflar, yaptıkları sözleşme ile bağlıdırlar....

        Sayılı ilamı ile müşterek çocuk Mert Soydal lehine hükmedilen aylık 1.000,00TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 500,00TL artırılarak 1.500,00TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tayin edilen iştirak nafakasının karar kesinleşme tarihi itibari ile her yıl dönem başlarından itibaren ÜFE oranında artırılmasına, karar verilmiş ise de; Karardan sonra tarafların kendi aralarında bir protokol düzenleyerek sulh olma yoluna gittikleri, ağustos 2023 tarihinden itibaren nafaka artışının nasıl olacağı konusunda bir anlaşmaya vardıkları ve bu şekilde karar verilmesini talep etmişlerdir. Tarafların sunmuş olduğu protokole göre karar verilebilmesi için hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi gerekir. Tarafların sundukları protokol ve sulh beyanlarının Mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir....

        Davacı-davalı asil ile davalı-davacı asil Dairemiz dosyasına sundukları 06/04/2022 tarihli dilekçeleri ile, çekişmeli boşanma davalarının hazırladıkları protokol doğrultusunda anlaşmalı boşanma davasına dönüştürülmesini ve protokolün onaylanarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı-davalının karşı davanın kabul edilmiş olmasını, davalı-davacının ise asıl davanın kabul edilmiş olmasını istinaf etmiş olmaları sebebiyle asıl ve karşı davada boşanma yönünden verilen kararların kesinleşmediği, dosyanın istinaf aşamasında tarafların 06/04/2022 tarihli protokol sundukları gözetilerek, protokol hükümlerine göre tarafların beyanları alındıktan sonra karar verilmek üzere her iki tarafın sair istinaf sebepleri incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak, dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....

        AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 11/04/2023 NUMARASI : 2022/464 ESAS 2023/173 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşanmaları sonucu velayeti anneye bırakılan çocuk için 100 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın ihtiyacı karşılamadığını belirterek nafakanın aylık 5000 TL sına çıkarılmasına ve nafakaya yıllık ÜFE artış oranında artırım yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetle açıldığını belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verilmiştir....

        Mahkemece, davalı nafaka alacaklısının ileri sürülen mal varlığına boşanma davası sırasında sahip olup olmadığı araştırılarak, o dava sırasında da mevcut malvarlığına sahip olduğu anlaşılır ise; önceki nafakanın kararlaştırıldığı tarihte tarafların gelirleri arasında kurulan denge gözetilmelidir. Buna göre, sonraki zamanda davalının gelirinde elinde olmayan nedenlerle düşüş olduğu dikkate alınarak hakkaniyetin gerektirdiği ölçüde nafakanın indirilmesine karar verilmelidir....

          .- 2009/1234 K. sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, davacının boşanma protokolünde müşterek çocuk için aylık 250 TL iştirak nafakası ödemeyi ve bu nafakanın her yıl %20 oranında artırılması şartını kabul ettiğini ve mahkemece bu protokol doğrultusunda iştirak nafakasının belirlendiğini, her yıl yapılan %20 artış ile ödenen iştirak nafakasının aylık 575 TL'ye ulaştığını ve bu miktarın davacının ödeme gücünü aştığını belirterek, iştirak nafakasının aylık 200 TL'ye indirilmesine ve yıllık artış oranının da her yıl TEFE oranı olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile nafaka miktarının düşürülmesi talebinin reddi ile nafakanın aynen devamına, her yıl nafaka miktarının ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafakanın Yeniden Düzenlenmesi-İstirdat-Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, iştirak nafakasının miktarı, reddedilen istirdat talebi ve vekalet ücreti yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise iştirak nafakası miktarı ile reddedilen talepleri yönünden ve ortadan kaldırılan protokol maddesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 492 sayılı Harçlar Kanununda ve bu kanuna ekli “Yargı Harçları” başlıklı (1) sayılı tarifede, 5766 sayılı ve 6217 sayılı Kanunlarla yapılan değişiklik gereğince; harca tabi davalarda yapılan temyiz başvurularından; Temyiz başvuru harcının ve kararda gösterilen ilam harcının dörtte birinin (maktu harca tabi davalarda maktu harcın tamamı) temyiz peşin harcı olarak alınması (1 sayılı Tarife III /e bendi...

              UYAP Entegrasyonu