Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Aile Mahkemesi'nin 2012/875 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, boşanma kararı ile tarafına aylık 200 TL nafakaya hükmedildiğini, hükmedilen nafakanın her yıl enflasyon artışıyla yükseldiğini, şu anda 400 TL olduğunu, kendisinin çalışmadığını ve hükmedilen nafakanın artan ekonomik şartlar sebebiyle yetersiz kaldığını, davalının maddi durumunun iyi olduğunu, bu sebeple nafakanın 2000 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İlk Derece Mahkemesince yapılan artış Yıllık Üfe artış oranının üzerinde olduğundan Üfe artış oranı ve hakkaniyete göre kadına boşanma ilamı ile hükmedilen nafakanın aylık 800 TL artırımı ile 1200 TL'ye yükseltilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, , müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı işbu davası ile, davacının aylık 400,00 TL olan yoksulluk nafakasında 1.600,00 TL artırım yapılmasını istediği, İlk Derece Mahkemesi kararı ile yoksulluk nafakasında aylık 600,00 TL artırım yapılarak davacının 1.000,00 TL'lik yoksulluk nafakası talebin reddedildiği, yine davacının müşterek çocuklar Kübra ve Ayşe Senasu'nun 400,00'er TL olan iştirak nafakalarında ayrı ayrı aylık 1.600,00'er TL artırım yapılmasını istediği, İlk Derece Mahkemesi kararı ile iştirak nafakalarında 400,00'er TL artırım yapılarak her bir çocuk için 1.200,00'er lik iştirak nafakası talebinin reddedildiği, davacı kadının davanın reddedilen kısmını istinaf getirdiği, davacının reddedilen 1.000,00 TL'lik yoksulluk nafakanın bir yıllık miktarının 12.000,00 TL'ye, her bir çocuk için reddedilen 1.200,00'er TL'lik iştirak nafakasının ayrı ayrı bir yıllık miktarlarının 14.400,00 TL'ye tekabul ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince karar tarihi olan 2023 tarihi itibariyle miktar veya değeri 17.830,00 TL'yi geçmeyen...
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi ,davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında bir isabetsizlik yok ise de, belirlenen nafakanın günün ekonomik koşullarına göre düşük kaldığı, artış miktarının yetersiz olduğu, çocuk için aylık 800,00 TL iştirak nafakasının dosya kapsamına, hakkaniyete, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, nafaka alacaklısının yaşına ve ihtiyaçlarına göre uygun olduğu değerlendirilerek, iştirak nafakası aylık 800,00 TL olarak belirlenmiş, kadının iştirak nafakasına yönelik istinafı kısmen kabul edilmiştir....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....
Çocuklardan 02.01.2004 doğumlu Erdem yönünden verilen karara yönelik istinaf başvurusunda: Her ne kadar davacı yan bu çocuk ile ilgili nafaka artırım talebinin reddini istinaf başvurusuna konu etmiş ise de;çocuk yönünden davacı talebi aylık 2.000 TL.ye artırım şeklinde olup mahkemece aylık 1.100 TL.dan aylık 1.600 TL.ye çıkarılmış,aylık 400 TL.lık artırım talebi ise reddedilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri beşbinüçyüzdoksan Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Eldeki davada karar tarihi itibarıyla çocuk Erdem yönünden reddedilen miktar yıllık beşbinüçyüzdoksan Türk Lirasını geçmemektedir....
Somut olayda ise, önceki nafakanın takdir edildiği 09.11.2006 tarihinden bu artırım davası tarihi arasında üç yıldan fazla bir süre geçmiş olup, bu süre içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları gibi müşterek çocuğun yaşı ihtayaçları, eğitim giderleri doğal olarak artmış, paranında alım gücünün en azından enflasyon oranında değer kaybına uğramış olduğu bir gerçektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle nafakanın en azından DİEC'e yayınlanan ÜFE artışı oranında artırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle,nafakayı 24/11/2016 tarihinde almaya başladığını, o günden bugüne 350,00 TL'den fazla nafaka alamadığını, ekonomik koşullarda nafakanın yetersiz kaldığını belirterek nafakanın 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının davasının HMK.nun 119/2 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş, karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nın 341/2 " Miktar veya değeri 8.000,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) " uyarınca hüküm, davacı tarafça dava dilekçesinde artırım talep edilen yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğundan istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....