olmadığını, davalının malvarlığının çok fazla olduğunu, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2009/869 Esas, 2011/579 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Ecrin'in velayetinin davalı anneye verildiğini ve müşterek çocuk lehine aylık 175,00 TL, davalı lehine 200,00 TL nafakaya hükmedildiğini, davalının boşandıktan sonra İstanbul'da annesinin yanına yerleştiğini, davalının 2015 yılı Ocak ayında yeni bir evlilik yaptığını, bu nedenle davalı lehine hükmedilmiş olan aylık 200,00 TL nafakanın kaldırılması gerektiğini, davalının 2015 Ocak ayıdan bu yana evli olmasına, sosyal ve ekonomik durumunda pozitif değişiklik yaşamış olmasına rağmen icra kanalıyla nafaka alacağını tahsil ettiğini, davalının evlenmesine rağmen müşterek çocuk Ecrin'in anneannesinin yanında kalmaya devam ettiğini, annesinin müşterek çocukla ilgilenmediğini, davalının velayet hakkını gereği gibi yerine getirmediğini, bu nedenle davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılması ve müşterek çocuk Ecrin'in velayetinin davacı babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacıdan boşandıktan sonra yeni bir evlilik yaparak yoksulluk nafakasından muaf olduğunu, nafakanın kendiliğinden ortadan kalacağına sebep olacak bir durum olduğunu bildiğini, müvekkilinin davacıdan boşandığı tarihten itibaren hiçbir zaman nafaka talebi olmadığını, davacının ödemediği nafakanın kaldırılması talebinde bulunduğunu, nafakanın kaldırılması yönünde talepte bulunmasının usul noktası yerinde olsa dahi müvekkilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacıdan nafaka alacağı olmasına rağmen bir kez dahi talepte bulunmayan müvekkilinin yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında yüksek tutarla mağdur edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3- 169 E- 235 K....
kaldırılması veya indirilmesinin talep edildiği, mahkeme tarafından talebin reddedildiği, kaldırılması istenilen nafakanın bir yıllık nafaka tutarının 7.200TL ye tekabül ettiği, 2022 yılı itibarı ile 8.000TL yi geçmeyen kararların kesin olması sebebi ile erkeğin çocuk için hükmedilen önlem nafakasına yönelik istinafının HMK 352 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir....
Aile Mahkemesinin 2010/637 Esas 2010/669 Sayılı kararı ile boşandıklarını, davacının sağlık durumu ve maddi olarak durumu iyi olduğu zamanlarda da nafakayı düzenli olarak yatırmadığını, davasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, aylık 1.200 TL kira gelirinin olduğu, davacının ihtiyacı olmaması hatta fazla geliri olmasından dolayı çalışmadığını, davacının evlilik süreçlerinde çalışmasını istemediğini, ev geçindirmek ve üniversitede bir kız çocuğunu okutmanın maddi güçlük oluşturduğunu belirterek davacının haksız ve kötü niyetle davasının reddine karar verilmesini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Davacının gelirinde çok önemli şekilde azalma olduğu kanıtlanmadığı gibi davalının sürekli bir işte çalışmadığı..."gerekçesi ile; T4 KADER'e karşı açmış olduğu nafakanın kaldırılması veya azaltılmasına yönelik davasının REDDİNE,"karar verilmiştir....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında 7 yıl gibi uzunca bir zamanın geçmesi, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; artırılan nafaka miktarı az olup, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece kısa kararda “Davanın kabulü ile, toplam 750,00 TL nafakanın davalıların anlaşmaları sonucu UFE-TUFE ortalaması oranından fazla olarak artırılması ile ilgili tasarrufun iptaline" denildiği halde gerekçeli kararda “Davanın kabulü ile toplam 750,00 TL nafakanın davalıların anlaşmaları sonucu UFE-TUFE ortalaması oranından fazla olarak artırılması ile ilgili Ankara 10. Aile Mahkemesinin 2016/977 Esas, 2016/1120 Karar sayılı nafaka artırımı ile ilgili tasarrufun davacı yönünden iptaline” karar verilmiş olup kısa karar gerekçeli karar çelişkisi yaratılmış olduğundan ve iptal hükmü davacının dava konusu takip dosyasındaki alacak ve fer’ileriyle sınırlı olarak kurulmadığından doğru görülmemiştir. Somut olayda davalıların Ankara 3....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının profesör olup aylık gelirinin 45.000- 65.000 TL civarında olduğunu, müvekkilinin ise aile hekimi olduğunu, davacının çocuk için takdir edilen nafakayı ödemeyi bir yük olarak görüp neredeyse her yıl nafakanın azaltılması davası açtığını, ayrıca artış oranının belirlenmesinin davacı tarafından talep edildiğini, şimdi de kaldırılması davasını açmasının art niyetli olup müvekkilinin huzurunu kaçırma odaklı bir eylem olduğunu, müşterek çocuğun eğitim ve sağlık giderleri dikkate alındığında günümüz ekonomik koşullarında takdir edilen nafakanın bile yetersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince; "Davacının aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, davalının babasından dolayı aldığı emekli aylığı ve aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığı, bunun yanı sıra tarafların 32 yıl boyunca evli kaldıkları ve davalının boşandığı tarihteki yaşı itibariyle çalışarak hayatını aynı şekilde idame ettirmesinin zorluğu, günümüz sosyal ve ekonomik koşulları içerisinde davalının yoksulluktan kurtulmadığının kabulü ile hükmedilmiş nafakanın kaldırılması koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir. Davalı her ne kadar kredi borçları bulunduğunu ve yeni bir aile kurması sebebiyle nafakanın kaldırılmasını da talep etmiş ise de davalının nafaka ödeme yükümlülüğü içerisindeyken bilerek kendini borçlandırıcı eylemlerde bulunmasının nafakanın kaldırılması sebebi de olamayacağı kabul edilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/01/2022 NUMARASI : 2021/297 ESAS - 2022/16 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2019 yılı içinde boşandıklarını, müşterek çocuk İkra Su'nun velayetinin müvekkiline bırakıldığını, boşanmayla birlikte müşterek çocuk İçin aylık 200 TL iştirak nafakası, müvekkili için ise de aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, müvekkilinin durumunun oldukça zayıf olduğunu, müşterek çocuğun büyüdüğünü, ihtiyaçlarının ve taleplerinin arttığını, müvekkilinin müşterek çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını belirterek, müşterek çocuğa ödenen nafakanın aylık 500 TL 'ye çıkartılmasını, müvekkili için ödenen nafakanın da 750 TL'ye çıkartılmasını hükmedilecek nafakanın her yıl sonunda TÜFE oranında...