Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın, sözleşme hükümlerine uymama nedeniyle cezai şart istemine ilişkin olduğu, protokol tarihinin aracın satış tarihinden 1 gün sonra olduğu ve bu protokolde de aracın davalıya verildiği, buna göre aracın protokolden önce veya sonra satılmasının protokol hükümleri yönünden bir değişikliğe sebep olmadığı, kredi geri ödemeleri yönünden ise protokolde açıkca 602-7814336 nolu kredi geri ödemesinin 01/12/2012-12/10/2016 tarihleri arasındaki 47 adet taksit tutarı ile 602-7817791 nolu kredinin 01/12/2012-20/06/2014 tarihleri arasındaki 19 adet taksidinin ödemesinin davalı tarafça yapılacağının belirtildiği, ödemelerin topluca yapılıp yapılmayacağının belirtilmediği, protokol hükümlerinin kredi geri ödemeleri yönünden 12/10/2016 tarihine kadar geçerli olduğu, davalıya tanınan ifa zamanının henüz dolmadığı, davacının protokolü feshetmediği, davalıyı da temerrüde düşürmediği, bu nedenle protokol hükümlerine aykırılığın dava...
Şti. arasında 27.10.2010 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşmeye kefil olduğunu, sözleşme uyarınca adı geçen dava dışı şirketin davalıdan finansman sağladığını, faktoring sözleşmesinden kaynaklı bakiye borcun ihtarnameye rağmen ödenmemesi nedeniyle borçlular aleyhine icra takibi yapıldığını, takip konusu bonodaki imzalara itiraz sonucu açılan icra hukuk mahkemesindeki davanın yargılaması sırasında faktoring sözleşmesinden kaynaklı borcun tasfiyesi maksatlı 26.06.2012 tarihli protokol hazırlandığını, protokol hükümlerinin uygulanmaması sebebi ile müvekkili şirketin 27.10.2010 tarihli faktoring sözleşmesine dayanarak icra takibi başlattığını, takip dayanağının 26.06.2012 tarihli protokol olmadığını, aksi halde dahi davacının protokolü kefil sıfatı ile imzaladığını savunarak, davanın reddi ile tazminata hükmolunmasını istemiştir....
Şikayetçinin şikayet dilekçesi içeriğinde açıkladığı protokol olan ve taraflar arasında görülen Dairemiz'ce de temyiz incelemesi yapılan ... 6.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2015/41 Esas sayılı dosyası içinde incelenen 18.04.2014 tarihli protokol gözönünde bulundurularak şikayetin değerlendirilmesi gerekirken şikayet dilekçesinde açıklanan protokolden farklı aynı tarihli... ili ... ilçes.... bulunan yarı yarıya hissedar oldukları taşınmazın kullanımı ve satışı konusunda düzenlenen protokol değerlendirilerek sonuca gidilmesi doğru değildir....
Davacının nafakanın (maddi yardımın) kaldırılmasına yönelik talebinin ise protokol hükmünde belirlendiği ve mahkememizce aynen onaylandığı, anlaşmalı boşanma protokolünün tarafların kendi aralarında serbestçe seçenekli olarak belirlendiği ve mahkememizce aynen hüküm altına alındığı anlaşmalı boşanmanın gerçekleşmesinden çok kısa süre sonra nafakanın (maddi yardımın) kaldırılmasının talep edildiği görülmüştür. TMK'nun 175. maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Aynı yasanın, 176/4. maddesine göre de; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Anılan yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir....
Somut uyuşmazlıkta; taraflar yaptıkları protokol gereği 13/06/2011 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşanmışlardır. Bu durumda, yapılan protokol hukuki niteliği itibariyle, Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklanmakta ise de; genel sözleşme hükümlerine tabidir. Böylece, taraflar, kanunun emredici nitelikte olan kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı saymadığı hususlarda serbest iradeleriyle sözleşme yapabileceklerdir (BK m.19). Aynı zamanda, sözleşenler, ifanın her yıl ne miktarda ve ne şekilde bir artışla yapılacağını da kararlaştırabilirler....
Taraflarca yapılacak ... mevcut protokolle somut uyuşmazlığa konu nafakanın tenkisi veya kaldırılması yönünde görevli mahkemede dava açmaktır. Aksi düşünce dar yetkili icra mahkemesinde yeni bir nafaka ilamı oluşturulması sonucunu doğurur. İstinaf mahkemesi kararında emsal olarak alınan veya kararda belirtilmeyen aynı mahiyetteki dairemiz kararları bu ilkeler ışığında yorumlanmalıdır. Mahkemelere düşen görev, kesinleşmiş mahkeme kararlarını yorum yoluyla işlevsiz kılmak veya değiştirmek değil, eksiksiz uygulamaktır. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda yazılı nedenlerle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. Öte yandan kabule göre de; dar yetkili icra mahkemesince, ibra protokolü ve kesinleşmiş ilam hükümlerinin uyarlanması suretiyle tahakkuk edecek nafakanın belirlenmesi ve yıllık artışa ilişkin hüküm kurulması da yerinde görülmemiştir....
Yetkilisi olduğunu ve pandemi nedeniyle işlerinin kötü gitmesi nedeniyle iş yerinin faaliyeti ve idaresi için şirket adına yüksek meblağlı krediler çekmek zorunda kaldığını, çocukların özel okullarda okuduklarını ve aylık ödemelerinin olduğunu, aylık nafakayı ödeyemez duruma geldiğini, bu nedenle davalının icra takibi başlattığını, davalıya protokol ile intifa hakkı verilen taşınmazın kira getirisinin olduğunu, ayrıca şirkete ait aracın davalıya devredildiğini, ayrıca protokol de olmamasına rağmen ...' de bulunan bir taşınmazı da davalıya devrettiğini, davalının evinin kirasının davacı tarafından ödendiğini, protokol gereği davalıya bir ev alma borcunun bulunduğunu, boşanmadan sonra davalının zenginleştiğini ileri sürerek davasının kabulüne yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmaması halinde azaltılarak yıllık Üfe-Tüfe artış ortalaması kadar artış yapılarak ödenmeye devam edilmesi şeklindeki kararın kaldırılarak aylık 1.000,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmesini talep...
Davalı Göknur Dinçer, babasının vefatı halinde, yoksulluk nafakasından feragat edeceğini kabul ve taahhüt etmektedir." şeklinde olduğunu, T3 babasının 22.11.2021 tarihinde vefat ettiğini, protokolde kabul ve taahhüt edildiği üzere T3 babasının vefatından sonra yoksulluk nafakasından feragat etmesi gerektiğini, öyle ki, davalı yanın babasından ölüm aylığı almakta olup, yoksul statüsünde olmadığını, kaldı ki davalının babasının vefatı durumunda yoksulluk nafakası almayacağı özgür irade beyanıyla da ortada olduğunu, ancak, müvekkilce 22.11.2021 tarihinden sonra davalı yan ile iletişime geçildiğini ve nafakanın ödenmeyeceği bu hususta bir protokol düzenlenmesi gerektiği bildirildiğini, davalının nafakanın 2 ay daha ödenmesini, babasından alacağı ölüm aylığı bağlanınca kesilmesini rica ettiğini, müvekkil iyi niyet göstererek bu talebi kabul etmişse de, Ocak ayı itibariyle davalı yan protokol yapmaktan kaçındığını, gelinen noktada ise protokol imzalamayı kesin bir dille reddettiğini ve bu nafakanın...
İcra Müdürlüğünün 2018/11446 Esas sayılı dosyasından nafaka alacağının tahsili için takip başlatıldığını, anlaşmalı boşanma davasında nafakanın 800 USD olarak kararlaştırıldığını, nafakanın TL’ye çevrilmesi halinde aylık 4.759,11 TL olduğunu, nafakanın tahsili için almakta olduğu 3.648,94 TL emekli aylığının haczedildiğini, bu haczin kaldırılarak ¼ oranında haciz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Takibe konu alacak, nafaka borcuna ilişkin olduğundan davacının emekli maaşına konulan haciz 5510 sayılı Yasa'nın 93. maddesi kapsamında usul ve yasaya uygun olduğundan şikayetin reddine karar verilmiş, davacı vekili dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Turizm'den çekmesi halinde .... arasında durak verileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen davalının protokol gereği durağı vermediğini ileri sürerek, ...arası durak bedeli alacağından şimdilik 10.000,00 TL'nin ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili kooperatif arasında 28.03.2010 tarihinde protokol imzalandığını, protokol hükümlerinin davacı tarafça yerine getirilmediğini, zararın da belli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....