olmak üzere, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar kesinleştikten sonra bu nafakanın iştirak nafakası olarak ödenmeye devam edilmesine, bu nafakanın her ayın 15 inde davacı tarafından gösterilecek bir banka hesabına davalı tarafından yatırılmasına, nafakanın her yıl TÜİK'in ön gördüğü enflasyon oranında arttırılmasına" şeklinde değiştirilerek tavzihine karar verilmiştir....
Maddesinde tahdidi olarak sayıldığını, anlaşmalı boşandıktan sonra protokol hükümlerinin uygulanmadığını, protokol gereği devretmesi gereken taşınmazı devretmediğini, tescil davasının açıldığını, daha sonra Ketenci Sitesi G blok Daire:22'yi devrettiğni, protokolden farklı bir daire devrettiğinden aradaki farkı ziynet eşyası ve nakit para olarak ek ödeme olarak istediğini, doğmuş ve doğacak nafakalarını da ödemediğini, ev farkı için de 50.000,00- TL senet aldığını, nafakalar için icra takibi yapınca nafakayı önce azalttığını daha sonra ödemediğini, boşandıktan sonra karşı tarafın maddi durumunun boşandıktan sonra daha iyi olduğunu, boya ticareti yaptığını, servetine servet kattığını, malvarlığının araştırılmasını istediğini, nafakanın kaldırılmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını, boşanmanın bu şekilde kabul edilmesi için müvekkilinin edinilmiş mal ve mal rejiminden doğan alacaklarından da feragat ettiğini, müvekkilinin dairenin fazlaya ilişkin bedelini ödediğini, açılan davanın...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 16/06/2022 NUMARASI : 2019/62 ESAS - 2022/42 KARAR DAVA KONUSU : Nafakanın Arttırımı KARAR : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükme karşı, davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu, dosyanın istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderildiği ve istinaf isteminin süresi içerisinde yapıldığı, davalı tarafça istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması istenmiş ise de; dosyada incelemenin duruşmalı yapılmasının gerektirir bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tahkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Mersin 1. Aile Mahkemesinin 2008/1213 Esas sayılı dosyasına sunulan protokol gereği, protokol hükümleri uygun bulunarak tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakılarak, çocuk lehine 1.000 TL iştirak nafakası ile protokolün 3....
Davalı-karşı davacı cevap ve karşı dava dilekçesinde; nafakanın düzenli ödendiğini, çocuğun eğitim masraflarının müvekkili tarafından karşılandığını, nafakaya ilişkin mahkeme kararından sonra taraflar arasında düzenlenen protokol ile nafakanın 250 USD olarak belirlendiğini belirterek, davanın reddini, karşı davada ise iştirak nafakasının aylık 250 USD'ye indirilmesine ve bu miktar üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile taraflar arasında tanzim edilmiş protokol nazara alınarak müşterek çocuk için belirlenmiş nafakanın 250 USD olarak tespiti ile karşı dava tarihi olan 14.06.2011 tarihinden itibaren 250 USD olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Hükmün davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 26/06/2014 tarihli 2014/10522 esas 2014/10421 karar saylı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir....
Taraflar arasındaki protokole göre; "Küçüğün velayetinin annesine verilmesine, 250 TL iştirak nafakasına, her yıl nafakanın enflasyon oranında arttırılmasına, Aslı'nın kreşe kayıt edilmesi kararlaştırıldığında kreşin tarafların ortak kararıyla seçileceği ve kreş ücretinin %50'sinin baba tarafından karşılanacağına" dair hüküm mevcuttur.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, taraflar müşterek çocuğun gönderileceği kreş konusunda anlaşamadıklarına göre; mahkemece "Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre çocuğun gidebileceği kreş gideri" belirlenerek bunun %50'sinden protokol gereğince davalının sorumlu olacağı dikkate alınmak suretiyle hükmedilecek nafakanın buna göre belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
ilişkin protokol hükmünün iptali ve protokoldeki çocuğa ilişkin diğer mali yükümlülüklerin yeniden uyarlanmasına yönelik talebinin, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun ihtiyaçları karşısında iyiniyet, sözleşmeye bağlılık ve sözleşmenin devamlılığı ilkeleri ile bağdaşmayacağı açık olup bu taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön yoktur....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Asıl dava yoksulluk nafakasının artırılmasına, birleşen dava ise bu nafakanın kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece boşanma kararındaki anlaşma protokolu gereğince nafakanın şartlı verildiği belirtilerek asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Tarafların boşanma davası dosyasındaki 28.03.2007 tarihli protokol hükümleri ile 05.04.2007 tarihli boşanma kararı okunup irdelendiğinde; davacının yeniden evlenmesine kadar davalının nafaka ile yükümlendiği anlaşılmaktadır....
Somut olayda: Tarafların boşanmaları sonucu çocukların velayetleri ilkin davalı anneye verilmiş,sonrasında baba tarafından velayetin değiştirilmesi,anne tarafından iştirak nafakasının artırılması davaları açılmış,taraflar arasında 21.02.2018 tarihli protokol düzenlenmiş,bu protokol kapsamında kadın açtığı nafakanın artırımı davasından feragat etmiş ,velayetlerin değiştirilmesi hususunda da anlaşma üzerine erkeğin açtığı davada velayetin değiştirilmesine ve babaya verilmesine karar verilmiştir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının ödemekte olduğu 800 TL. yoksulluk nafakasının 150 TL.’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile,aylık nafakanın 400 TL.’ye indirilmesine karar verilmiştir. Taraflar yaptıkları protokol gereği TMK'nun 166/3 madde hükmü gereğince boşanmışlardır. Bu durumda yapılan protokol hukuki niteliği itibariyle Türk Medeni Kanunun hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Böylece kanunun, emredici nitelikte kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda taraflar serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir (BK. Md.19). Aynı zamanda sözleşenler ifanın her yıl ne miktarda ve ne şekilde bir artışla yapılacağını da kararlaştırabilirler....
verilmesini talep ve dava etmiştir İlk derece mahkemesi tarafından dava konusu yapılan protokolün ilam niteliğinde olmadığı, boşanmaya ilişkin kararının tetkikinde boşanmanın sonucu olarak denkleştirme yükümü haricinde herhangi bir husus belirtilmediği gibi, ilgili protokolün ve anlaşmanın boşanmanın eki niteliğinde bulunduğunun belirtilmediği, protokol hükümlerinin de karar da gösterilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı kadının istinafı üzerine istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin reddine karar verilmiş olup bu karara karşı davacı tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur....